365/24 yaşayan şehir: Berlin
Bir şehrin sizi ne kadar ağırlayabileceğini düşünüyorsunuz? Söz konusu Berlin ise cevap ‘365 gün 24 saat’. Bu şehirde tarihten sanata, gece hayatından spora her şeyi, her an bulmak mümkün. Berlin’de geçirdiğim üç gün ‘Berlin’i keşfetmek’ denen büyülü filmin fragmanı gibiydi.
Almanya’nın kalbi Berlin’in siyasi tarih açısından ne kadar önemli bir yeri olduğunu bilmeyen yok. Bir dönem Doğu ile Batı’nın birbirinden 155 kilometrelik bir beton duvarla ayrıldığı şehirde bunun izleri hâlâ görülüyor. Şehir yıllar içinde hızlı bir değişim gösterip büyüyor ve yenilenmeye devam ediyor. Bunun en önemli kanıtıysa geçmişte Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde kalan Alexanderplatz yani Alexander Meydanı...
Duvar 1989’da yıkıldıktan sonra büyük bir değişim gösteren meydan bugünün Batı Berlin’ine benzer bir hâl almış. Her yıl şehrin en büyük Noel pazarlarından birine ve daha pek çok buluşmaya ev sahipliği yapan meydan, bugün şehrin merkezlerinden biri. Şehrin simgesi Fernsehturm yani Televizyon Kulesi, 368 metrelik heybetiyle şehri en yüksek noktasından görme imkânı sunuyor. Kulenin küre bölümünde bir restoran da mevcut. Bir kürenin içinde dönerek yemek yemek gerçekten ilginç bir deneyim. Kulağa ‘baş döndürücü’ gelse de aslında döndüğünüzü pek hissetmiyorsunuz.
Yeri gelmişken söylemeliyim: Berlin, hem dünya mutfaklarından yemeklerin sunulduğu restoranlar açısından hem de vejetaryen ve vegan beslenenler açısından çok zengin bir Avrupa kenti. Şehirde nereye giderseniz gidin her yerde vejetaryen ve vegan yiyecekler bulabilirsiniz. Bir vejetaryen olarak Berlin’in en sevdiğim özelliklerinden biri de bu. Üstelik fiyatları da gayet uygun.
Tarih ve kültürle dolu
Aslında Berlin’in sadece yemek açısından değil, konaklama ve diğer masraflar açısından da hâlâ Batı Avrupa’nın en ucuz şehirlerinden biri. Turist olarak fiyatlarıyla yüzünüzü güldürürken, dolu tarihi ve kültürüyle de sizi besleyebilecek bir şehir. Geniş sokaklarında attığınız her adımda yeni bir şeyler keşfetmenin heyecanını yaşayabilirsiniz. Berlin’in ıhlamur ağaçlarıyla süslü caddesi ‘Unter den Linden’den geçerken, 1933’te Nazi Dönemi’ndeki ‘Kitap Yakma Olayı’na ithafen yapılan anıt tüylerinizi ürpertecek. Tarih bu şehirde can yakarken, yine aynı şehirde insanlık adına iyi şeylerin yapılabildiğini de kanıtlıyor.
Zira yine bu cadde üzerinde Almanya’nın ünlü filozoflarının yetiştiği en eski üniversitesi Humboldt Üniversitesi yer alıyor. Alman mimarisinin en iyi örneklerini görebileceginiz caddenin sonunda varacağınız noktaysa şehrin en önemli simgelerinden ‘Brandenburger Kapısı’ var. Bu kapı, 1793’te barışın sembolü olarak tasarlanmış ancak Soğuk Savaş Dönemi’nde Doğu-Batı Berlin için hem birleşmenin hem de ayrılığın sembolü olmuş. Bu tarihi noktada Berlin’i ziyaret eden herkesin bir fotoğrafı mutlaka vardır. Yine Berlin’in bir zaman Doğu-Batı arasında geçiş noktası olan Checkpoint Charlie’de de sembolik ABD askerleriyle bir poz vererek geçmişi selamlamak son derece yaygın bir turist ritüeli.
Hackescher Markt’ta Beyoğlu rüzgarı
Berlin’in yakın dönem tarihini şehrin her noktasında hissetmek mümkün ama şehrin elbette bir ‘old town’ı var. Renkli sokaklarında eski restoran ve kafelerin olduğu Nikolaiviertel eskiyi sevenler için iyi bir durak.
Berlin’i bir turist olarak sevmek için daha çok neden var. Çünkü bu şehirde günün her saati yapılacak bir şeyler buluyorsunuz. Sanatseverlerin de ilgisini çekebilecek pek çok sergi düzenleniyor. Galerilerin sayısını bilmek neredeyse imkânsız. Geçitleri ve dükkânlarıyla bize Beyoğlu’nu hatırlatan Hackescher Markt’ta bile sadece 600 galerinin olduğu söyleniyor.
Güzel kafeleri ve alışveriş için hem küresel hem de butik mağazaların yer aldığı Hackescher Markt, Mitte semtinin en gözde yerlerinden biri. Burada en dikkat çekici alan ise sokak sanatıyla karşılabileceğiniz Hackesche Höfe Geçiti. Bu geçitte bir sinema salonu bile görürsünüz. Tam da bu özellikleriyle Berlin’in her yerinde farklı bir şeyler keşfetmenin mümkün olduğunu düşünüyorum.
‘Pazar’ın tek adresi: Mauerpark
Berlin’de yeşile de doyacaksınız. Tiegarten, Treptower Park gibi yeşillikler içinde huzur bulabilirsiniz. Şehirden biraz uzaklaşmak isterseniz de Wannsee Gölü çevresinde uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Berlin’in en cazip parklarından biri de b. Pazarları yıllar geçtikçe iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık olmaya devam ediyor. Her pazar parkta kurulan bit pazarında kolilerin içinden bulduğunuz tozlu nostaljik ürünler sizi geçmişe götürebilir.
Kapıdan geri çevrilebilirsiniz
Berlin’i gezip de gecelerini keşfetmemek olmaz. Berlin yine sizi 100’ün üzerinde tiyatro sahnesi, çok sayıda sinema salonları ve Konzerhaust’taki klasik müzik konserleriyle çekebilir. Tabii bir de Friedrichstadt Palast gibi renkli şovların sahnelendiği büyük bir gösteri merkezi var. Bir de Berlin’in meşhur gece kulüpleri… Sabaha kadar önünde kuyruk oluşan en ünlü kulüp Berghain’a girebilmek için size bir ipucu: Asla şık kıyafetler giymeden gidin ve mekâna kalabalık gruplar halinde girmeye çalışmayın. Mekâna alınmama ihtimalini göz ardı etmeyin.
Berlin’de neler yapacağınızı düşünmeye başlamadan önce yaz için size birkaç tavsiye:
Haziranda Kültürler Karnavalı ile dünyanın farklı noktalarından gelen sanatçılar, müzisyenler, dansçılar ve akrobatlar Berlin sokaklarında bir araya geliyor. Bir klasik müzik tutkunuysanız temmuzda Gendarmenmarkt Meydanı’nda açık hava konserlerine doyabilirsiniz. Müzik eşliğinde Almanya ve diğer ülke biralarının sunulduğu Uluslararası Berlin Bira Festivali’ni ağustosta ilgi çekici. Şehir eylülde de Berlin Sanat Haftası kapsamında pek çok çağdaş sanat sergilerine ev sahipliği yapıyor.
Berlin’de moda şovu
Beyonce, Lady Gaga gibi pek çok ünlünün modacısı olarak da bilinen Parisli modacı Jean Paul Gaultier’ın tasarladığı 500 muhteşem kıyafetin sergilendiği ve 100’den fazla sanatçının sahne aldığı The One Show, hem kareografileri hem akrobatları hem de müzikleriyle görsel bir şölen yaşatıyor. Şov dünyasına tanık olmak isteyenler için The One Show, 2018’in ortalarına kadar sahnelenecek. Bilet fiyatları ise 19.80 Euro’dan başlıyor.
Yapmadan dönmeyin!
• Meşhur Alman sosisi Bratwurst yiyin
• Friedrichstadt Palast’ta bir show izleyin
• Gece kulüplerinin en azından birine gidin
• Unter den Linden’de yürüyün
• Bir bira için ve pretzel yiyin
• Berlin Wall Memorial’ı görün
• Bergama Müzesi’ne gidin
• Tiegarten’da çimlere uzanın
• Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı’nı görün
• Bir pazar günü Mauerpark’ta bit pazarına gidin
• ‘Türk Mahallesi’ ya da ‘Küçük İstanbul’ olarak bilinen Kreuzberg’teki kafeleri keşfedin.
Lufthansa Berlin uçuşları:
İstanbul’dan Berlin’e (Frankurt aktarmalı) haftada 21 uçuş
Ankara’dan Berlin’e (Münih aktarmalı) haftada 14 uçuş
İzmir’den Berlin’e (Münih aktarmalı) haftada 7 uçuş
VisitBerlin’in sunduğu Wellcome Kartı, pek çok turist noktasında indirim, ücretsiz giriş ve şehir içi ulaşım sağlıyor.