GeriSeyahat 31 Aralık’ta hayat sona ererse?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
31 Aralık’ta hayat sona ererse?

31 Aralık’ta hayat sona ererse?

1 yıllık bir ömrüm olsaydı? Ocakta doğsam, şubatta yürüsem, martta (bu hayatımın ilk baharında) konuşsam, nisanda mektepte, mayısta kışlada olsam. Haziranda alaylı, temmuzda nişanlı olsam. Ağustosta evlensem. eylülde çoluk-çocuğa karışsam. Ekimde (hayatımın bu son baharında) emekli olsam, kasımda torunlarımla yaşamın keyfini çıkartsam… Ve aralıkta çaptan düşüp ölsem…

Sahi 1 yıllık ömrüm olsaydı? Her ayını 5 yıl gibi geçirsem ve her ayında bir mevsim yaşasaydım. Ve ömrümün ilk çetin kışında, nice çetin cevizlere taş çıkartamadan çatır çatır ölseydim…

 

Kimsenin bir garantisi yok. Gelipte kalan, gidip de geri dönen de yok. Ama bence gitmesek de, görmesek de o yer bizim yerimizdir. Dostum Cem Yılmaz’ın dediği gibi: ‘Çatır çatır yanacağız, kurtuluş yok. Bunca insan bu eften püften meselelerin peşine takılmış, bodoslama gidiyorken… Mümkünatı yok, yanacağız’…

 

Yanıp yanmamakla ilgili ahkam kesmek bize düşmez. Ama ben ömrümüzün şu 1 yıllık benzetmesi içerisinde, nice canları yaktığımıza dikkat çekmek istedim. Nasıl olsa ömür uzun, mazeret çok, yakacak bol. Yak yakabildiğin kadar. Bekaretin sadece ince bir zara bağlandığı çukur beyinlerde, beyinlere tecavüzün haddi hesabı yok. Yaşam tecavüzlerinin haddi hesabı yok. Ümit tecavüzcüleri talamış ortalığı. Kredi kartına 8 eşit taksitte geleceğimize bile tecavüze yeltenen bir yığın asalaklarla boğuşuyorken, sebepleri sorgulamak kimselerin aklına gelmiyor.

 

Yok efendim tecavüzcüsü ile evlenene ceza indirimi olsun mu olmasın mı? Tecavüzcüsü ile evlenmek caiz mi değil mi? Tecavüz ettiği halde, bakire kelebeklerin peşinden uçan arılar haklı mı değil mi? Yuh yani. İnsan utanıyor. Ama insan utanıyor. İnsan olmayana, ne gam ne tasa. Bütün dünyayı boğsa da yasa..

 

Şimdi bir muhasebe dönemi. Hazır 2003’ü de uğurlamaya hazırlanıyorken… Şapkalarınızı önünüze koyup düşünün bir. Acaba, nasıl olsa ‘ömür uzun, yaşa yaşa bitmez’ mi bu ‘dolapta pekmez yala yala bitmez’ nakaratları. Kimin garantisi var. Hepimiz gidiciyiz işte. Gelin şu gelen yılı, en azından ömürde bir kere, insan onuruna en yakışır bir şekilde ağırlayalım.

 

Varsayalım bu bizim son yılımız. Varsayalım bütün ömrü 3-5 haftada tamamlayan kelebekler gibi biz de topu topu 1 yıllık yaşayacağız. Sahi 1 yıllık bir ömrünüz olsaydı ne yapardınız? Nasıl yaşardınız? Nasıl konuşur, nasıl yer, nasıl uyur, nasıl gezerdiniz?

 

Neler okur, neler dinler, neler söyler, neler anlatırdınız? Gerçekten bir ayna karşısına geçip, kendi kendimize sormamız gereken hayatımızın bu 1 milyon dolarlık sorusunun cevabını kendi kulaklarımızla duymamız şart. Hele hele ağzımızdan çıkanı kulağımızın duymadığı şu günlerde, mutlaka ama mutlaka kendi kendimize sormalıyız bu soruyu. Gerçekten bu benim son 1 yılım olsaydı ya da 1 yıllık ömrüm olsaydı? Sahi ya? Ne yapardık acaba?

 

Bunca hesapsız ve kitapsız yaşayabilir miydik acaba? Bunca kalp kırabilir, bunca bedensel, ruhsal, duygusal ve zihinsel tecavüzlere yeltenebilir miydik? Kendi geleceğimizi aydınlatmak için başkalarının bugünlerini çıtır çıtır yakarak, yarınlarını karartabilir miydik?

 

Bu kadar küsebilir, bu kadar naza çekebilir miydik? Özürleri bu kadar geri çevirebilir, özür dilemeyen öküzlere dayı diyip, boynu bükük gariplere bu derece saldırabilir miydik?

 

Etrafımızda dönüp duran bunca dalaverelere aldırmaksızın, bu derece adam sendecilik yapabilir miydik? Topu topu 1 yıl yaşacağız yaw. Öleceğiz Ocak ayında. Eeee??? E bebeğim eee e eee… E bebeğim eee e eee….

 

Sahi yaşam her yılın ocak ayında başlasa ve her 31 aralıkta sona erse, geleceğimize bu derece kayıtsız kalabilir miydik?

 

Bana değmeyen yılan bin yaşasıncılık yapabilir miydik?

 

Dallar bile filiz vermeyeceği için bir yılda, bu derece dalkavukluk yapabilir miydik?

 

Şimdi muhasebe ayındayız. Şirketlerin idari ve mali işlerinin yükü ağır. Finansçılar geçen şu 1 yılın hesabını, yeminli mali müşavirler ise bilançolarını tutturmakla meşgul. Peki ya biz?

 

Ne iş yaparsak yapalım, nerde yaşarsak yaşayalım, her insan bir şirket gibidir. Kurulur, çalışır ve ölür. Uzun yaşayan şirketlerin sırrı, her yılın bu son ayını, ticari hayatlarının son ayı gibi görüp, kurtuluşu geleceğe havale etmeden bütün hesap ve kitaplarını tutturmalarında yatar.

 

Alacaklar toparlanır, borçlar ödenir.

 

İşte uzun yaşamanın sırrı da budur.

 

Şimdi yaşamın bilanço defterini alıp elinize, yılın şu son ayının hesaplarını tutturmaya bakın, şimdiden.

 

Daha vakit varken.

 

Mesela kimlerden teşekkür alacağınız var? Yoksa beklediğiniz kadar teşekkür alamıyor musunuz? Peki siz kimlere teşekkür ediyorsunuz. Gereği kadar teşekkür etmeden, gereği kadar teşekkür vermeden, ihtiyaç duyduğunuz kadar teşekkür almanız hayaldir. Sizi üzenlerden kurtulmanın yolu, hiç kimseyi üzmemektir. Kimselerin sizi kırmasını istemiyorsanız, kimsecikleri kırmayın o zaman canlarım…

 

Haydi öyleyse. Ömrünüzün yevmiye defteri sizi bekliyor. Şimdi hesap zamanı.

False