Sadece eksenimiz kaysa iyi yetkiyi alırsa hayatımız kayacak

BİLDİĞİNİZ üzere büyükşehir belediyelerinin kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayacağı alanları genişleten kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Kanuna göre, büyükşehir belediyeleri; konuttan sanayi alanlarına, teknoloji parklarından kamu hizmeti alanlarına kadar belediye sınırları içindeki her yerde rekreasyon ve sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak amacıyla, kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilecek. Biraz uzun ve sıkıcı cümle oldu değil mi? Hemen işin özünü aktarayım. Bu yasa değişikliğiyle beraber şehrin mimari anlamda hem kaderi, hem de çehresi değişecek. Hal böyle olunca da Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin kabulüyle beraber ilk aklıma gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek oldu...
Doğal olarak da Ankara’daki metro çalışmalarında bir arpa boyu yol gidemeyen Gökçek’in seyir defteri gözümün önüne geldi. Şimdi “Metronun konuyla ne alakası var?” dediğinizi duyar gibiyim. Elbette ki var. Esas yapması gereken işi yapmayan, yapılması sakıncalı işleri ise sorun yumağı şeklinde Başkentlilerin kucağına bırakan bir belediye başkanını anlatmak için metro konusu çok gerekli. Hatırlanacağı üzere Melih Bey, “Bizim belediyenin kendi imkânlarıyla bu metroyu yapma şansı yok” diyerek, işi inşallah maşallaha ve Ulaştırma Bakanlığı’na bırakmıştı. Gelelim yapmaması gerekirken, herkese inat yaptığı işlere.
KİMSEYE SORMADI ÜSTELİK HATADAN DÖNMEK İÇİN KAFA BİLE YORMADI
Söğütözü’nde, Armada Alışveriş Merkezi’nin hemen karşısındaki demir yığını aklıma ilk gelen icraatı. Aslında bu demir yığınından oluşan yapı Melih Gökçek’in yumuşak noktalarından biri... Sen, çuvalla para harcayıp, bölgenin kalbine zevksizlik örneği bir inşaat yap ve ‘Başım belaya girecek’ diye bitirmeye cesaret edemeyip, kaderine terk et. Zaten bitirecek para ve yasal zemin de yok ya! Beyefendinin bu hilkat garibesi binayı yıkacağına ne yapmak istediğine gelirsek... Sözüm ona alışveriş ve kongre merkezi olması için tasarlanan bu binayı 75 milyon dolar veren bir kişi, ya da kuruma satmak istiyormuş. Bu şekilde belediye kasasından harcadığı paraları yerine koymayı hedefliyormuş. Tabii o kadar parayı verecek bir enayi bulursa. Anlayacağınız yaparken değil, satarken aklı başına gelmiş.
BİZİM PARALAR ONUN HESAPSIZ KİTAPSIZ YATIRIMLARINA GİDİYOR
Ya Konya Yolu üzerinde yaptırdığı villalara ne demeli. Biliyorsunuz Ankara’nın Gölbaşı ile birleştiği yol üzerinde ne idüğü belirsiz 10 tane villa var. Kimse, etrafında herhangi bir yerleşim alanı olmayan ve sırtını ormanlık alana dayamış bu villaların ne işe yarayacağını bilmiyor. Bazıları, faaliyetteki hemşeri derneklerine verileceğini ve turistik eşya da satan restoranlar olacağını söylüyor, bazıları da belediyeye gelir getirecek sosyal tesis. Ama ortada ne müteahhidi var, ne de bilgi veren belediye yetkilisi...  Anlayacağınız bizim paralar Gökçek’in hesapsız kitapsız yatırımlarından birine daha kurban gitmiş durumda. Tıpkı Bahçelievler’deki milyonlarca dolar’a mal edilip, kaderine terk edilen Gökkuşağı yatırımı gibi... Akay kavşağını, Kuğulu Park geçişini saymıyorum bile.
Bunlar bile yetkisi arttırılmış bir belediye başkanının şehre nasıl zarar verdiğini anlatmak için yeterli. Ve şimdi TBMM kalkıyor, Melih Gökçek’i kurtarma yasası olarak da bilinen ‘Kentsel Dönüşüm Alanlarını’ ilgilendiren maddeyi kabul ediyor. Yani kediye ciğeri teslim etmek için düğmeye basıyor. Bence bir kez daha düşünsünler. Ankaralıların paralarını, hayallerine ve geri dönüşü olmayan yatırımlara harcayan bir belediye başkanının bu kadar yetkiyle donatılması doğru mu?
İNŞALLAH ANKARA KEDİSİNİN GÖZLERİNE LENS TAKILMAMIŞTIR
Bu arada kedi dedim de aklıma geldi: Ankara’nın yeni amblemi de belli oldu. Bir gözü sarı, diğeri mavi Ankara kedisi, amblemin ana teması oldu. Belediye meclisinde Gökçek her zamanki şovlarından birini sergileyerek kafes içinde kediyi getirip, meclis üyelerine gösterdi. Benim ilgimi ise CHP’li bir üyenin konu hakkındaki sözleri ilgimi çekti. “Melih Bey bu hakikaten Ankara kedisi mi? Gözlerine lens filan takmadınız değil mi?”
Doğrusu CHP’li üye konuya çok nazik ve esprili yaklaşmış. Ben olsam, madem işin içinde Gökçek var, kafesteki hayvanın kedi olup olmadığını bile kontrol ederdim. Zira Melih Bey’in bu güne kadar bende bıraktığı izlenim hiç de hoş değil. Her söylediğini araştırmam gerektiğini çoktan öğrendim. Tam 16 yıldır metroyu bitiriyorum dedi, üçüncü dünya ülkelerinde görmeye alıştığımız toplu taşım araçlarına bizleri mahkum etti. Kızılırmak suyu gelmezse Ankara susuzluktan kırılır dedi ve kilometrelerce boru döşedi, iki yıldır vanasını bile açmadı.
BU YASA GÖKÇEK SAYESİNDE GERİ DÖNÜLMEZ HATALARA YOL AÇABİLİR
Seçimler esnasında “Zihni Sinir” projelerini çağrıştıran uçuk kaçık projelerden bahsetti, yerine bambaşka şeyler yaptı. Hatırlayın, Ankara’nın sekiz ayrı girişine dev heykellerden restoranlar yapmak, safari alanları oluşturmak, maymunlar cenneti ve Disneyland yaratmak vaat ettiği projeler değil miydi? Peki, bu projelerden gerçekleşeni ya da başlananı var mı? Bırakın kazma kürek vurulmasını, bu gün hiç biri Sayın Gökçek tarafından telaffuz bile edilmiyor. Zira Gökçek’in vaatleri ile yaptıkları çok farklı.
Şimdi bazıları da diyor ki, Ankara’ya yaptıklarını niye görmezden geliyorsun? Uzun vadede yaptıklarının ne olduğuna bir göz gezdirelim. Yeni caddeler yaptı ya da var olanları genişletti, akışı sağlamak içinde alt üst geçitler kondurdu. İsterseniz bu konuya da biraz değinelim. Evet, otoban gibi yollar yapıp, alt üst geçitlerle takviye ederek trafiğin akışını sağladı. Ancak şöyle bir düşünün: Şehirde keyifle dolaşacağınız bir cadde kaldı mı? Kızılay, Eskişehir Yolu, Esenboğa Yolu, İstanbul Yolu... kısacası el attığı bütün cadde ve bulvarları gözünüzün önüne getirin ve düşünün: Kaldırımında zevk alarak yürüyebiliyor musunuz, ya da rahatça karşıdan karşıya geçebiliyor musunuz?
CAMİ ÇEVRE DÜZENİ ROMA KALINTILARINI TEHDİT EDİYOR
Son bir örnek daha vererek başka konuya geçmek istiyorum. Aslında aktaracağım bu konu herşeyi anlatır nitelikte. Biliyorsunuz Hacı Bayram Cami’nin çevresi ciddi ölçüde para ve emek sarf edilerek yeniden düzenleniyor. İşte bu dönüşüm çabalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı “Dur” dedi ve çalışmaları durdurdu. Nedeni ise çok ilginçti. Caminin hemen bitişiğindeki Romalılardan kalma Augustus Tapınağı’nın kalıntılarına zarar verecek ölçüde girilmişti. Yani Ankara’daki bütün imar uygulamalarını denetlemesi gereken belediyenin bizzat kendisi imara aykırı davranış içine girmişti.
Şimdi elinizi şakağınıza koyun ve düşünün: Yeni çıkan yasayla beraber Gökçek, 213 hektarlık alana yayılan Ulus Tarihi Kent Merkezi’ne ve Ulus Meydanı’na girecek ve yapısını değiştirecek. Dahası Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi, AOÇ reabilitasyonu, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin büyütülmesi gibi işlerin startını verecek. Kentsel dönüşüm alanlarını ilgilendiren yasanın Ankara’da nelere mal olacağını birkaç örnekle anlatmaya çalıştım. Karar Meclis’in... Halen kediye ciğeri emanet etmeyi düşünüyor musunuz?  
Yazarın Tüm Yazıları