Londra'nın en iyileri

ÜNLÜLERİN ŞEFİ

İlk durağımız Mayfair. The Mandarin Oriental markalı rezidans ve otel binasında açılan Akira Back. Paris’ten Las Vegas’a dünyada 28 restoranı bulunan şef Akira Back, Londra’daki ilk restoranını açarak şehirde bu yaz ses getirdi.

İstanbul’da iki yıl önce Ataköy’de mekân açan şefin, global şöhretinin karşılığını Türkiye’de çok da görmediğini ve yeterince anlaşılmadığını düşündüğüm için Londra’daki ilgiyi görünce açıkçası sevindim.

Elon Musk, Bill Clinton, Justin Timberlake, Taylor Swift gibi müdavimleri olan şefin Londra restoranı yüksek tavanları, dev çağdaş sanat eserleri ve mermer merdivenleri yemekler kadar etkileyici.

Menü Kore ve Japon mutfağı kombini ama şefin hayatını geçirdiği Aspen şehrinden de Amerikan esintileri taşıyor.

Esas heyecan verici haber ise tam bir Kore mutfağı sunacak ve sadece 14 sandalyeli olacak şefin yeni restoranı Dosa’nın 18 Eylül’de yine aynı binada açılacak olması.

Korece “uzman” anlamına gelen restoranın ilk hafta rezervasyonu şimdiden dolmuş bile.

ESKİ FABRİKANIN TERASINDA

Londra’nın en yenileri arasında bir diğer önerim Cornus. Yeniden dönüşüm geçirerek sanat ve kültür merkezi haline gelen Belgravia semtindeki Eccleston Yards bölgesinde yer alan mekân eski bir buz fabrikasının içinde konumlanmış.

Ünlü işletmeciler David O’Connor ve Joe Mercer Nairne’nin açtığı restoranın menüsü daha önce Angler ve The Square gibi Michelin yıldızlı restoranlarda şeflik yapmış Gary Foulkes’a emanet.

İçeri girdiğinizde gözünüze çarpacak ilk eser ise Kıbrıs Türkü İngiliz ressam Tracey Emin’e ait.

Teras katında yer alan ve kırmızı tuğlalı, ferah bir mimaride tasarlanmış mekânın menüsü için İngiliz ve Avrupa mutfağı karışımı diyebiliriz.

Özellikle hamuru elde açılmış havyarlı ve ıstakozlu spagettisi meşhur. Sanat çevreleri arasında popüler hale gelen Cornus geçen hafta açılmış olmasına rağmen şimdiden oldukça dolu.

ROMANTİK MAHALLENİN FRANSIZI

Ağustosta açılan Julie’s ise daha nostaljik ortamlar sevenler için önereceğim yeni restoranlar arasında. İşletmeci Tara Macbain’in açtığı mekân Londra’nın benim için en romantik mahallerinden olan ve Hugh Grant ile Julia Robert’ın o meşhur filmine de adını veren Notting Hill bölgesinde yer alıyor.

Fransız mutfağı ile İngiliz tariflerinin buluştuğu restoran menüsü gibi hem Fransız şıklığı hem de İngiliz zarafetinde.

Kadife koltuklar, retro yastıklar, duvar kağıtları ve pastel renkleriyle 1980’lerden fırlamış gibi. Şef Patron Owen bölgenin meşhur mekanlarından ve benim de favorilerim arasında yer alan The Pelican’da daha önce çalışmış.

Dil balığı ve kabuğunda yengeç tabağı öneriler arasında. Keza mekâna yemek dışında imza kokteyller için de
uğrayabilirsiniz.