Rembrandt’ın desenleri ve Boğaziçi fotoğrafları Pera’da

SUNA ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’ni gezerseniz hem Rembrandt ve Çevresi’nin desenlerini hem de Konstantiniyye’den İstabul’a başlıklı, XIX. yüzyıl ortalarından XX. yüzyıla Boğaziçi’nin Rumeli Yakası fotoğraflarını görebilirsiniz.

Rembrandt sergi kataloğunda Sjarel Ex, "Hollanda bütün dünyada ’Rembrandt’ın ülkesi’ olarak tanınır" diyor.

Elen, "Rembrandt Harmensz van Rijn (1606-1669), Hollanda tarihinin en ünlü sanatçısıdır ve ulusal bir sembol haline gelmiştir" yargısıyla ünlü sanatçıyı tanımlıyor.

Ferit Edgü
de desenin önemine değiniyor:

"Rönesans’ın ressam ya da heykelci, büyük küçük tüm ustalarının yapıtlarında desen başköşededir."

Gene katalogda, Albert J.Elen’in Rembrandt ve ’Çevresi’nin Desenleri incelemesini okuyun.

Her desenin önünde durarak, tadına vararak sergiyi gezebilirsiniz.

Bu sergide, bir ustanın çevresinde ondan etkilenen, esinlenen başka sanatçıların eserlerini de görürken, usta-çırak ilişkisi konusunda da düşünebilirsiniz.

BOĞAZİÇİ’NİN RUMELİ YAKASI NASILDI

AHMET ABUT
’un 1980’den beri, 26 yıldır biriktirdiği fotoğraflardan seçme karelerine bakarken, Boğaziçi’nin dünle bugününü görsel bağlamda karşılaştırabilirsiniz.

Yazıların çoğu bizim imgelemimizde belgesel bir etkiye dönüşebilir. Oysa fotoğraflar, bizim algılama gücümüzü gerçekçilikle birlikte oluşturur.

Dr. Sinan Genim’in sunu/inceleme/deneme niteliği taşıyan yazısı, bize yalnız fotoğrafların, serginin, kitabın önemini anlatmıyor. Bir İstanbul tutkununun da, İstanbul’a hayranlığını, coşkusunu yansıtıyor. Genim’in yazısından aşağı alacağım bir bölüm, onun Boğaziçi’ne dair yarattığımız yalanlar konusundaki saptamasına da gönderme yapıyor:

"Bu fotoğrafları seyrederken göreceğimiz daha pek çok şey var. Anıtsal camiler, sultan sarayları, vezir yalıları, salaş yapılar, çıplak tepeler, insan eliyle oluşturulan korular, balık bekleyen dalyanlar, Boğaz sularında salınan güzelim piyadeler... Fotoğraflar yalan söylemiyor. Ama biz yalan söyleyebiliyoruz."

Fotoğrafçıların yaşam öyküleri de var.

Semtlere göre fotoğraflar şöyle sınıflanmış: Karaköy-Tophane, Salıpazarı-Fındıklı-Tophane, Dolmabahçe, Beşiktaş-Ortaköy-Kuruçeşme, Arnavutköy-Bebek, Rumelihisarı, Emirgán-İstinye-Yeniköy-Kalender-Tarabya, Kefeliköy-Büyükdere-Sarıyer-Rumelikavağı.

İstanbul’da yaşayan birisi için mutlaka görülmesi gereken bir sergi. Kataloğunu da alın.

AJANDAMA İLK SATIRI YAZARKEN...

REMBRANDT ve Çevresi
sergisini yazmadan önce, The Dutch Masters dizisinden Rembrandt’ın yaşamını ve eserlerini anlatan DVD’yi (KULTUR) izledim.

Yeni yılın ilk gününde, çok sevgili bir dostumun bana armağan ettiği 2007 Rembrandt ajandasına da ilk satırları yazdım.

Birden düşündüm. Ressamlarımız için böyle DVD’ler hazırlasak, bir ressamın, heykelcinin adına böyle bir ajanda yapsak.

Çok şey mi istiyorum?
Yazarın Tüm Yazıları