Paylaş
Katıldığımız gösterimler dışında festivalde beni en çok etkileyen Cate Blanchett’in sinemaseverlerle yaptığı 1 saatlik sohbet oldu.
Blanchett, bu yıl TIFF Saygı Ödülü aldı. Festival ayrıca oyuncunun iki projesinin galasını yaptı.
Alfonso Cuarón’un yönetmenliğini yaptığı 11 Ekim’de gösterime girecek “Disclaimer” ve komedi filmi “Rumours” prömiyerlerini Toronto’da yapıldı. Sohbete gelirsek... Seyircilerden biri Blanchett’e yapay zekânın olumlu ve olumsuz yönlerini sordu:
“Aslında, sektörün bu konuda greve gitmesinden dolayı gurur duyuyorum. Biz çok fazla ön planda olan bir sektörüz. Grevden öncesini düşünürseniz, insanlar AI (Yapay zekâ) hakkında konuşuyorlardı, ancak bu bir ana akım bir sohbeti değildi. Grev sayesinde konuşulmaya başlandı. Herhangi bir yeni teknolojiyi tartışmanın gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum. Bence bu konuda çok dikkatli olmalıyız, çünkü hayal gücü olmadan teknoloji çok çok tehlikeli bir şey” dedi.
Dinleyicilere yapay zekânın sadece eğlence sektörünü etkilemeyeceğini herkesi etkileyeceğini belirten Blanchett sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapay zekâ hakkında derinden hissettiğim şey, en çok korktuğumuz ama en çok görmezden geldiğimiz sürekli aklımızın bir köşesine olan ölümlü olduğumuz gerçeği. Buradaki zamanımızın sınırlı olduğunu biliyoruz ve yapay zekâ bunu asla anlayamayacak. Bunu taklit edebilir, ancak o derin varoluşsal korkuyu anlamayacak. Hücrelerimizde yaşadığımız her anın kıymetini bilmek gerektiği hissini hiç yaşayamayacak. Bu taklit edilebilecek bir şey değil. Önce ses taklit edildi, bunu gördük ve sonra görüntülerimiz yapılacak. Gerçi bunun olması biraz daha uzun sürecek” dedi.
Blanchett daha sonra tüm sektörlere çağrı yaparak insanlarda “özgün olanı ödüllendirme” gereğini vurguladı.
Yapay zekânın geleceği belirlemesini pasif bir şekilde beklemek yerine insan bağlantısını aktif olarak ödüllendirmemiz gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı.
Toronto’nun kazananı “The Life of Chuck”
Cannes, Berlin, Sundance ve Venedik gibi festivallerin aksine Toronto Film Festivali’nde festivalin en iyi filmini jüri seçmiyor. Bunun yerine halka açık gösterimlerdeki izleyiciler TIFF web sitesinde en sevdikleri filmlere oy veriyor. Yani Toronto’da jüri izleyici.
Festtivalin kazananı da “The Life of Chuck” oldu. Mark Hamill, Chiwetel Ejiofor ve Karen Gillan’ın da rol aldığı “The Life of Chuck”, favorilerden biri değildi. Açıkçası en beklenmedik ‘İzleyici Seçimi’ oldu diyebilirim.
Halkın Seçimi oylamasında ikinci ve üçüncü sırada beklenildiği gibi Jacques Audiard’ın “Emilia Perez” ve Sean Baker’ın “Anora”sı oldu.
Halkın Seçimi Ödülleri ayrıca Midnight Madness ve Belgesel bölümlerinde de veriliyor. Coralie Fargeat’ın benim de çok beğendiğim başrolünde demi Moore`un oynadığı “The Substance” filmi Midnight Madness ödülünü kazanırken “The Tragically Hip: No Dress Rehearsal” belgesel ödülünü kazandı.
Paylaş