Nükhet Duru beni niye aradı?



Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

RİKO ve ben depremden korkuyoruz.

Topesto da korkuyor.

Fakat o biraz, nasıl desem fazla korkuyor.

Yürüyen deprem çantası gibi mübarek.

Duş da dahil olmak üzere evin her yerinde el feneri var.

Bulaşmıyoruz biz tabii.

‘‘Doğru bir şey tedbir almak güzel kardeşimiz’’ diyoruz, ‘‘Pilleri birkaç ayda bir değiştiriyorsun değil mi?’’ gibi absürd sorularla ilgileniyoruz durumuyla filan.

* * *

Geçen hafta bir deprem oldu ya Adalar merkezli...

Ben hissetmeyenlerdendim.

Fakat Topesto depremden iki dakika sonra hissettirdi.

Gecenin bir saatinde telefonu açıyorsun ve duyduğun ilk şey şu:

‘‘Riko geliyor, sen de gel’’

‘‘Yok deve! İstersen parkta çadır kuralım’’ dedim.

Fakat dinlemiyor arkadaş.

Gitmesem sabaha kadar taciz edecek turşu.

Kalktım gittim tabii ki.

* * *

Eve vardığımda Topesto Riko'yu kalaylıyordu.

Meğer Riko hıyarı ‘‘Deprem Dede de gelecek mi?’’ diye espri yapmış.

Topesto da girmiş richter'den çıkmış 'öncü-artçı-bağımsız' muhabbetinden.

Ortam fazlasıyla gerilmiş.

‘‘Riko uyku sersemliğiyle söylemiştir. Bu konuda en az senin kadar biz de hassasız Topesto'cuğum’’ filan diye biraz sakinleştirdim.

Elinde uzaktan kumanda NTV ile CNN Türk arasında sürekli zap yapıyor.

Riko ortaya 5'er milyon atıp Richter-Toto oynamayı öneriyor.

İyi fikir.

Atıyoruz paraları.

Sonunda en yakın tahminle 4.3 diyen Topesto kazanıyor.

Riko kulağıma eğilip ‘‘Bu herif kesin eve sismograf filan taktırdı’’ diyor.

Topesto ‘‘Ne dedi o?’’ diyor hiddetle.

Ben ‘‘Hiç canım, 'Film seyredelim açılırız' dedi’’ diyerek durumu bir kez daha kurtarıyorum.

* * *

Topesto umulmadık bir şekilde film seyretme işine atlıyor.

Arşiv taraması sırasında her zaman olduğu gibi üçe ayrılıyoruz.

Topesto ‘‘Mean Streets’’ diyor.

Çok iyi fikir aslında.

Ama ben, çivi çiviyi söker mantığıyla, E.T.'nin yerli versiyonu olan unutulmaz kötü film ‘‘Badi’’yi istiyorum.

Riko bir kez daha hayvanlık yapıp ‘‘Deprem’’i istiyor.

Sonra hayvanlık yaptığını kabul edip, ummadığımız bir atak yapıyor ve vampir lezbiyen filmlerinin şahı olarak saygı uyduğumuz ‘‘Blood Spattered Bride’’ı seyretmeyi öneriyor.

Riko ve Topesto böylece barışıyorlar. Çünkü Topesto, en iyi isteğin Riko'dan geldiğini kabul ediyor.

* * *

Bu barış ortamına sığınıp, ben de ‘‘En azından Badi'nin veda sahnesini izleyelim’’ diyorum.

Kabul ediliyor.

Badi'yle yani uzaydan gelen iyi kalpli yaratıkla vedalaşma sahnesi çok acıklı.

Aynı Spielberg'in E.T.'sinde olduğu gibi çocuklar etrafını sarıyor Badi'nin.

Badi 'memleketine' dönecek.

Artık senaryoda var mıdır, yoksa bir çocuk o anda ruhunun derinliklerinden kopan bir emprovizasyon aşkıyla mı yapıyor bilmiyorum fakat, tutup Badi'nin elini öpüp başına götürüyor.

Bu kadar iç parçalayıcı, bilimkurgu sinemasıyla gelenek ve göreneklerimizi bu kadar bağdaştırıcı bir sahne daha var mıdır, bilmiyorum.

Her seferinde benim de gözlerim doluyor...

* * *

Gün ışıyor, hayat akmaya başlıyor.

‘‘İşe gitmem gerekiyor’’ deyip eve gidiyorum.

Saat zaten 11.00 olmuş.

Tam hazırlanırken telefon çalıyor.

Telefonu kaldırıyorum ve karşımdaki ses aynen şunu söylüyor:

‘‘Merhaba ben Nükhet Duru.’’

Gayrıihtiyari ‘‘Buyrun Nükhet Hanım’ diyorum.

Ama o, ‘‘Hatırlar mısınız, babaannelerimizin yıkadıkları çamaşırlar nasıl da beyaz olurdu?’’ filan diye devam ediyor.

Bunun otomatik arama bir reklam olduğunu anlayana kadar bir 10 saniye kadar geçiyor ve ben bu arada inanılmaz derecede yıpranıyorum.

Topesto'yla Riko bana inanmadılar.

Umarım siz inanırsınız.

Çünkü hakikaten Nükhet Duru beni aradı ve şimdi adını hatırlamadığım bir deterjan tanıttı.

Tuhaf demek bile bazen yetersiz kalıyor hayata...

katkaya@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları