Mümtaz Soysal: Küresel karadelik

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

SURİYE'deki Türk toprağı, pazar günkü Hürriyet'te Murat Bardakçı'nın sözünü ettiği ‘‘Süleyman Şah Mezarı’’ndan ibaret değil. Bir milyon 24 bin dönümlük Türk toprağı daha var. Türk Devleti'nin olmasa bile, Türkler'in.

1921 Ankara İtilafnamesi, Fransız mandasındaki Suriye ile aradaki sınırı çizmiş, ama iki yanda Türkler'e ve Suriyeliler'e ait arazi bırakmıştı. O emlakin durumu uzun süre belirsiz kaldı. Suriye, 1966 reformuyla 300 hektardan büyük toprakları kamulaştırınca, konu alevlemiş ve çözüm için iki devlet arasında ortak komisyon kurulmuştu. Verilen bildirimlere göre, toplam üç milyon dönüm Suriye toprağı üzerinde hak iddia eden Türk vatandaşı çıkmıştı. İddiaların üçte biri reddedildi, üçte biri tartışmalı, üçte biri de geçerli bulundu. Şimdi, sınırın öbür yanındaki bir milyon dönümü aşkın sağlam tapulu Türk arazisine karşılık, Türkiye'de de Suriyeliler'in 220 bin dönümlük toprağı var.

Sorunun çoktan çözülmüş olması gerekmez miydi? En azından, mülkiyet konusuna ilişkin olarak Kıbrıs'ta önerilene benzer bir çözüm oluşturulur, cari değer saptaması yapılıp toplu takas ve tazmin yoluna gidilebilirdi. Gecikme, ulusal sınırlar dışında Türk varlığının kalmasını ‘‘siyaseten’’ uygun bulan Türk Devleti'nin pek aceleci sayılmayacak tutumundan da kaynaklanmıştır.

Ama, artık, sınır ötesindeki topraklarını değerlendirememiş olan insanların hakkını verme ve iki komşu arasında çözüme gitme zamanı gelmiştir.

* * *

Sınır dışındaki vatandaş malının bile elde tutulmasında kıskanç davranan bir devletin, kendi varlıklarını elden çıkarmakta sorumsuz mirasyedi olmasını anlamak zordur. Cumhuriyetin binbir özveriyle oluşturduğu ve hálá gelir getiren büyük kuruluşlar borç batağında faiz ödemek için satılıyor: Petrol Ofisi ve Deniz Nakliyatı A.Ş.'den sonra, şimdi Türk Telekom'un yüzde 20'si.

Özelleştirme Başkanlığı, IMF doğrultusunda bir Düyun-u Umumiye İdaresi durumuna düştüğünü örtmek için halkı yanıltmak zorunda mıdır? Blok satışın para bulma niyetiyle yapıldığını dünya álem bilirken, ‘‘iletişim uygarlığına erişme, stratejik ortaklık, küresel büyüklük’’ gibi iri sözlere kim kanar?

* * *

Amaç, ilanlarda dendiği gibi ‘‘deneyimli ve uzman bir yabancı kuruluş’’un stratejik ortaklığından yararlanmaksa, aynı konuda Teletaş'ın trajik örneğini bir kez daha anımsatmakta yarar vardır: O kamu kuruluşu, elektronik iletişim araçları alanında Türk mühendislerinin parmak ısırtıcı başarılarıyla, gerçek sınaileşmenin ölçütü olan ‘‘kendi teknolojisini yaratma’’ aşamasına gelmişti. Ama, yüzde 16 hissesi, Özal'ın ‘‘uzmanlık getirirler’’ aldatmacasıyla Alcatel'e devredildi. O yabancı şirket, hissesini çeşitli yollardan yüzde 65'e çıkardı ve yerli kuruluşu kendi Türkiye şubesi yaptı. Bugün, o karadeliğin yuttuğu Türk mühendisleri, ülkelerinin halkına ‘‘teknolojik sıçrama’’ sağlayacak yerde, yabancı sıçrayışlara tramplen olma durumundadırlar.

Satışçılar itiraf etmelidirler: Yakın geçmişteki bir yığın Anayasa Mahkemesi kararını çiğneyip ilanlarla göz boyayarak Türk Telekom'a hazırladıkları gelecek de bu mudur?

Yazarın Tüm Yazıları