Mısır’ın ‘Kına yakma’ günleri

GAZETELERİN spor sayfalarına sürekli bakanlar ya da ‘sevdasını’ internet üzerinde giderenler kuşkusuz meseleye az buçuk vâkıftır ama hatırlatma bâbından çıkan kısmın özetine girişeyim hemen:

Haberin Devamı

10 Kasım’da Kahire’de oynanan Afrika Şampiyonlar Ligi Play-off maçında El Ahly, Orlando Pirates’ı 2-0 mağlup ederken üst üste ikinci, toplamda da sekizinci kez şampiyonluğa uzanıyordu. Lakin maçın tarihe düşecek en önemli izi Mısır ekibinden Ahmet Abd El-Zaher’in, Güney Afrika takımının ağlarını sarsıp skoru ilan ederken attığı gol sonrası darbe karşıtı direnişin sembolü olan ‘Rabia’ işareti yapmasıydı. Bu ‘hareket’, ‘Darbeci Sisi yönetimi’nin iktidarda bulunduğu ülkede yeni bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Kulüp, 28 yaşındaki oyuncunun kadro dışı bırakıldığını, sezon sonunda satılacağını ve takımının Afrika Şampiyonlar Ligi’ndeki zaferlerinin ardından hak ettiği primlerden de mahrum olacağını açıkladı. Abd El-Zaher ise önce taraftarlardan özür diledi, peşi sıra kulübünün vereceği bütün cezalara razı olduğu söyledi. Bu gelişmeler olurken, devrilen eski cumhurbaşkanı Mursi destekçileri dayanışma için Abd El-Zaher’in evinin önünde toplandı. Kimse o anı kaydedemedi ama futbolcunun pencereden el sallayarak bir kez daha
‘Rabia’ selamı verdiği iddia edildi.

Haberin Devamı

Orada yasak bizde serbest

BU olay gösterdi ki ‘Futbol asla sadece futbol değildir’ siyaset üzerinden bir kez daha gündemde. Bizde ise bilindiği gibi Abd El-Zaher’e yaptığı hareket ceza getirmek bir yana destek görüyor. AKP iktidarı bilindiği üzere, Mısır’da devrilen Mursi’ye ideolojik anlamda yakınlık hissediyor ve eski cumhurbaşkanının tüm haklarını yeniden verilmesi yolunda çaba gösteriyor. Bu konuda hassasiyet taşıyan kimi futbolcularımız da özellikle Süper Lig’in ilk haftasında attıkları gollerden sonra Zaher gibi ‘Rabia’ işareti yaptılar. Rizesporlu Sercan Kaya ve F.Bahçeli Emre Belözoğlu ilk adımı atan isimlerdi. Bu coğrafyanın Mısır’laştığı e benzer refleksleri gösterdiği nokta ise ‘Gezi direnişi’nin artçı sarsıntıları... İktidar, bu sezon lig başlamadan futbola siyasetin karıştırılamayacağı uyarısında bulundu ama bütün uygulamalardan anlaşıldı ki aslında mesele futbola muhalefetin karıştırılmaması. Yoksa uygun görülen siyaset ve yakınlık hissedilen ideolojiler konusunda bırakın tribünleri, sahadaki futbolculara bile hoşgörü gösteriliyor. Benzer uygulama da pazar günü koşulan ‘İstanbul Maratonu’nda da söz konusuydu. ‘Gezi’ye ilişkin hiçbir pankart ortalıkta yoktu (Çünkü insanlar izin verilmeyeceğinin farkındaydılar) ama Rabia bayraklarıyla ya da amblemleriyle yürüyenlere kimse bir şey demedi.
Naçizane yazılarımı takip edenler bu sütunlarda daha önce bu konuyu dile getirirken meselenin ‘çifte standartlık’ olduğunu, her iki cephede de kendini ifade etmek isteyenlere izin verilmesi gerektiğini savunduğumu hatırlayacaklardır. Yasaklamak meselelere asla ve asla çözüm getirmez. “Futbol sahaları siyasetin alanı değildir, ayrışmaya yol açar” diyenler çıkabilir ama hem Mısır’da, hem bu topraklarda yaşanan somut olaylar, bazen hayatın kendi ritminde bu ilişkilerin kendiliğinden kurulduğu gösteriyor.

Haberin Devamı

Doğum günü armağanı

BU konudaki asıl ilginç bir gelişme de Mısır’ın Dünya Kupası 2014’e gitme çabasında yaşandı. Kuzey Afrika temsilcisi, Brezilya biletini almak için Gana engelini aşmak durumundaydı. Lakin rakip sahada oynana ilk maçı ‘Siyah Yıldızlar’ lakaplı ev sahibi takım ezici bir futbolun sonucunda 6-1 kazandı. Bu, birçok kez ‘Afrika Şampiyonu’ olmuş Mısır için tarihinin en büyük yenilgilerinden biriydi ve sonuç, ülkedeki rejim muhaliflerince için büyük bir zafer olarak nitelendirildi. Çünkü Mısır’ın Dünya Kupası’nın yolunu tutması, şu anda iktidarda bulunanların itibarı için de önemliydi. Lakin Gana karşısında bu neredeyse ‘utanç verici’ skor, Sisi’nin futbolun kitleler üzerindeki uyuşturucu etkisinden yararlanma planlarını alt üst etti. Rövanş dün akşamdı, mücadele Mısır’ın 2-1 üstünlüğü ile noktalansa da Milli Takım, doğum günü 19 Kasım’da iktidarın başındaki Sisi’ye futbol üzerinden ‘Çok özel bir armağan sunamadı. İngilizlerin deyimiyle ‘Güzel oyun’, eski genelkurmay başkanını üzdü. Mursi taraftarlarını ise sevince boğdu. Radikal’den çalışma arkadaşım Cüneyt Muharremoğlu’yla bu hikâyeyi konuşurken şöyle bir fikir ortaya attı: “Acaba bu gelişmelerden sonra Sisi, alınan sonuca sevinenler için ‘Kına yakın’ der mi?”

Yazarın Tüm Yazıları