Metin Özülkü’nün klibine bir renk vermek gerekirse sepyadır

Klip yazısının başına çökmüşüm. Yazıya başlamadan önceki standart internet taramamı yapıyorum.

Her zamanki gibi bir yandan da kulağımda kulaklıklar, klibini yazacağım şarkıyı dinliyorum. Baktım kılkuyruklar sultanı tepeme dikilmiş; kulaklıkları çıkarmam için işaret ediyor.

‘Ne dinliyorsun sen hisli maymun?’ diye sordu. Sever beni, eksik olmasın...

‘Niye sordun? Bugün üzerine araştırmacı gazeteci melekelerini boca edecek konu bulamadın da bana bulaşmaya mı karar verdin?’

‘Yok’ dedi; ‘sen normalde ekrana kanlına bakar gibi bakarsın. Yüzündeki bu ‘Huşu içinde olmasam hüzünlenesim de var ama’ ifadesi dinlediğinle alákalı olmalı. Bana da söyle, benim de öyle bir şeye ihtiyacım var. Müsekkin türünden bir şeye sardırmazsam her an eski sevgilimle barışıp üzerine bir de sevişmekten korkuyorum.’

‘O zaman git başkasından medet um’ dedim; ‘Benim dinlediğim sana gelmez.’

Neden sonra bademcikleri alınmış bir çocuğa nekahat döneminde reçete niyetine bol bol dondurma yazan altın kalpli bir doktor edasıyla albümü çıkarıp uzattım: ‘Yok be... Çivi çiviyi söker. Al güzelim, ilacın budur. Üst üste 20-30 kere dinle, durumda bir değişiklik olmazsa yine gel; o zaman hiçbir fedakárlıktan kaçınmam, zevkle kafana bir balyoz indiririm.’

HÜZÜN TRENLE SEYAHAT EDER

Metin Özülkü’nün sekiz yıllık bir aradan sonra yaptığı solo albümü Hayat Başladı’nın çıkış şarkısı olan ‘Unutulmuş Muydum?’un klibi üzerine yazacaktım bugün zira. Sözleri Eda, bestesi Metin Özülkü’ye ait olan, özellikle nakarat kısmı, ‘damar’ tabir ettiğimiz türden, güzel bir parça...

‘Unutulmuş muydum? Alışıyor muydun yavaş yavaş yokluğuma? / Beklenmiyor muydum? / Kalbini mi yordum bunca iş güç arasında?’

Klipte ve şarkıda, ‘Gittin / Sen bana gitmek için gelmiştin...’ diye başlayıp paslı bir makasla derinden budanmaktan bahsederek ilerleyen bir şiirle İclal Aydın eşlik ediyor Metin Özülkü’ye.

Maltepe Tren Garı’nda çekilen, siyah-beyazdan öte sepya -hüzne bir renk vermek gerekirse, bana sorarsanız, sepyadır- tonu taşıyan bir klip.

Ki, eklemek gerekir mi bilemiyorum ama herhalde hüznün bir yerden bir yere gitmesi gerekse, yolculuk için tercih edeceği transportasyon aracı tren olur. Zira dakka başı uzay mekiklerinin inip kalktığı bir çağda yaşıyoruz ancak, tren garları, uyandırdıkları hissiyat itibarıyla hálá kliplerin, aşk filmlerinin ve sairenin vazgeçilemez çekim mekánı olmayı sürdürüyor.

Metin Özülkü, klibin hikáyesini, Michael Show’da şöyle anlatıyor:

‘Unutulmuş Muydum’un klibi için Kemal Başbuğ ve aile dostumuz İclal Aydın ile beraber toplantıyı yaptığımız bir sırada, İclal ile beraber bu şarkıya bir şiir koyalım dedik. Müziği dinlerken o anda şiiri yazıverdi İclal, bu şiir şarkıyı daha bir kaldırdı.’

EFENDİ TABİATLI ÖZÜLKÜ

Yaratır da kendileri... Metin Özülkü, solistliğinden ziyade bestekárlığı ve yapımcılığıyla nam salmış bir isim bildiğiniz gibi...

Bunun yanında, yine bildiğiniz gibi, senelerdir Eda Özülkü ile, aileye yeni katılan ikiz bebekleriyle daha da mutlanan, mutlu bir evlilik sürdürmektedir.

Öyle pop camiasının salçalı sosuyla işi olmayan, efendi tabiatlı biridir.

Tanımam etmem ama muhtemelen tanışacak olsak, Allah muhafaza belki incinir diye alçak sesle filan konuşurdum kendisiyle. Diyordum ki...

Bizim kılkuyruk yine tepeme dikildi: ‘Kızım bu şarkıda ‘Kısa bir hüzünden sonra’ geri dönülen manita tarafından fena hálde terslenen bir zavallının hikáyesi anlatılıyor. ‘Dostuz artık, geçmiş olsun’lar filan... Kursağım düğümlendi. Ben bugün bu şarkıyı kaldıramam’ diyerek albümü geri verdi.

Ve bilin bakalım bir de utanmadan ne dedi: ‘Yine de ben bu adamı çok seviyorum. Geçirme sakın...’
Yazarın Tüm Yazıları