Mavi Marmara kurban mı tuzak mı?

İSRAİL’in kanlı baskınıyla ilgili çok konuştuk.

Artık perde gerisine biraz daha dikkatle bakma zamanı. Gazze’ye yardım filoları dünya çapında bir eylem. Sonuçları da öyle oldu. Bu kadar büyük bir organizasyonun hazırlığı zamana yayılan bir süreç olmalı.
Bugün bu eylemin ardında terör örgütü parmağı olduğunu iddia eden İsrail’in son günlere kadar durumu fark etmemesi mümkün mü? Herhalde, hazırlıkları başından beri izledi.
Sadece İsrail değil, olaydan sonra yapılan açıklamalardan Türkiye’nin de Mavi Marmara’yı “boş” bırakmadığı, istihbarat birimlerinin içeride temas edecek tanıdıklarının bulunduğunu yetkililerin yaptıkları açıklamalardan öğrendik.
Amerikan Yönetimi’nin de böyle kapsamlı ve sorun yaratabilecek bir eylemden son gece haberi olduğunu hiç sanmıyorum.
Ben, bu çok yönlü olaydan önce ve sonra dikkatimi çeken bazı gelişmeleri not etmek istiyorum.
* * *
ABD
Ulusal Güvenlik Konseyi Basın Sözcüsü Mike Hammer, geçtiğimiz hafta cuma günü ajanslara düşen açıklamasında Gazze’ye abluka politikasının çıkmaz yol olduğunu söyledi. Sözcü, “Bu uygulamalar devam ettirilemez, değiştirilmelidir” dedi.
Hammer’ın açıklaması Gazze’ye yaklaşan ve önceki gün durdurulan Rachel Corrie adlı gemi ile ilgiliydi.
Hammer, bu açıklama sırasında Gazze’ye daha fazla yardım ulaşması için İsrail, Filistinli yetkililer ve uluslararası ilgili ülkelerle yeni yollar bulunması konusunda çalıştıklarını da söyledi. Yani abluka artık masada.
Washington, Gazze’ye ilk yardım filosu yola çıktığında da bu kadar ses çıkartsaydı, açıkça devreye girseydi Mavi Marmara’ya kanlı baskın önlenemez miydi?
* * *  
İSRAİL, bu olaydan sonra dünyanın tepkisi ile karşı karşıya kaldı. Hükümet giderek yalnızlaşıyor. Abluka kararını çok yakında gözden geçirmek zorunda kalacağı günler uzak değil. 
Bu olay olmasaydı İsrail Hükümeti’nin politikalarında değişiklik olmayacağı gibi Washington’un Ortadoğu barış sürecini yeniden canlandırmak için başlattığı girişimlerden de bir sonuç çıkmayabilirdi.
Ama şimdi durum farklı.
Bu olaydan sonra ABD’de yeni bir tartışma başladı. Kendisine verilen büyük desteğe karşılık İsrail hükümeti’nin de Amerika’ya yükümlülükleri olduğu hatırlatılıyor artık.
* * *    
BÜTÜN bunlar göz önüne alındığında Netanyahu’nun Washington ziyaretinin onun açısından kolay geçmeyeceği anlaşılıyor. Çünkü Obama Yönetimi, İsrail-Filistin sorununun çözümünü Amerika’nın güvenlik meselesi olarak gördüğünü artık açıkça söylüyor.
ABD Başkanı Obama, nisan ayında yaptığı bir basın toplantısında, “Filistin-İsrail sorunu, radikal İslamcılara karşı Irak ve Afganistan’da çatışan askerlerimizin güvenliği ile doğrudan ilgilidir” demişti.
Ortadoğu’da müzakere sürecini yeniden canlandırma hazırlıkları ve bunun Washington’un bölgedeki güvenlik çıkarları arasındaki ilişki ile İsrail’in kolunu bükerek Gazze’de ablukanın kaldırılması sürecini bu açıdan da değerlendirmek gerekir.
İşte o zaman aklıma bir soru geliyor. Mavi Marmara kurban mı, tuzak mı? Yoksa farkında olmadan her ikisi mi?
Yazarın Tüm Yazıları