Yeni çatal devrimi
Dünyada, sol elde çatal, sağ elde bıçak kuralına karşı bir başkaldırı var. Bu isyanı İngilizler başlattı, Amerikalılar da peşine takıldı. Sloganları ise şöyle: Önce doğra, sonra ye. Yani çatallar sağ ele!
Son günlerde ‘sağ elde bıçak, sol elde çatal’ kuralına karşı mırıldanmalar başladı. Bu kuralı tanımadığını söyleyenlerin gerekçesi sol elin çatalı tutmaya elverişli olmadığı yolunda. Durum böyleyken, sol elde çatal, sağ elde bıçak kuralına karşı bir başkaldırı var. Bu isyanın başlatıcıları da İngilizler.
Son yapılan araştırmaya göre, özellikle gençler arasında çatalı sol eline alanların sayısı yüzde 23 kadar azalmış durumda. Avrupalılar, yeme-içme konusunda kabalıkla suçladıkları Amerikalıların peşine takılmış gibi görünüyorlar. Sloganları ise şöyle: ‘Önce doğra sonra ye.”Yani çatallar sağ ele. Peki çatal sol ele nasıl teslim edildi, bir bakalım. Önce yemek yemenin geçmişinde biraz dolaşalım.Şeytanın silahıBıçak, yemek yemenin ilk aracıdır. İnsanoğlu sulu yemekleri keşfedince devreye kaşık da girer. Kaşık niyetine ilk kullanılanlar ise midye ve salyangoz kabuklarıdır. Binlerce yıl sofralarda çatal görülmez. Ta ki M.S 100 yılına kadar.
İlk görüldüğü yer ise Ortadoğu’dur. Bazı yemek araştırmacılarına göre çatal Avrupa’ya ilk kez Venedik üzerinden, Bizans prensleri tarafından götürülmüştür. Bizanslıların kullandığı çatal, iki uçluydu ve genellikle eti kesmekte bıçağa yardımcı oluyordu. Çatalın Fransa’da sofralarda görülmeye başladığı tarih 1560’lı yıllar. Fransa’yı çatalla tanıştıran ise ünlü Medici ailesinin fettan kızı Catherine de Medici.Çatal, 16. yüzyılda hükümdarların akşam yemeği sofralarında bile oldukça nadir görülüyordu. Çatal kullanıldığına dair ilk yazılı kayıt 14. yüzyıl İtalya’sında karşımıza çıkıyor.
Çatalın soyluların sofralarında değişmez bir alet haline gelmesi 16. ve 17. yüzyıllara rastlıyor. Ama çatal kullananlara karşı çeşitli tepkiler vardı. Toplum fetvacıları, çatalla yemek yemenin kadınsı bir eylem olduğunu öne sürüyordu. Bu yüzden İngiliz deniz piyadeleri yemek yerken çatal kullanmıyordu. Fransa’da, Versailles Sarayı’nda da XIV. Louis, kendi torununun çatal kullanma âdetini benimsemesine onay vermediğini belirtiyordu. Çünkü, dindarlar çatalın şeytanın silahı olduğunu öne sürüyorlardı.Tüm bu suçlamaları yenip, sofradaki yerini alan çatal, sol ele emanet edildi. Bu âdeti kimin başlattığı çok net değil. Venediklilerin ve Fransızların marifeti olduğunu söyleyenler çoğunlukta.
Dünyadaki çatal-bıçak dostluğuna bakarsak, kafanın karışık olduğunu görürüz. Mesela Amerikalılar, çatalın sol elde tutulmasına hâlâ alışmış görünmüyorlar. Onlar en kibar sofralarda bile çatalı, sol ellerinde bir kama gibi tutup ete saplıyorlar. Sonra sağ el bıçakla eti kesiyor. Sonra bıçak bir kenara bırakılıyor. Çatalı el değiştirip sağa geçiriyor ve kesilen lokmayı parmak yardımıyla çatalın üstüne itip, ağızlarına atıyorlar. Uzakdoğuluların ise böyle bir derdi yok. İki uzun çubukla her şeyi hallediyorlar. Orta Asya’da da bu sofra âdeti pek görünmüyor.Orada sofranın kralı bıçak ve parmaklar. Isırılan et, bıçakla küçük lokmaya bölündükten sonra ağza giriyor.