Paylaş
Volkan: Ablacım bu pasta taze mi?
Ben: Oğlum, taze değilse bile “yok abi taze değil” mi diyecek kız, n’apıcak?
Pastacı: Derim tabii abi, bu taze, bunun yanındaki şu mesela taze değil.
(Kahkahalar)
Adana, bu ülkenin belki de en değişik, en renkli insanlarına adım başı rastlayabileceğiniz çok özel bir memleket.
Cumartesi sabahtan Pazar akşamına dek hiç durmadan yedik içtik desem yeridir. Yazılarımı takip eden dostlar bilirler, Adana Lezzet Festivali’ni çok övmüştüm, bu yıl ikincisi düzenlenen festival daha da büyümüş, gelişmiş… Bunda hem festivale sahip çıkan başta valilik ve belediyenin, ardından onlarca paydaşı bir araya getiren Çukurova Kalkınma Ajansı’nın, başından sonuna her anında emek veren Ender Şire’nin, Adana meslek birliklerinin, kısacası Adana’nın tamamının katkısı çok büyük. Bu yıl festivali iki günde 160 bin kişi ziyaret etmiş. Gelecek yıl daha da büyüyeceğine inandığım festivalde katılımcı mekanlara büyük görev düşüyor. İlk festivali güzelleştiren ana unsur, dükkandaki hizmet kalitesinin festivalde düşmemesiydi. Böylesi bir kalabalığa hizmet verirken de dükkanda alınana benzer standartta hizmet verilmesi ve lezzet sunulması büyük önem arz ediyor. Festivale gelen ziyaretçilerin çoğu sizin markanızla ilk temaslarını gerçekleştiriyorlar. Festivalde nasıl bilinirseniz sonrasında da öyle hatırlanıyorsunuz. Buna dikkat etmek şart…
Festival alanında pişirmemiş olmalarına rağmen Karaçizmeli Lahmacun’un ürünlerini, Rengin Pastanesi’nin kurabiyeli dondurmalarını, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Adana yöresel yemeklerinin tanıtımına büyük katkı sunan belediye standlarını ve kadın dayanışma dernekleri standlarını çok beğendim.
Festival büyük ilgi çekerken, şehirde festivale katılmayan mekanlar da yerel halk da festival havasındaydı. Bu ruh, etkinliği şehir için daha da önemli hale getiriyor. Büyüksaat’te Ciğerci Memet dükkanı hiç kapatmadan servise devam etti. Kaburgacı Cahit’in hipnoz adını verdiği spesiyali ve kaburga şişleri pazar öğleden sonra Mide Lobisi’nin de katkısıyla tükenmişti. Ceyhan Ocakbaşı’nda spesiyal bonfileler, Adil’de kebaplar, Kemal’de, Naci’de, Bedo’da şırdanlar, Rıza’da börekler, Kel Mahmut’ta uykuluklar yendi, Kazım’da muzlu sütler içildi. Tarsus’a kadar geçip Kervan’da humusun Sofioğlu’nda lahmacunun tadına bakıp dönenler bile oldu.
Festival, Adana’nın ve komşularının güzelliklerini yaşamak için bir vesile, bir bahane oldu desek yeridir. Festival bahane, Adana şahane!
Paylaş