Sağlığa faydası çok ama yemesi biraz zor! İşte iğrenç süpergıda natto
Süpergıdalara meraklı olanlar natto'nun adını mutlaka duymuştur. Öte yandan geçtiğimiz yıl İsveç'in Malmö şehrinde açılan İğrenç Yiyecekler Müzesi'ni ziyaret eden ya da en azından medyada haberlerini görenler de natto'yu duymuştur. Peki nedir bu "iğrenç" süpergıda?
Natto Japon kültürüne ait bir besin öğesi. Soya fasulyesi tanelerinin fermente edilmesiyle elde edilen natto'nun amonyak benzeri kokusu ve salyalı görüntüsü "iğrenç" olarak addedilmesine sebep oluyor. Hatta sadece dışarıdan bakanlar için değil Japonlar için bile natto pek sevimli bir gıda değil.
Japon internet sağlayıcısı Nifty'nin 2017'de gerçekleştirdiği bir ankete göre, Japonların sadece yüzde 62'si natto'yu seviyor. Yüzde 13 ise bu yiyeceğin tadını beğenmediğini söylüyor. Bununla birlikte sağlığa faydaları nedeniyle tüketmeye devam ediyor.
Peki natto'yu her şeye rağmen yediren o faydaları neler? Dünyanın en uzun yaşayan toplmlarından biri olan Japonlar natto'nun kan akışını kolaylaştırdığını ve felç riskini azalttığını düşünüyor. Yaşlı Japonlar natto'nun kanı "sara sara" yani ipeksi yaptığını söylüyor.
BİLİM İNSANLARI DA AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR
Bilimsel araştırmalar da bu inancın destekler nitelikte bulgulara ulaşıyor.
Örneğin sonuçları İngiltere Tıp Dergisi'nde bu yıl yayımlanan ve Tokyo'da bulunan Ulusal Kanser Merkezi uzmanlarının gerçekleştirdiği araştırmaya göre, düzenli olarak natto benzeri soya bazlı fermente yiyecekler tüketen kadınların ve erkeklerin kalp krizi ya da felç sonucu ölme riski yüzde 10 azalıyor.
Natto'nun içinde bol miktarda protein, demir ve lif bulunuyor. Bu maddeler tansiyon ve kilo kontrolü açısından çok önemli.
Dahası natto yiyenler kendilerini daha genç hissediyor ve daha genç görünüyor. 40-50 gramlık bir porsiyon natto osteoporozu önlemek için yeterli günlük K vitamini ihtiyacını karşılıyor. B6 ve E vitamini de içeren natto, böylece hücre yenilenmesini hızlandırarak cilt yaşlanmasını önlüyor.
Ancak natto süpergıda ilan edilmeden yüzlerce yıl önce de Japon beslenmesinin önemli parçalarından biriydi.
ÇİN'DEN GELDİ, JAPONLARIN VAZGEÇİLMEZİ OLDU
BBC'ye konuşan Japon tarihi profesörü Dr. Samuel Yamashita'ya göre, natto Japonya'ya MS 710-784 yılları arasını kapsayan Nara döneminde Çin'den gelmiş.
Yamashita, "Japonya'daki tarihsel kayıtlar natto'nun ülkeye 700'lerde geldiğini ancak aristokratlar ve savaşçılar arasında Kamakura döneminde (1192-1333) popüler olduğunu gösteriyor. Muromachi döneminde (1338-1573) ise tofuyla birlikte Budizm etkisindeki vejetaryen beslenmenin önemli bir parçası haline geliyor" ifadelerini kullanıyor.
Natto'nun Japonların günlük beslenmesinin vazgeçilmezlerinden biri haline gelmesi ise Edo döneminde (1603-1867) yılları arasında gerçekleşmiş. O dönemde natto yemek kitaplarına girmiş ve evlerde hazırlanmaya başlamış.
ESKİDEN EVDE BUGÜN TÜM MARKETLERDE
Ev yapımı natto için soya fasulyesi taneleri suda bekletildikten sonra haşlanıyor ya da buharda pişiriliyor. Ardından Bacillus subtilis bakterisiyle birleştiriliyor ve sazların içine sarılıyor. Mevsime ve hava sıcaklığına göre bir gün kadar mayalandırılan natto tüketime hazır hale geliyor.
Günümüzde ise natto ülkenin her yerinde marketlerde kolayca bulunabiliyor. 100 ila 300 yene satılan natto'nun yanınsa küçük paketlerde soya sosu ve acı hardal da bulunuyor. Tüm malzemeler karıştırılıp sade pilavla birlikte genellikle kahvaltıda tüketiliyor. Ama hızlı yemek arayanlar için akşamları da natto tüketmek bir seçenek.
Bir de Mayuko Suzuki gibi günde 2-3 kez natto yiyenler var. YouTube'da ve Instagram'da takipçileri arasında "Natto'cu Kız" diye tanınan Suzuki, bu ürünü menülerinde farklı şekilde kullanan restoranların tanıtımını yaparken bir yandan kendi tariflerini paylaşmayı da ihmal etmiyor. Suzuki, "Fermentasyonun getirdiği o farklı tat hoşuma gidiyor. Tariflere natto eklediğinizde yemeğinize hem zengin hem de yumuşak notalar ekleniyor" diyor.