Şifa kaynağı kekiğin 8 yeni türü keşfedildi
Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Dirmenci'nin yürüttüğü proje kapsamında kekiğin 8 yeni türü keşfedildi.
Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Dirmenci'nin yürüttüğü proje kapsamında kekiğin 8 yeni türü keşfedildi.
Bitkilerin birçoğunun Ege Bölgesi'nde keşfedildiği belirtildi. Çalışma kapsamındaki 8 türün halk arasında çay, kekik suyu, kekik yağı yapımında ve baharat amacıyla kullanıldığı belirlendi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dirmenci, Türkiye'deki toplam origanum taksonu (kayalık ve kurak yerlerde rastlanan hoş kokulu, çalı görünümlü bitki türleri) sayısının 25'i endemik olmak üzere toplamda 37'ye yükseldiğini ve endemizm oranının yüzde 68 olduğunu belirtti. Dirmenci, Türkiye'nin, origanum türü sayısı bakımından dünyanın en fazla çeşitliliğe sahip ülkesi olduğunu bildirdi.
"Türkiye'de Yetişen Origanum Lamiaceae Türleri Üzerinde Taksonomik, Moleküler, Karyolojik ve Kimyasal Araştırmalar" başlıklı projede, Prof. Dr. Turgut Kılıç, Prof. Dr. Turan Arabacı, Prof. Dr. Esra Martin, Prof. Dr. Sevcan Çelenk, ve Bilim Uzmanı Türker Yazıcı görev aldı.
Pamukkale Üniversitesi Tavas Meslek Yüksek Okulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğretim Görevlisi Betül Pak ise Denizli’nin kekik üretiminde dünyanın başkenti durumunda olduğunu belirterek, "Koronavirüs nedeniyle doğaya ve doğala yaklaştığımız bu günlerde evimizde kekik yağı ve kekik suyuyla temizlik malzemeleri yapabilir ve rahatlıkla kullanabiliriz. Doğal kokusu ve rahatlatıcı özelliğiyle başucu bitkilerimizden birisi kekik olmalıdır" dedi.
Pamukkale Üniversitesi Tavas Meslek Yüksek Okulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğretim Görevlisi Betül Pak, kentteki kekik üretimine ve yararları hakkında açıklamalarda bulundu. Pak, Denizli’nin dünyadaki kekik ihtiyacının yüzde 75’ini, Türkiye’nin ise yüzde 90’ını karşıladığını ifade etti. Pak, kentteki kekik üretiminin geliştirilebilmesi amacıyla Tavas Meslek Yüksek Okulu’nda bilimsel araştırma ve çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
Kekiğin antik çağlardan bu yana insanlığın kullandığı bir bitki türü olduğunu belirten Pak, Kekik binlerce yıllık geçmişi olan, antik çağlarda, asaletin, cesaretin ve zenginliğin simgesi olan bir bitkidir. Antik Yunan’da güzel kokusu nedeniyle tapınaklarda tütsü, insanlarda asabiyet giderici ve evlerde böcekleri kovucu olarak, antik Mısır’da ise mikrop öldürücü ve koruyucu özelliklerinden yararlanılarak mumya yapımında kullanıldığı, Mezopotamya Uygarlığı dönemine ait tabletlerdeki reçetelerde yer aldığı görülmektedir" dedi.
Kekiğin oldukça yaygın bir kullanım alanı olduğunu vurgulayan Pak, "Yaş yapraklarını salata ve çorbalarda kullanabiliriz. Hem toprak üstü kısmını hem de yapraklarını kuruttuktan sonra baharat olarak et yemeklerine, pizzalara, çorbalara ve soslara lezzet ve aroma vermek amacıyla kullanılmaktadır. Çay olarak, mide ve baş ağrılarına halk hekimliğinde kullanıldığı bilinmektedir. Kekik yağı romatizma ve kas ağrılarına karşı kullanılmaktadır. Kolestrol ve kan şekerini düşürücü ve tansiyon dengeleyici, sindirim sistemini rahatlatıcı, öksürük ve bronşit gibi solunum yolları rahatsızlıklarında kullanıldığı bilinmektedir. Kekik yağı ve suyu diş ve diş eti rahatsızlıklarında gargara şeklinde kullanılması, haricen; böcek ısırığı ve egzama için kullanılabilir. Parfümeri ve kozmetik ürünlerde doğal koruyucu olarak değerlendirilmektedir" diye konuştu.
Kekiğin içerdiği etken maddeler nedeniyle antibiyotik, antibakteriyel, antifungal ve antiviral etki gösterdiğini dile getiren Pak, "Koronavirüs nedeniyle doğaya ve doğala yaklaştığımız bu günlerde evimizde kekik yağı ve kekik suyuyla temizlik malzemeleri yapabilir ve rahatlıkla kullanabiliriz. Doğal kokusu ve rahatlatıcı özelliğiyle başucu bitkilerimizden birisi kekik olmalıdır" diye konuştu.