Kıbrıs’ta gerçeğe dönüş

İKİ lider, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının liderleri pazartesi gününden itibaren hızlandırılmış görüşmelere başlayacaklar.

Hiç kuşkusuz ki, bu son raund değil.

Ama insanda iyimser beklenti uyandıran bir ivme.

11 Ocak’ta başlayacak hızlandırılmış görüşmelerin ilk oturumu üç gün sürecek.

İkincisi bir hafta sonra başlayacak.

Bu arada, Kıbrıs sürecinde “realiteye dönüş” diyebileceğim önemli bir gelişme olacak.

Hristofyas, ilk oturumdan sonra Atina’ya giderek, son durumu Yunanistan Hükümeti ile görüşeceğini açıkladı.

Bu bence önemli.

Annan görüşmelerini hatırlayın.

İsviçre Alpleri’ndeki gerilimli Bürgenstock görüşmelerinin son anını. Herkes referandum için teşvik edici konuşmalar yaparken, Yunanistan’ın, o dönemde iktidara yeni gelen Başbakanı Kostas Karamanlis’in, hiçbir şey söylememesi süreci nasıl olumsuz etkilemişti.

Sonra da Yunanistan “Kıbrıs bağımsız bir ülkedir. Kararlarına biz karışamayız” yaklaşımını benimsedi.

Bu, çözümün Avrupa kararları çerçevesinde dayatılmasını sağlayan ve sorunu Kıbrıs ile Türkiye arasındaki bir mesele olarak ele alan tarifi güçlendiren bir davranıştı.

İşte şimdi Hristofyas’ın, yoğunlaştırılmış görüşmelerin ilk yarısında Atina’ya gidiyor olması bana göre önemli bir adım. İyi bir gelişme. Gerçeğe dönüş.

* * *        

KIBRIS’ta iki halk arasındaki kalıcı çözüm için Türkiye gibi Yunanistan da devreye girmelidir.

Komşularla sıfır sorun politikasını benimseyen AKP Hükümeti’ni bu dönemde Yunanistan ile ilişkileri öncelikleri arasına asa ne kadar iyi olur. 

Şu sırada ekonomik krizle baş etmeye çalışıyor olsa da ve ekonomik kriz dönemlerinde ırkçı, aşırı milliyetçi sesler daha yüksek çıksa da, Yunanistan’da
Papandreu’nun iktidarda olması bir avantaj.

* * *   

GÜNLERDEN beri, görüşmelerde gündeme gelen bir öneri tartışılıyor. Bu öneri, Başkan ve Başkan yardımcısının Türk ve Rum oylarıyla seçilmesi önerisi.

Henüz tartışmaya son nokta konmadı. Ama önerinin amacı, dönüşümlü olan bu görevlere gelecek kişilerin seçiminde temsil edecekleri kitlenin de iradesinin bulunması. Anlaşılır bir kaygı.

Bu iradenin sayısal eşitlikle temsil edilemeyeceği gerçeğinden hareketle, şimdi müzakere masasında siyasi eşitliği güvence altına alacak bir formül üzerinde çalışılıyor.

Tabii, gündemde dikenli birçok konu daha var. Onları da iki oturumda çözmek mümkün değil.

Ama, Ankara ile Atina arasında kalıcı güvenin temelleri atıldıkça çözüm arayışı, Avrupa Birliği çerçevesinden kendi realitesine oturdukça bu mesele gerçekten de bu yıl içinde hallolur.   

* * *    

KIBRIS sorunu, uluslar arası konjonktür açısından incelendiğinde de varoluş nedenlerini yitirmeye başlıyor. Kemikleştiği için, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın kemikleşmiş pozisyonlarının devamı olduğu için sürüyor bu sorun.

Akdeniz’de bölünmüş bir Ada’nın varlığı, bölge istikrarı açısından kimin işine yarayabilir? Eski aktörlerden ne ABD, ne Rusya böyle bir bölünmüşlük peşinde. Birleşmenin ise, zorla ya da bir tarafın diğerini yutarak gerçekleşmesinin mümkün olamayacağı, böyle bir birleşmenin daha fazla istikrarsızlık nedeni olacağı açık. Ada’da iki ayrı devletin varlığı mümkün mü? Ancak iki tarafın rızasıyla böyle bir şey olabilir. O da bugün için mümkün görünmüyor.

Kalıcı barış, Ankara ve Atina’nın ortak çabalarıyla sağlanabilir. O yüzden bu Kıbrıs realitesine göre dönüş önemli.
Yazarın Tüm Yazıları