Kıbrıs için önemli bir karar

KKTC tanınıyor gibi aşırı iyimserliğe kapılmak ne kadar yanlışsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, sekiz Kıbrıs Rum vatandaşının başvurusu üzerine aldığı kararı hafife almak da o kadar yanlış.

Evet karar, KKTC’nin dolaylı olarak tanınması anlamına gelmiyor.  KKTC’deki Taşınmaz Malvarlığı Komisyonu’nun iç hukuk yolu olarak kabul ediliyor.
Komisyon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gösterdiği bir yolun 2005 yılında hayata geçirilmesiyle kuruldu.
Mahkeme bu yolu KKTC’ye değil, Türkiye’ye gösteriyordu. Eğer Ada’da böyle bir komisyon kurulursa davaların doğrudan Strasbourg’a gitmesi engellenebileceği gibi, soruna karşılıklı anlaşarak çözüm bulma olanağı da doğmuş olacaktı.
Cuma günü açıklanan kararda, bu komisyonun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin güvenini kazandığı da anlaşılıyor.
Bugüne kadar Taşınmaz Malvarlığı Komisyonu’na 433 başvuru olması, sonuca bağlanan 85’inde dostça çözüm sağlanması, 70 başvuruda tazminat ödenmesi, hatta dört başvuruda malın sahiplerine iadesi, Komisyon’un güvenilir biçimde çalıştığına örnek olarak gösteriliyor.
Bu komisyon kurulduğunda, Rum tarafında başvuruların engellenmesi için yoğun bir kampanya yapıldığını biliyoruz. Bugün bile birçok kişi için mahalle baskısını aşıp bu komisyona başvurmak kolay değil.
Bu karar ile başvurular daha da artacak.
* * *
KARARIN açıklanmasından sonra bazı televizyonlarda, bunun KKTC’nin dolaylı olarak tanınması anlamına gelebileceğini söyleyenlere rastladım.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunun böyle yorumlanmaması için kararda, Türkiye’nin yasa dışı işgalinden söz ediyor. Bu görüşü koruduğunu söylüyor. Komisyon’u KKTC’de Türkiye’nin yarattığı bir iç hukuk yolu olarak kabul ediyor.
Ama bu yorum kararın önemini azaltmıyor bence. Çünkü bir ilk olan bu karar önemli bir içtihat oluşturuyor.
* * *
BİRİNCİSİ bundan sonra Kıbrıslı Rumların, mülkiyet haklarıyla ilgili şikayetleri önce KKTC’deki malvarlığı komisyonuna yapacak olmaları önemli. Bu, iki bölge halkı arasındaki insani sorunlara kabul edilebilir çözümler arayışını güçlendirecek.
İkincisi ve çok önemli olan bir nokta da, davacıların Taşınmaz Mal Varlığı Komisyonu’na başvurmama gerekçeleriyle ilgili. Komisyonun adil olmadığı, Türk askerlerinin Ada’da bulunmaları nedeniyle adil karar verilemediği, KKTC Cumhurbaşkanı’nın atadığı bir temsilcinin bulunması, tazminatların gerçekçi olmadığı gibi iddialarının tümünü reddedilmesi.
Ayrıca, mülkiyet davalarında Türkiye’nin “iade” ile yükümlü kılınmasının da sorunlarına dikkat çekiliyor. Bugün o mülklerde yaşayan kadınların, erkeklerin ve çocukların da mağdur edilmemesinin bir insan hakkı olduğu hatırlatılarak, komisyonun çözüm arayabilecek bir iç hukuk mekanizması olarak tanınması isteniyor.  
Üçüncü önemli nokta ise Kıbrıs sorununa çözüm için Mahkeme’den gelen destek.
Mahkeme kararında, “biz kimseyi bu kurula başvurması için zorlamıyoruz”  uyarısı yapıldıktan sonra, “İsteyen siyasi çözümü bekleme seçeneğini tercih edebilir” deniyor.
* * *    
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat geçen hafta İstanbul’da aralarında bulunduğum bir grup gazeteciyle buluştu. Talat, iğne ile kuyu kazmakta ustalaşmış bir lider. Attığı bütün adımların uluslararası hukuka uygun ve savunulabilir olmasına her zaman özen gösterdi. Kendisini, bazı önemli dönemeçlerde tepkisiz kalmakla eleştirdiğim zamanlar oldu. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararından sonra, şimdi onu daha iyi anlıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları