Kıbrıs gündeme girerken

Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin müzakere sürecini donduracak bir karar alması beklenmese de belirsiz ve gergin bir dönemin işaretleri gelmeye başladı.

Brüksel, vereceÄŸi yanıtı tartışmaya, Türkiye’ye telkinler yapmaya baÅŸladı.Â

Rum Ulusal Konseyi, geçen hafta üç gün süren toplantılarında kararlar aldı.

Limanları açmaması halinde Türkiye’nin AB üyelik sürecinin engelsiz ve yaptırımsız ilerleyemeyeceği vurgulandı.

Bu mesele hakkaniyetten öylesine uzak bir tabana oturuyor ki, Türkiye’nin tehditlerden etkilenmesi zor. Aslında bunu Avrupa’da konuyu izleyen çevreler de biliyor.

Zaten Türkiye’nin Avrupa BirliÄŸi yolunu yaptırım ve engellerle döşediler.Â

Söz verip tutmayan Türkiye değil.

Kıbrıs’ta, Annan Planı müzakereleri başladığından beri verdiği sözleri kim tuttu derseniz kimi görürsünüz. Türkiye’yi ve KKTC’yi.

Çözüm için baÅŸtan beri samimi biçimde kim gayret gösterdi derseniz de yanıt aynı.Â

Kıbrıs’ın Türkiye’yi etkilemek için kullandığı Avrupa kozu da müzakerelerin başlamasından bu yana etkisini zaman içinde yitirdi. Çünkü bu kamuoyunda çok ters tepki yaptı.

* * *

DEROGASYONLAR meselesine gelince, Rum Ulusal Konseyi varılacak bir anlaşmanın Avrupa hukukuna tabii olması gerektiğini derogasyonları kabul etmeyeceklerini söylüyor.

O zaman,  anlaşmak için bunca çabaya ne gerek var?

Kaldı ki derogasyonlar şu sıralarda İranda nedeniyle Avrupa’nın gündeminde.

Ä°rlanda, Lizbon anlaÅŸmasını onaylamak için vergi ve kürtaj yasağı konusunda Avrupa hukukuna uymayacağına dair derogasyon güvencesi aldı. Â

Bu durum bu kadar tazeyken, çözüm yolunu  baÅŸtan tıkayan böyle bir talebin ortaya atılması Kıbrıs’ta bir dönüm noktasına hızla yaklaşıldığının iÅŸareti.Â

* * *

ARALIK’ta Türkiye için yapılacak deÄŸerlendirme öncesinde kulislerde trafik hızlanıyor. Türkiye’ye ne deneceÄŸi henüz belli deÄŸil. Dönem BaÅŸkanı Ä°sveç, Türkiye’yi destekliyor ama bu baskılara karşı etkili olup olamayacağı henüz tartışmalı.Â

Değerlendirme sadece AB ile ilişkiler açısından değil, Türkiye’nin başlattığı Ermenistan ve demokratik açılım süreçleri açısından da önemli.

Türkiye kamuoyunu kışkırtacak bir karar bu süreçleri de olumsuz etkileyebilir.

Brüksel’in kararının, KKTC’de nisan ayında yapılacak olan baÅŸkanlık seçimlerine yansımaması da düşünülemez.Â

Zaten, seçim nedeniyle ocak ayından itibaren görüşmelerde pek bir ilerleme saÄŸlanması beklenmiyor. Aralık kararının bu süreci daha da zora sokabileceÄŸini söylemek kehanet olmaz.Â

* * *

GÖRÜŞMELERDE dönüm noktasından söz etmem de bu yüzden. Çözüm süreci ilelebet ve sonu açık bir süreç olamaz.

Rum Ulusal Konseyi, arabuluculuk ve takvime karşı çıkarken, bu durumun Ada’da statükoyu güçlendirdiÄŸini hesap ediyor mu acaba?Â

Çünkü çözüm iradesi olmadan, dışarıdan gelecek baskı ve dayatmalarla alınacak sonuç istikrarın değil, istikrarsızlığın temelini hazırlar.

DoÄŸu Akdeniz’in istikrarı ise, Â

Washington’un DoÄŸu Avrupa’ya füze kalkanı yerine DoÄŸu Akdeniz’e füze taşıyan gemileri konuÅŸlandıracağı dönemde her zamankinden daha önemli artık.  Â