Keşke Kıbrıs için de lobi yapılsaydı

HAYAT ifadedir.

Haberin Devamı

1944’de Ülkü matbaasında basılmış “Çayname” adlı bir kitapta rastladım bu benzetmeye. Teşbih mi derdi eskiler?

Kitabın yazarı 1862-1913 arasında yaşamış olan Japonyalı yazar Okakura Kakuzo. Çay ve ritüelin Japon kültüründeki ilahi yerini anlatıyor.

38 yılı dolduran sevgililer günü hediyesi olarak geldi bana.

Hayat ifade ise eğer, hayatın ve kendi ifadelerine şefkat gösteremeyenlere üzülürüm. Neler kaçırıyorlar. Ne ayrıntılardan mahrum kalıyorlar.

Gerçeğin yerine demagoji ile bezenen bir dünya. Topyekün kandırmaca içinde yaşıyorlar.

Dedikten ve bu muhib ve muhibbeler (muhabbet edenler) gününde muhabbetinizi canlı cansız çevrenizdeki tüm varlıklardan esirgemeyin temennisinde bulunduktan sonra başka ifadelere geçiyorum.

Haberin Devamı

HERKES BİLDİĞİNİ SÖYLESİN

GENELKURMAY Başkanı geçen hafta gazetelere açıklamada bulundu. Daha doğrusu bulunmadı. Açıklaması gerekeni maalesef açıklamadı. Darbe örgütleri, cunta haberlerinin içinden henüz tam olarak çıkamamışken, bu kez kendilerinin de sarsıcı bilgilere sahip olduklarını ve bunları açıklayabileceklerini söyledi.

Lütfen açıklayın. Yarısı doğru, yarısı yalan, yarısı kanıtlanmış yarısı kanıtsız iddialarla bunalmış bir halk var karşınızda. Kim neyi biliyorsa söylesin. Gerçek ortaya çıksın.

Savunma Bakanlığı bu sözler üzerine umarım harekete geçmiştir.

Çünkü kendisine bağlı bir kurumda hem büyük bir rahatsızlık olduğunu, hem de Türkiye’nin kaderini ilgilendiren ve halka açıklanabilecek olan bilgilerin bulunduğunu öğrendik. Eğer çok gizli bilgiler olsaydı gazete sütunlarında yer almazdı tabii ki.

Ve eğer yapılması gerekenler yapılmaz, gerçekler açığa çıkmazsa o açıklama neyi ifade eder ki şantajdan başka? 

Bu da hiçbir hukuk devletinde mümkün değildir. Burası muz cumhuriyeti mi ki devlet kurumları birbirlerini tehdit etsin, şantajlar savursun?   

İLERLEME RAPORUNA TEPKİ

GELELİM Avrupa Parlamentosu’nun, Türkiye hakkındaki 2009 İlerleme raporuna. Raporda Kıbrıs konusunda Türkiye’ye çıkartılan faturanın bedeli ağırlaşıyor. Türkiye, “Askerlerini derhal Kıbrıs’tan çekmeye başlayarak müzakereler için uygun iklim yaratmaya” çağrılıyor. Ayrıca Maraş’ın iadesinden, Kıbrıs’a giden petrol arama gemilerine engel olmamaktan, Maronit köylerinde din özgürlüğünün sağlanmasından, Kayıplar Komisyonu’nun çalıştırılmasına ve tabii ki Ek Protokol’ün yürürlüğe konmasına kadar taleplerde bulunuluyor Türkiye’den.

Haberin Devamı

Ek protokolün dört yıldan beri yürürlüğe girmediği vurgulandıktan sonra “derhal” uygula yoksa “müzakere süreci ciddi biçimde daha fazla etkilenebilir” deniyor. Kapıyı gösteririz iması taşıyan bu rapor ile AB’nin Kıbrıs talepleri karşılanamaz seviyeye geliyor. 

Tabii başka konular da var. Seçim yasasındaki yüzde 10 barajının kaldırılması gibi. 2009’da reform adımlarının yetersiz kalması,  Ermenistan ile sınırların açılması, Kürt meselesi, ifade ve basın özgürlüğü için yasal düzenlemelerin yapılması da.

Bu rapora kamuoyu önünde iki noktada yanıt verildi. Birincisi Kıbrıs konusunda. Dışişleri açıklama yaptı, Başbakan da “Kör müsünüz?” dedi.

İkinci itiraz yine Başbakan’dan geldi, bu kez medya konusundaydı.

Haberin Devamı

“Bazı medya kuruluşları Avrupa’da güçlü lobi yaptıkları için basın özgürlüğü rapora bu şekilde yansıdı” dedi.

Ben de diyorum ki, madem lobicilikle bu işler oluyor o zaman keşke hükümet de gerekeni yapsaydı, zamanında daha fazla çalışsaydı da, raporda Kıbrıs meselesi bu kadar kötü biçimde yer almasaydı.

Yazarın Tüm Yazıları