Paylaş
iyaretçi Refiye, hasta Fatma, kocasına refakat eden Serpil, başhemşire Zuhal, çamaşırcı Hediye ve ‘sırasını’ bekleyen Günseli... Olaylar ‘herkesin birbirini bir şekilde tanıdığı küçük kasaba’ Sefaeli’nde geçiyor. Şuradan geçen ‘nemrut’ başhemşire, oyunun anlatıcısı Günseli’nin görümcesinin eltisinin ablası mesela... Ama hastaneye yolu düşecek biri var ki, onu tüm Türkiye tanıyor! ‘Diva’, 20 sene sonra çıktığı büyük turneye, memleketi Sefaeli’nden başlıyor. Ve Sefaeli Devlet Hastanesi koridorlarına, iç içe geçmiş bir dizi kadın hikâyesi saçılıyor...
Hikâyeler, yeni nesil yerli oyun yazımının etkili isimlerinden Firuze Engin’in leziz ve anlayışlı kaleminden... Engin’in yazıp yönettiği ‘Güle Güle Diva!’da tüm karakterler, oyunculuk skalası geniş bir isim olan Selen Uçer’e emanet. Uçer, kariyerinin ilk tek kişilik (ama bol karakterli) oyunuyla sahnede.
DasDas yapımı ‘Güle Güle Diva!’yı yaratıcıları Firuze Engin ve Selen Uçer’den dinledik.
◊ ‘Güle Güle Diva!’ için yola nasıl çıktığınızla başlayalım mı?
Selen Uçer: Bir buçuk sene önceki yaz, zor bir yazdı benim için. Annemle babam aynı dönemde rahatsızlandı. Firuze de doktorlara gidip geliyordu... Bir gün İstinye Devlet Hastanesi’nde bekleme koridorunda oturuyorum. Firuze’yle yazışıyoruz, bana “Ne görüyorsan yazsana” dedi. Aklıma gelenleri yazdım. Ve bir araya geldikçe doğaçlamaya başladık.
◊ O gün ne yazmıştın?
Selen Uçer: Annemin bir hemşiresi vardı, onu yazdım. Firuze o doğaçlamaları yaparken, bildiği, kendi hayatından hikâyeleri anlatmaya başladı.
Firuze Engin: Birtakım karakter kırıntıları çıktı. Selen birbirinden tuhaf ve tatlı kadınlar doğaçlıyordu. İlk fikir şuydu: Bütün hikâye kadınlardan oluşsun, bir tane bile erkek karakter oynamasın. Hastalık dönemim sürüyordu; babam da rahatsızlandı, ona refakat etmeye Çanakkale’ye gittim ve oradan Selen’e “Selen, hastanede mi geçse hikâye?” diye yazdım. Selen’in doğaçladığı karakterleri, hastanenin içine koymaya başladık.
◊ Bütün bu karakterleri anlatan Günseli nasıl bir kadın?
Selen Uçer: Yargısız biri. Bu, söyleyince kolay geliyor insana ama anlatırken epey zor bir şey... “Kafası kanayan var, karnı ağrıyan var” derken bile çok nötr anlatıyor kadın...
◊ Oyunu, sürprizini açık etmeden tarif edebilir misiniz?
Firuze Engin: Hastanede bekleme halinde bir kadın var...
Selen Uçer: “Tam bir gün boyunca hastanenin koridorlarında dolaştım durdum. Her odaya girdim çıktım. Bir sürü olay dinledim, insanları dinledim... Öyle kadınlar tanıdım ki...” diye devam ediyor.
◊ Oyundaki kadınların hayatlarındaki erkeklerden kaynaklı dertleri var...
Firuze Engin: Evet. Net...
Selen Uçer: Sadece erkekler de değil. Bunlar kendi merkezlerini kaybetmiş kadınlar. Hepimizin kendi merkezini kaybettiği zamanlar oluyor ya... Tabii ki erkeklere bağlılar... Bir tanesi diğerine soruyor mesela, “Sen ne işi bilirsin?” diye. “Hayatta niye varım?” Tabii erkekler, evlilikler, yetiştirdikleri çocuklar, annelik falan var ama bir anda “Ben niye varım? Şu hayatta neyi yapabiliyorum?” sorusunu sorabiliyorlar kendilerine. Bu kadınlar hayatlarında bir hastalık ya da ölümle uğraşırken, bir divanın hastaneye gelmesi bunların merkezini kaçırıyor yine! Aynı zamanda da divaya odaklandırıyor. “Ölüm kolay, diva zor!” demişti Firuze... Öyle bir algıyı sorguluyor metin.
‘Güle Güle Diva!’ 28 Şubat Perşembe saat 21.00’de DasDas Sahne’de.
Paylaş