Geçen hafta bu köşede "Karamsar Kız" rumuzlu bir yazı yayınlandı.
Bu genç kızımız çevresinde gördüğü, köşemde okuduğu mutsuz evlilikler yüzünden artık karamsarlığa sürüklendiğini ve mutlu evliliğe inanmadığını, yazıyordu. Okurlarım ona cevap vermek istemişler. Kimi hayat dersi veriyor, kimi mutluluğunu paylaşıyor, kimi mutluluğun anahtarını anlatıyor, kimi ise kendi korkularını dile getiriyor. Ancak birkaçını yayınlayabildiğim, bu hepsi birer ders niteliğindeki, yazıların herkese umut vereceğini düşündüm. Demek ki mutlu evlilikler de varmış ama mutluluk öyle gökten düşmüyor tepemize, çaba istiyor. Bence de mutluluk aslında anlık, küçücük şeylerde saklıdır. Yeter ki onu görebilelim.
Mutlu olmak için akıllı olmak da gerekiyor
Merhaba Güzin Abla, 26 yaşında, evli bir kadınım. Her yazınızdan kendime dersler çıkarıyorum. Çoğu insan yaşamadan, yaşayanın duygularını anlayamıyor. Ancak şu var ki çevrenize bakarak da, hayatla ilgili birçok ipucu yakalayabilirsiniz. Bu demek değil ki çevrenizi görerek hata yapmazsınız; elbette her insan hata yapabilir. Sevgili karamsar arkadaşımıza gelince... Çevremizde, gazetelerde, televizyonda her yerde mutsuz evliliklerden, kötü yaşam şartlarından, olumsuzluklardan bahsedilir; bunlar hepimizin hayatının önemli gerçekleridir. Ancak çok sevdiğim bir yakınımın deyimiyle "mutluluk akıllı insanların işidir". Gerçekten buna tüm kalbimle inanıyorum.
Yeni evliyiz belki ama hayatımın insanıyla karşılaştım, onu tanıdım, anlamaya çalıştım. Şanslı olduğumdan değil. Doğru insanı tanımak için çaba gösterdim. Çok sıkıntı çektik. Evlenmek için borçlara girdik. Ama her şeye rağmen başardık ve evlendik. Birbirimizi seviyoruz, sayıyoruz, güveniyoruz, sorumluluklarımızın farkındayız. Bu iki taraflı, özveriyle olabilecek bir şey. Eğer karamsar arkadaşımız da bu doğruları biliyor ve ben akıllı bir insanım, mutluluğumu başkalarının değil, kendi çabamla elde edebilirim ancak diyebiliyorsa, ne mutlu ona ki mutluluk avuçlarının içinde. Çünkü o zaman hiçbir güç mutlu olmasını engelleyemez. Eğer insan mutlu olmak istiyorsa her şeyi yoluna sokmak için gerçekten çok çaba göstermesi gerekebilir, bazen fedakarlık etmesi, bazen susması, bazen de konuşması, belki de doyasıya ağlaması gerekebilir. Kadın ya da erkek; evet hayatımızda her şeyi biz yönlendiremeyiz ama düşünün birçok olay bizim seçimlerimizin ve de kararlarımızın sonucu olarak ortaya çıkar. O yüzden evleneceğiniz kişiyi iyice tanıyın, ya da tanıyıncaya kadar bekleyin. Bazen ailenize kulak vermeyi ihmal etmeyin, bazen arkadaşlarınızı, bazen yüreğinizi dinleyin. Bazen de mantığınızı, ama asla maddi, manevi her şeyinizi verecek kadar (ki önceki mektuplarda bu tür olaylarla sık sık karşılaştık) kapılmayın aşkın büyüsüne. Doyasıya yaşayın, gülün eğlenin, sevin, sevilin ancak hiç kimsenin sizden daha önemli olmadığı gerçeğini asla unutmayın.
Hayatıma olumlu gözlerle bakmak benim prensibim. Belki bazı arkadaşlarımız "Hayat o kadar toz pembe değil" diyebilirler. Ancak ben, kaderini ailesinin ellerine bırakan, şartları müsait olduğu halde mutsuz olmayı kabul eden, mutlu olamadığı evliliğini, pek çok bahaneyle, devam ettirebilen, hayatını zindana çeviren insanlarla iç içe yaşamayı sürdürebilen, sevdiği insanla korkuları yüzünden evlenemeyen insanların kendilerine yaptıklarının yanlış olduğunu, mutlu olmak için cesaretin ön planda olması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Tüm cesaretinizle yüreğinizin kesiştiği noktayı bulun, mutlu olun.
RUMUZ: AKILLIYIM MUTLUYUM
Eşine sevgiyle sarılmalı, onu yuvasının kralı yapmalısın
Güzin Abla, "Karamsar Kız" rumuzlu kişiye naçizane söylemek istediklerim var. Hayır, yanılıyor pek ala mutlu evlilikleri de yazıyor bu köşe. Ben de önceden ne kadar mutlu olduğumu yazmıştım ve yayınlanmıştı. Evlilikten ben de korkardım. Nedeni etraftaki mutsuz insanlardı. Genellikle de çok iç içe yaşayan insanların sorun yaşadıklarını gördüm. 20 yaşımda evlendim. 3 yıllık evliyim, rakam olarak az gibi görünse bile çok şey yaşadık ve inan hálá balayında gibiyiz. Çalışıyorum. Şu an hamileyim. Bir kızımız olacak inşallah. Neşemize neşe katacak. Karamsar Kız’a söylemek istediğim; akrabalarınla görüşeceksin tabii ama çok sıkı fıkı olmayıp, biraz mesafeli olursan, eşine evini sevdirip, onu yuvasının kralı yaparsan, eşinin ailesine karşı ne olursa olsun saygılı ve sabırlı davranırsan, güler yüzünü eksik etmezsen; sonsuz sevgin, kendine güveninle zaten beklediğin mutlu hayat zamanla karşına çıkacaktır. Güzel günlerin tadını çıkarmak, sevdiklerimiz bizleri terk etmeden, mutlu bir hayatı paylaşmak varken neden huzursuz olalım ki? Mutlu, huzurlu bir aile kurman dileğiyle.
RUMUZ: MUTLU KEDİ
Yuvayı dişi kuş yapar demezler mi büyüklerimiz
Merhaba Güzin Ablacığım; mümkün olduğunca yazılarınızı okuyup hayattan dersler çıkarmaya çalışıyorum. "Karamsar Kız" rumuzlu arkadaşımın yazısı dikkatimi çekti. Ben de bu kervana katılayım, dedim. Evlilikle ilgili biraz mesaj vermek istedim. 2 senelik evliyim. Belki bazı okurlar daha cicim ayı diyebilir ama inanın ki neler atlattım. 15 yıllık evli gibiyim ve çok şükür evliliğimi oturttum. Mutlu muyum, evet çok mutluyum. Şu an 29 yaşındayım, keşke eşimi önce tanısaydım da daha erken evlenseydim, diyorum. Tabii evliliğimizin başında ailevi faktörler, maddi manevi birçok sorunumuz oldu. Olmaması mümkün değil ki zaten. Fakat her türlü ortamda güçlü olmalısın, evlilikte erkekler çocuk gibidir, onlara hem anne hem de eş olmak lazım. Her şeyi problem yapıp da erkeklerin tabiriyle "dır dır" yapmamak lazım. Uzun lafın kısası büyüklerimizin dediği gibi, "Yuvayı dişi kuş yapar". Kısacası biz kadınlara çok iş düşüyor.