İzmir sosyetesinde şok eden ayrılıklar

Yazımın başlığına bakıp, heyecanlanmayın. Çünkü, ‘ayrılık’ diyorum.

Haberin Devamı

‘Boşanma’ değil. Ayrılığı yaşayanlar ise sevgili değil. Bulmaca gibi görmeyin. Efendim İzmir’de, yıllardır eğlence yaşamında, popüler bir çift olan Mustafa- Şahika Başçı çifti ile, özellikle İstanbul sosyetesinin gözde güzellerinden, Esra Gürsoy Özkan ilk ayrılığın kahramanları. Başçı çiftinin, İzmir’de eğlence yaşamındaki maceraları, hayli uzun. Bir 15 seneye dayanıyor. Gilda, Alyans Tenis Kulubü ve Envelo... Özkan’ın ise iki yıl. Başçı çifti ile Çeşme Alaçatı’da, 2009 yazında başlattığı, Tips adlı markasını, Özkan 2010 yılının kış aylarında, İzmir Envelo içine taşıdı. Başlangıçta hayli mutlu bir ortaklıktı. Fakat bu yılın ağustos ayında patladı. Özkan’ın, söylenenlere göre, eşinden aldığı, 400 milyara yakın parası, bu ortaklıkta battı. Yaşananlar, yazılacak gibi değil. Eski dostlar şimdi kanlı-bıçaklı. Hemen tüm sosyetik restoran ve barlarda, bu ayrılık ve çirkinlikler konuşuluyor. Bakalım gelecek günler bu üçlü arasında nelere gebe...
Yeğeni ile ipleri kopardı
İkinci ayrılığın kahramanları ise yine İzmir sosyetesinin güzel kadınlarından, Oya Korsini ile öz be öz yeğeni Engin Özgüzey. Korsini, 2010 Ocak ayının, ikinci haftasında, Home Room adlı çok şık bir marka yarattı. Yıllardır hayalini kurduğu bu markayla, ev tekstil tasarımcılığında büyük yol aldılar. Oya Korsini, kişiye özel çarşaf, yatak ve masa örtüleri, aksesuarlar la kısa sürede sosyetenin gözdesi yaptı, Home Room’u. Fakat geçtiğimiz gün bu ortaklık bitti. Dedikodulara göre, iki akraba arasına para girdi. Gazeteci ve televizyoncu olarak da sevilen bir isim olan Oya Korsini, yeğeniyle ticari ve akrabalık ilişkisine bitirdi. Aslında, “Dostunla ye, iç, alışveriş etme” felsefesi de doğru çıktı...

Haberin Devamı

Ceyla ile ilgili ilk ve son yazı
Allah rahmet eylesin ve nur içinde yatsın Ceyla Gölcüklü. Kanser olduğunu, müşterek bir dostumuzdan 3.5 ay önce öğrenmiştim. Yazmadım. Elim gitmedi. Ama çok üzüldüm. Posta Gazetesi’nde Magazin Müdürü, Milliyet’in çıkardığı Pasha Dergisi’nde de Genel Yayın Yönetmeni iken birkaç kez yemek yemiş, dertleşmiştik. Muhteşem bir insandı. Ceyla ile ilgili medyadaki bilgi kirliliği beni deli etti. Öncelikle ben de, pek çok kişi gibi magazin basını suçladım. Ama bana göre günahsız çıktı hepsi. Çünkü, Ceyla’nın ölüm haberi, 7 Aralık Salı gece bana bildirildi. Hem de güvenilir bir dostumdan. Ardından, yine turizmle de uğraşan bir iş adamının karısından... İsmi bende saklı olan hanımefendi, Amerikan Hastahanesi’ne Chec-Up’a gidiyor. Türkiye’nin sayılı iş adamlarından, birinin eşi olan bu hanımefendi de, ölüm olayını aynı tarihte doğruluyor. Yani aile, çarşamba günü çıkıp, bir açıklama yapsaydı, bu kadar bilgi kirliliği olmayacaktı. Ayrıca bir internet sitesinde, verilen İngilizce veda yazısı da hoş olmadı. Vay gidene. Ama bilgi kirliliği yüzünden, medyaya yüklenenlerin duyrulur. Ayrıca ailenin bu tutumu da, bana göre rahmetlinin ruhunu da rahatsız etmiştir..

Haberin Devamı

‘Yaprak Dökümü’nün Ferhunde’si tiyatro sahnelerine dönüyor


Levent Kazak’ın yazdığı, Laçin Ceylan’ın yönetmenliğini üstlendiği yeni tiyatro oyunu ‘Cam’, Ocak ayında perdelerini açacak. ‘Cam’da; 9. Afife Tiyatro Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu’ seçilen Dolunay Soysert, ‘Nefes-Vatan Sağolsun’ filminin yüzbaşısı, ‘Vay Arkadaş – Manik, Tik, Dildo’nun ‘Dildo’su Mete Horozoğlu ile ‘Yaprak Dökümü’ dizisindeki ‘Ferhunde’ rolüyle tanınan Deniz Çakır rol alıyor. Ayrıca Bülent Alkış ve Selen Ucer’de oynuyor. İki perdeden oluşan ‘Cam’ın yardımcı yönetmenliğini Zeynep Ocak yapıyor. Dekorlarını ise Barış Dinçel hazırlıyor. AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu’nun yeni oyunu ‘Cam’, hayli iddialı. Ben İzmir’e gelmesini dört gözle bekliyorum...
Kadının sosyal konumu
Alışılmadık kurgusuyla tiyatro severlere şaşırtıcı bir deneyim sunan ‘Cam’, kocasından boşanmak üzere olan bir resim öğretmeninin atölyesinde geçiyor. ‘Kadın’ın sosyal konumu, insan ilişkileri ve hayatın sürprizleri hakkında izleyiciyi derin sorgulamalara yönlendiren ‘Cam’,  aynı şekilde başlayan bir hikayenin, anlık bir karar ve bir rüzgar esintisiyle nasıl iki farklı yöne akabileceğini, şaşırtıcı kurgusuyla gözler önüne seriyor.

Sayın Başkanlar! okuyun

Haberin Devamı

Sayın Düdek “İzmir elden gidiyor” başlıklı yazınızı okudum. Bugünün belediyesini eleştiriyorsunuz. Fakat geçmişteki belediyelerin İzmir’e yaptıkları kötülüklerden söz etmiyorsunuz. İzmir’e yapılan en büyük kötülüklerden biri, Güzelyalı’dan Konak’a kadar uzanan altı şeritli sahil yoludur. Dünyadan haberi olmayanlar da bu yol için “Aman ne güzel oldu” demişlerdi. Oysa ki bu yol yapılırken, altını tünel şeklinde yapmak mümkündü. O zaman bu tünelin içine metro yerleştirilseydi, bugünün sahil trafiği çok hafiflemiş olurdu. Yolu altı şeritli yapmak da gerekmezdi. Bugün altı şeride rağmen sahil yolunda sabah ve akşam tıkanmalar sık oluyor. Yolun altını tünel olarak yapmak için, bir İtalyan firmasının, o zaman teklif de vermiş olduğu söyleniyor. Fakat elimde kanıt olmadığından, üzerinde durmuyorum. Ama teknik olarak bu mümkündü. Bunu yapacak yabancı firmalar vardı. Eloğlu, Manş denizinin ve Hamburg’da Elbe’nin altına tünel yapmış. Brooklin’ de sahil yolu üç katlıdır. En alt katında motorlu taşıtlar bir yöne doğru, orta katında diğer yöne doğru gider. Sahile bakan evlerin gördüğü en üst kat ise yayalara mahsus gezinti yoludur. Şimdi bir de sahil yoluna tramvay yapmaktan söz ediyorlar. Elinizden gelirse bari, İzmir’e bu kötülüğü yapmalarını önlemeğe çalışın. 1950’li yıllarda Mithatpaşa Caddesinde, Konak- Güzelyalı arasında, tramvay çalışırdı. Caddenin iki yanında oturanlar, gürültüden bezdikleri için tramvay rayları sökülüp troleybüs yapıldı. Sessiz ve temiz. Sonra troleybüs hatları Alsancak ve Tepeciğe de uzatıldı. En sonunda hepsi sökülüp otobüs yolu yapıldı. Şimdi de sil baştan yine tramvaya dönüşten söz ediliyor. Allah akıl versin. Ne diyeyim.
Saygılar-Tuna Erinçler

 

Yazarın Tüm Yazıları