İsveç’ten bir yar gelir bizlere

Senin bu satırları okuduğun dakikalarda millet birbirini ezmecesine hayallerinin kanepesini ya da kitap raflarını ya da nevresim takımını ya da su ısıtıcısını ya da işte neyse nesini kapmakta ey okur!

Bugün malûmunuz, 5 Mayıs...

İsveç’ten çıkmış en şahane şey olan Ikea’nın Türkiye’deki ilk mağazasının açılış tarihi.

İsveç’ten bugüne dek kayda değer çıka çıka ne çıkmıştır düşününüz: ABBA, İsveç köftesi, bol bol uzun bacaklı, sarışın porno yıldızı ve akıllara ziyan bir intihar oranı...

Şahsen, hepsini bir yana koyar, oyumu Ikea’ya veririm.

Ben böyle bir şey görmedim. İki aya yakındır bizim katın elemanları, üniversite sınavına hazırlanırcasına Ikea kataloğu hatmediyor.

Standart pazartesi toplantısını, önceden Ikea’ya gidilsin, iyice gezilsin görülsün diye, Ümraniye’ye nispeten yakın bir yerlerde, Anadolu Hisarı’nın oralarda yaptık, düşünün yani.

Zira efendim, geçtiğimiz pazartesi günü mağazayı, basın ve medyaya özel olarak açtılar.

Ben serin bir abla olduğum ve alışverişten düpedüz tiksindiğim için, kapıdan girer girmez kendini alışveriş arabalarının olduğu yere atan arkadaşların aksine, kafeteryaya seyirttim ve ilk iki saati kahve-sigara, yemek muhabbetinde geçirdim.

Muhabbetten yana sıkıntı çekmek mümkün değildi zira yıllardır görmediklerim dahil, bizim sektörden tanıdığım kim varsa oradaydı.

Yine de direnmek mümkün değil tabii. Bir süre sonra, Ikea görgüsü artırma turuna biz de dahil olduk. Gerisini hatırlamıyorum.

Benim yurt dışında herhangi bir Ikea mağazasına girmişliğim yok. İtiraf etmekte de beis yok: Ikea cahiliyim. Daha doğrusu, teoriye hakimim de pratik sallanıyor.

Ne beklediğimi bildiğimi zannediyordum. Fena yanılmışım.

Kırtasiye mağazaları haricinde herhangi bir alışveriş mekánında 20 dakikadan fazla durmaya tahammülü olmayan bendeniz, 10 dakika içinde koltuk okşar kıvama geldim.

22 metrekarelik alana kurulmuş ‘ev’ler var ki, bizim 80-90 metrekarelik olduğu hálde dönecek yer bulunmayan, boğucu evlerimize ferahlıktan yana rahmet okutur.

Şık, kullanışlı ve ucuz. Minimalist, sağlam, istediğin gibi kombinleyeceğin milyonlarca seçenek.

Çıkarken ‘Benim evi toptan çöpe atmak istiyorum’ şeklinde sayıklar háldeymişim. Ben hatırlamıyorum, o sırada şuursuzdum, arkadaşlar söylüyor.

Peki bunca hayranlık neticesinde ne aldım?

Yaklaşık bir yıl önce taşındığım gün evde eksik gedik ne varsa, aynen baki.

Banyo perdem yoktu meselá. Bu konuda hiçbir şey yapmayıp sadece mıy mıy mıy çevremdeki insanların beyinlerini ütülediğim için Banu (Tuna), birkaç ay önce, bizzat İsveç’teki Ikea’dan şahane zevkli bir banyo perdesi getirdi.

Banu’nun getirdiği günden beri o perde, katlı bir şekilde, banyodaki dolapta durup duruyor. Zira takmak için gerekli zamazingoyu almayı tabii ki ihmal ediyorum.

İşte, Ikea’yla müşerref olduğumuz gün, banyo perdesi asmak için boru satın aldım.

Şimdiki hedefim, o duş perdesini asmak.

Bir Ikea nelere kadir görüyorsunuz.

Benden bir ev hayvanı yaratmayı bile becerdi. Tayyip Bey’in tabiriyle, tamam inşallah.
Yazarın Tüm Yazıları