Paylaş
“İşçilerle memurlar arasındaki vergi uçurumunu yazmanın tam zamanı. Oradaki çelişkili durumu ortaya koyarsanız, yeni Gelir Vergisi değişikliğinde belki göz önüne alınır” dedi.
Hoca’nın dikkati çektiği konu gerçekten önemliydi.
Daha ötesi, aynı ücreti aldıkları halde işçilerin, memurlardan daha çok vergi ödediğinin çok kişi farkında değildi.
Bu konu 12 milyon 846 bin 477 SSK’lıyı (4/a’lıyı) ve 2 milyon 649 bin 513 memuru (4/c’liyi) ilgilendiriyor.
ÜCRET AYNI VERGİ FARKLI
Hiç düşündünüz mü? İşçi ve memur, ikisi de ücretli olmasına rağmen işçi, memurdan niçin daha fazla vergi ödüyor?
Örneğin, aylık ücreti 2.000 TL olan işçi, aylık ücreti 2.000 TL olan memurdan daha fazla gelir vergisi ödüyor. Aynı şekilde, aylık ücreti 4.000 TL olan işçi, 4.000 TL aylık alan memurdan daha fazla vergi ödüyor.
Üstelik, işçinin ödediği vergi, memurun ödediği verginin 2-3 katı hatta 5-6 katı!..
İŞÇİNİN VERGİSİ
İşçinin vergisi hesaplanırken; brüt ücretinden, yüzde 14 Sosyal Güvenlik (SSK) primi, yüzde 1 İşsizlik Sigortası primi düşülüyor. Asgari geçim indirimi de göz önüne alınarak, kalan kısmın gelir vergisi hesaplanıyor.
Özel sektörde çalışan işçilerin, vergiye tabi olmayan ödemeleri, neredeyse hiç yok. Öyle olunca da, aynı brüt ücrete göre, memurdan yüzde 3-5 ya da yüzde 8-10 vergi kesilirken, işçiden yüzde 12 hatta yüzde 22 ve daha fazla vergi kesilebiliyor.
MEMURUN VERGİSİ
Memurun vergisi hesaplanırken; brüt ücretinden, yüzde 16 Sosyal Güvenlik (Emekli Sandığı) kesintisi düşülüyor. Ancak kalan kısmın gelir vergisi hesaplanmıyor. Ayrıca; makam tazminatı, özel hizmet tazminatı, mali sorumluluk tazminatı, ek tazminat, askeri tazminat, dil tazminatı, üniversite ödeneği, yargı ödeneği, temsil ve görev tazminatı, aile yardımı gibi ödemeler “vergi dışı” bırakılıyor. Bu yöntem uygulanınca, ücretin yüzde 60-75’i (sözleşmeliler ve bazı üst kurallar hariç) gelir vergisine tabi olmuyor.
Buna göre, örneğin 3.000 TL’nin gelir vergisi, örneğin 1.000 TL üzerinden; asgari geçim indirimi de göz önüne alınarak hesaplanıyor.
ODACILAR REKORTMEN
Özellikle; müsteşar, genel müdür, denetim elemanı, Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay üyeleri, öğretim üyeleri, brüt ücretlerinin yüzde 2-3 ya da 5-6’sı kadar gelir vergisi ödüyorlar. Odacı, bekçi, şoför gibi düşük gelirli memurlar ise, yüzde 10-11 civarında, gelir vergisi ödüyorlar.
Başka bir anlatımla, odacının ödediği verginin oranı, genel müdür ya da müsteşarın ödediği verginin oranından daha yüksek!..
Asistanın ödediği verginin, toplam ücret gelirine oranı ise profesörünkünden yüksek.
Üst kurullar benzeri bazı istisnalar hariç, genel tablo yukarıdaki gibi.
ANAYASA’YA AYKIRI
Anayasa’nın 73. maddesine göre;
“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.”
Olaya bu açıdan baktığımızda, ücreti 2.000 ya da 4.000 TL olan işçi ve memurun, bu ücret gelirleri üzerinden, “mali güçlerine göre” aynı verginin kesilmesi gerekir. Ayrıca, vergi yükünün “adaletli ve dengeli dağılımı” açısından da bu gerekir.
Bunların hiçbiri yapılmıyor. Demek ki bu uygulama Anayasa’ya aykırı!
Varlık barışı uzatıldı
25 Temmuz 2013 tarihli Hürriyet’te “3 ay uzatılması gerektiğini” belirttiğimiz, Varlık Barışı ile ilgili bildirim ve beyan süresi, dünkü Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararname ile önerdiğimiz gibi, “31 Ekim 2013 akşamına kadar” uzatıldı.
Paylaş