Melda Narmanlı Çimen
Melda Narmanlı Çimen
Melda Narmanlı ÇimenYazarın Tüm Yazıları

İmza stiller

Onların yarattıkları mekanlar ilk bakışta tanımlanabilecek karakteristik özellikler taşıyorlar. Zaman zaman sürprizler yapsalar bile, dillerinden pek ödün vermiyorlar. Güçlü ve farklı kurgularıyla uluslararası alanda da fark edilen bu 4 genç marka-isim, dekorasyonun nasıl kişisel bir imza olabileceğine dair ilham verici olabilir.

Haberin Devamı

Radikal İngiliz gazeteci-yazar G. K. Chesterton, 1920’lerde yazdığı “The Wilderness of Domesticity” başlıklı deneme yazısında, insanın dinlenmek için gittiği her otel, tatil köyü ya da resort’ta belirli kurallara ve zamanlamalara uymak zorunda kaldığını, yüzde yüz özgür olabileceği tek yerin evi olduğunu iddia etmiş: “Ben tatilimi evimde geçiririm. Banyo yaparken ıstakoz yer, salonun ortasında piknik yaparım. Kendi alıştığım yastıkta, kendi istediğim kadar uyurum. Kahvaltıya yetişme telaşı olmadan!” Günümüzün dekorasyon trendleri bizi Chesterton’ın seçimine yaklaştırıyor. Bir koza ve sığınak olarak kabul ettiğimiz evimiz, yaşama alışkanlıklarımızın ve kişisel stilimizin izlerini taşıyan bir platforma dönüşmüş durumda. Trendlerüstü bir eğilim olarak kabul edilebilecek “kişiselleştirme” akımı, bizi genelgeçer kuralları sorgulamaya, yerleşik kalıpları çatlatmaya, özgür seçimler yapmaya ve başkası için değil, kendimiz için doğru olanı bulmaya motive ediyor. Tabi bu seçimleri yaparken etkilendiğimiz ve ilham aldığımız pek çok ikon, efsane, akım ya da imza oluyor. Türkiye’de de kendi özel stiliyle markalaşmış pek çok isim var. İşte yeni neslin başarılı ve güçlü imzalarından bazıları...

Autoban

Haberin Devamı

Geçmişle bugünü kendi tasarım dilleriyle bir araya getirerek, hikâyesi olan mekânlar ve tasarımlara imza atan Sefer Çağlar ve Seyhan Özdemir, 2003 yılında Galata’da kurdukları Autoban markasıyla uluslararası tasarım basınının da yakından takip ettiği bir ikili. Şehrin kaotik yapısı, zıtlıkları, enerjisi ve birbirinden bağımsız elemanların birlikte varoluşu Autoban projelerinin ve ürünlerinin ilham kaynağını oluşturuyor. Doğal ve ham malzemeleri yepyeni yorumlarla bir daha keşfederek oluşturulan mobilya ve aydınlatmaların her biri kendine has bir kişiliğe sahip. Yerel üreticiden buldukları bir malzemeden etkilenerek tasarladıkları ürünlerin sayısı bir hayli fazla. “Yaşadığınız yerden etkilenmemeniz mümkün değil” diyen tasarımcılar, yaşanılan yerdeki yerel özelliklerin farkında olmadan hafızaya kaydedildiğini ve daha sonra evrensel bir dille objelerde hayat bulduğunu vurguluyorlar.

Haberin Devamı

Sema Topaloğlu

Çağdaş iç mekânlar, mobilya, mimarlık ve sanat yapıtları üreten bir tasarımcı olan Sema Topaloğlu, son 10 sene içerisinde önemli sayıda konut, işyeri, restoran ve mağaza projesine imza attı. Topaloğlu’nun orijinal iç mekân tasarımları, heykel ve mobilyaları, onun kendine has geometrik kalıp ve şekillerinin izlerini taşıyor. Son birkaç yıldır iç mekânların en ince detayından bütününe, tamamını gözeterek çözüm üretmeye ağırlık veren Topaloğlu, ahşap ve çelik gibi ham malzemeleri stüdyosunda çalışan yerel zanaatkârların el işçiliğiyle, kendi estetik anlayışına göre ince ince işleyip şekillendiriyor. Seneler içerisinde oluşmuş bir usta ve zanaatkâr grubuyla çalışan tasarımcı, metal, cam, pirinç ve bronz işçilerinin yanısıra, marangoz ve mobilya imalatçılarının da katkısıyla birlikte, İstanbul’un doğu ve batı sentezinden oluşan benzersiz tasarım kültüründe kendine özel bir yer edindi bile. Ortaya çıkardığı sanat yapıtını andıran iç mekânlar, sade, çocuksu ama aynı zamanda fonksiyonel bir estetiğe sahip.

Ahmet Alataş

Haberin Devamı

Mimaride işlevselcilik, biçimin hizmet ettiği işleve uygun olarak geliştirilmesidir. Mimarlığın gelenek ya da hiyerarşi yerine insan gereksinimlerinden kaynaklanması gerektiğini öne süren bu akım, yeni biçimler yaratmak için nesnel bir temel sağlamıştır.
Bu yüzden de son yıllarda yeniden gündeme oturmuş ve modernizmin üzerinde en çok durulan konularından biri olmuştur.
İnsan gereksinimleri odaklı serbest biçim ve doğal malzemeleri birleştirerek kullanan bu mimari akımın temsilcileri arasında Sedat Hakkı Eldem, Behruz Çinici, Louis Kahn, Alvar Aalto ve Hirsch Bedner’i sayabiliriz.
Genç nesilden ise Ahmet Alataş, “Mimarın lisanı çizgisidir” diyerek bu akımı devam ettiriyor. 14 yıl Viyana’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönen Alataş’ın imzasını attığı projelerin ortak noktası ışık ve hacim kullanımları.
Şeffaflık, esneklik, sınırsızlık ve yalınlık ekseninde mekanlar tasarlayan genç mimarın, cam ve çelik kullanarak yarattığı çözümler hayranlık uyandırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları