İlkelerimiz kaldı kâğıtlar üzerinde

SALDIRGANLARI kınamak dururken şiddete mazeret aramak hiçbir kılıfa sığmaz.

Hele de bizim meslek ilkelerine hiç sığmaz.
Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan saldırıyı sorgulayacak yerde saldırıya mazeret arayan köşeler yalnız değillerdi.
Birkaç gün önce Deniz Baykal’a karşı Van’daki yumurtalı protesto eyleminden sonra da “Büyütmeyin bunları bu kadar” türünden bir köşe yazısı gördüm.
Bu kez AKP’li bir yazar, Baykal olunca sahip çıkıyorsunuz, Tayyip Erdoğan’a yapıldığında ifade özgürlüğü diyorsunuz diye yorum yapıyordu.
İlgi çekmek için değilse eğer, şiddete karşı çıkmak varken onu sulandırmaya, hatta adalet yerini buldu gibilerden haklı çıkartmaya çalışmak gazetecilik meslek ilkeleriyle bağdaşmaz.
Sorumsuz gazetecilerin okuyucusu çoktur ama başları sıkışıp basın özgürlüğünü savunmaya başladıklarında onları iki yüzlülük çukuruna itiverenler yine o okurlar olur.
* * *
BU Pazar günü amma da sıkıcı dense bile be yine de anımsatmak istiyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Haklar ve Sorumluluklar Bildirgesi bakın ne diyor:  
”Gazeteci, başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz.”
Bu maddenin son cümlesine dikkat çekiyorum:
“Gazeteci, her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz.”
Evet gazeteci, Ahmet Türk’e yumruklu saldırıyı haklı gösterici yayın yapamaz!
Bir gazeteci, “Baykal’a yapılan yumurtalı saldırı Tayyip Erdoğan’a da yapılmıştı o zaman nerelerdeydiniz?” de diyemez.
Şiddette ayrımcılık yapamaz, kendi sevdiğine yapıldığında dünyayı ayağa kaldırırken, sevmediğinde göz yumamaz.
* * *
SADE Gazeteciler Cemiyeti’nin değil, Doğan Yayın Holding ve Hürriyet Gazetesi’nin de yayın ilkeleri var.
Üstelik okuyucuya ilan ettiğimiz. Arkasındayız dediğimiz.
“Şiddet ve zorbalığı özendirici veya kışkırtıcı bireyler, topluluklar ve uluslararasında nefret ve düşmanlığı körükleyici yayın yapmaktan kaçınır” diyor Hürriyet Yayın İlkelerinin 17.ci maddesi.
Kutuplaşmadan, huzursuzluktan, ayrışmaktan yakınıyoruz. Endişeliyiz.
Halk siyasetçilerden uzlaşma beklerken, artık oğullarını çatışmaların, savaşın içinde görmek istemediğini yüksek sesle söylemeye başlamışken, ateşi söndürmeye gücü yetmese bile en azından ateşe körükle gitmemektir gazetecinin görevi.
Gazeteci kavgalarını, abuk sabuk polemikleri, tetikçiliği iyi gazetecilik örnekleri olarak okuyucuya da benimsetmeye çalışan zihniyetin hâkim olduğu medyada, “nefret söylemi değil barış dili” diyip durmak umutsuz bir çaba gibi gelse de başka çaremiz yok. O ilkeler kâğıt üzerinde kalsınlar diye durmuyor orada.    
Ahmet Türk, “İlk defa yumruk yesem de her kesimin buna tepki göstermesi acısını unutturdu” diyor.
Evet, artık şiddetin bir çözüm yöntemi olamayacağını iliklerinde hisseden bu toplumun her kesimi ve en önemlisi Samsun’daki bütün siyasi parti temsilcilerinin tepki göstermesi bu olayın tek tesellisiydi.
Yazarın Tüm Yazıları