Türkiye’nin Ortadoğu’ya, Ortadoğu’nun da Akdeniz’den dünyaya açılan kapısı Hatay. Binlerce yıllık tarihiyle medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir yer burası… Yeşil ve maviye dair birçok güzelliği barındırıyor. Kültürü ve tarihi bir kenara Hatay’ı özel kılansa mutfağı… Öyle ki, 2017’de UNESCO'nun ‘Dünya Gastronomi Şehirleri’ listesine girdi. Bu sefer doğup büyüdüğüm topraklarda daha önce gitmediğim yerlere gittim ve lezzetler tattım. Memleketi farklı bir gözle gezmek değişik bir tecrübe oldu. İşte size Hatay gezi rehberi…
#HATAYHayatta en sevdiğim yer hep İstiklal Caddesi oldu. Taksim’den aşağı kaptırdım mı, içimi heyecan kaplar, o hava, o renk cümbüşü kalp atışlarımı hızlandırırdı. Beyoğlu’nun karnavalımsı ortamında, insanlar kaybolur, eşitlenir ve her seferinde yeni bir maceraya atılırdı. Biliyorum, pek çoğunuz için de öyle, Beyoğlu canımızı yakan, kişisel bir mesele. 2000’lerin ortasındaki ‘altın yıllar’da burası Avrupa’nın en gözde semtlerinden biriydi. Newsweek dergisi “Cool İstanbul: Avrupa’nın en havalı kenti” kapağıyla çıktığında, kimsenin umurunda olmamıştı. Bundan şüphemiz yoktu ki... Ve başrolde Beyoğlu vardı. Peki sonra ne oldu? Sert bir düşüşe geçti. Sokaktaki masaların kaldırılması, sembol mekânların kapanması, Gezi olayları ve terör saldırılarından sonra bir süre hayalet şehre dönüştü. Batılı turist kayboldu, boşluğu Arap turist ve mülteciler doldurdu. Meyhaneler kebapçı, barlar nargileci oldu. Sokakta Türkçeden çok Arapça duyulmaya başladı. Ve ayağını kesen kesim, “Beyoğlu bitti, Ortadoğululaştı” noktasına geldi. Bu doğru mu? Yaşanan dönüşüm ne ve arkasında ne var? Açık bir kafayla gittik, haftalarca çalıştık... Esnafla, tarihçilerle, mimarlarla, sanatçılarla konuştuk. Ara Güler’e de kulak verdik, İranlı sokak müzisyenlerine de... Beyoğlu Belediye Başkanı’yla Tarlabaşı’ndaki lüks inşaatları da gezdik, tam dibindeki mültecilerin gecekondularına da konuk olduk...En önemli şey kulak vermek, anlamak ve şehir hakkına sahip çıkmak... Beyoğlu’nun kaderi Türkiye’nin de kaderi. Dört gün sürecek yazı dizimiz hafta içi Hürriyet’te devam edecek. Haydi, hep beraber Taksim’den aşağıya bir süzülelim...
#BeyoğluŞiddet gören kadın ve çocuklara hukuki, sosyal ve psikolojik destek veren Mor Çatı’nın 20. kuruluş yıldönümünde, sığınağa gelir kazandırmak amacıyla ünlü tasarımcılar tişört tasarladı, sanatçı, yazar ve televizyon dünyasının yıldızları tişörtleri giyerek poz verdi.
Tuncel Kurtiz’i anlatmaya gerek var mı? Tek kelimeyle anlatırsak: Sanatçı. Sinema, tiyatro derken şimdi de televizyonların yıldızı. İster beyaz perdede, ister sahnede, ister televizyonda olsun, tüm ödüller onun oluyor. Sadece sanatçı değil, sevecen, sımsıcak bir dost aynı zamanda. Tuncel Kurtiz’le Ezel dizisi için İstanbul’a geldiğinde kaldığı Tünel Rezidans’ın yedinci katındaki dairesinde söyleştik. Muhteşem Haliç manzarası yüzünden arada bir yemek sohbetini kesip, İstanbul’un nasıl “ırzına geçildiğini” konuştuk. Tuncel Kurtiz bana elleriyle pişirdiği enginarı, kuşkonmaz ızgarayı, Edremit’ten getirdiği özel peynirleri sundu. Sohbetimizi kırmızı şarapla ıslattık.