Almanya denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri olan ve yılda 1.5 milyon ziyaretçiyi ağırlayan Neuschwanstein Şatosu, günümüzde adeta bir fenomen haline gelmiş durumda. Özellikle sonbaharın hüznü çökerken bu büyüleyici şatoyu ziyaret etmek, onun dokunaklı hikâyesini daha da anlamlı kılıyor. Yapımı tam 17 yıl süren ve Bavyera Kralı II. Ludwig tarafından inşa ettirilen bu şatonun ardında gizemli ve hüzünlü bir hikâye yatıyor…
#AVRUPADAN HABERAlmanya’da yaşayan göçmen kökenlilerin siyasete aktif katılımı, hem uyum hem de siyasetin şekillenmesi açısından önemli bir rol oynuyor. Bu konu, hafta sonunda Starnberg Golü kıyısındaki Tutzing Protestan Akademisi’nde düzenlenen bir konferansta gündeme geldi. Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, açık bir şekilde göçmenlerin siyasi katılımının çok önemli olduğunu vurgularken, aşırı sağcı parti AfD’nin ironik bir şekilde göçmenleri nasıl kullanmaya başladığına dikkati çekti.
#AlmanyaAncak katıksız bir romantikten beklenecek bir davranış olabilirdi bu... İflas etmeyi göze alarak, gökyüzüne yakın olmak için, vahşi bir tepede, göllerin ve şelalelerin arasında, akıllar durdurucu bir şatonun inşaasına girişmek... Bir mimar yerine bir sahne tasarımcısıyla çalışıp, destekçisi olduğu sevgili dostu, besteci Richard Wagner onuruna şatonun duvarlarını onun operalarından sahnelerle süslemek... Bununla da kalmayıp bestecinin Tannhauser operasındaki mağaranın bir benzerini şatodaki muhteşem sanat eserlerinin arasına kondurmak...