Kendisini çağdaş Türk resmine adamış Hasan Rastgeldi, ülkemizin belki de en çok üreten uluslararası ressamlarından. Anadolu’ya dair duygularını eserlerinde öyle bir yansıtıyor, canlı renklere öyle bir dokunuyor, bu topraklara dair her bir ögeyi tuvallerine öyle bir taşıyor ki hayran kalmamak mümkün değil. Anadolu insanını işleyen, kadim kültürüne ait değerleri ele alan Urfalı Hasan Rastgeldi, geldiği toprakları fırçasıyla işleyip kendi penceresinden dünyaya açılan sanatçılarımızdan. Kuzeni olan ve 2020 yılında yitirdiğimiz Türk medyasının usta kalemi Bekir Coşkun ile sanat ve siyaseti birleştiren ‘Yazının Rengi’ adlı sergi oldukça ses getirmişti. Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetlerde hiç durmayan, ruhunun beslendiği yerleri, Anadolu’yu işleyen kıymetli sanatçımız Hasan Rastgeldi’ye sizler için sordum. İlgili sanat severler 3 Mayıs’a kadar Amerikan Kültür Merkezi’nde sergilenecek olan Retrospekfif Resim sergisini mutlaka ziyaret edin, keyifli okumalar.
#Sponsorlu İçerikKendisini çağdaş Türk resmine adamış Hasan Rastgeldi, ülkemizin belki de en çok üreten uluslararası ressamlarından. Anadolu’ya dair duygularını eserlerinde öyle bir yansıtıyor, canlı renklere öyle bir dokunuyor, bu topraklara dair her bir ögeyi tuvallerine öyle bir taşıyor ki hayran kalmamak mümkün değil. Anadolu insanını işleyen, kadim kültürüne ait değerleri ele alan Urfalı Hasan Rastgeldi, geldiği toprakları fırçasıyla işleyip kendi penceresinden dünyaya açılan sanatçılarımızdan. Kuzeni olan ve 2020 yılında yitirdiğimiz Türk medyasının usta kalemi Bekir Coşkun ile sanat ve siyaseti birleştiren ‘Yazının Rengi’ adlı sergi oldukça ses getirmişti. Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetlerde hiç durmayan, ruhunun beslendiği yerleri, Anadolu’yu işleyen kıymetli sanatçımız Hasan Rastgeldi’ye sizler için sordum. İlgili sanat severler 3 Mayıs’a kadar Amerikan Kültür Merkezi’nde sergilenecek olan Retrospekfif Resim sergisini mutlaka ziyaret edin, keyifli okumalar.
#1Küçük bir Anadolu kasabasında yalnız, sessiz bir çocuktu. Bir gün omzuna Edebiyat Tanrısı dokundu. Kendine harflerden, kelimelerden bir dünya yarattı. Yıllarca köşesinde sessizce romanlar yazdı. Ve bir gün edebiyatımızın en büyük yazarlarından biri oldu. Kitapları İsveç’ten Güney Kore’ye pek çok ülkede yayımlandı. Ona “Doğu’nun Kafkası” diyorlar. Ama sanki o daha çok Marquez’le, Borges’le akraba. Bu hafta çıkan ‘Kuşlar Yasına Gider’i babasının ölümünden sonra kaleme aldı.Tıpkı kendisine benzeyen karakterlerine bile kırıcı tek söz söyletmemiş...Yitip giden güzellikleri yaşlı bir adamın sessizliğiyle anlatmış... Bütün dünyanın kederini bir sigaranın boğum boğum dumanına sığdırmış... Hasan Ali Toptaş’la tanışınca, bu ülkede iyiliğin tükenmeyeceğine inancınız tazeleniyor. Bizi Ankara Eryaman’daki evinde misafir ediyor. Çocukluğumdan hatırladığım bir sofrayla...Dolma, cacık, peynir ve rakı... Sonrası için de helva... Arkadaşı Ethem Baran sarıkanatları tavaya atıyor. Cızır cızır sesler içinde Hasan Ali Toptaş’ın büyülü dünyasından içeri giriyoruz.
#Hasan Ali ToptaşLale. Baş döndüren bir güzellik. Bir hafta süren ömrüyle; bu önlenemez gelip geçiciliğiyle sanki ona bakanlara kendi gelip geçiciliklerini hatırlatır. Lalenin güzelliğine dalıp giden bakışlarda, yaşamın sunduğu armağanları fark etmek varsa eğer, kenti “lalelendirmek” için gösterilen tüm çabalara değer. Lalelerin tadına varmak emek ister; yalnızca yetiştirmek değil, o hafif, zarif kokusunu duyabilmek için de bu narin çiçeğin önünde eğilip de koklamak gerekir.