Güncelleme Tarihi:
https://www.yuzdeyuzcafe.com/
“PALETİNİZDEKİ BOYAYI KURUTMAYIN”
- Hasan bey, aslında resim öğretmenisiniz. Öğretmenlikten sanatın özgür kanatlarına geçişiniz nasıl oldu?
HASAN RASTGELDİ: Gazi Eğitim Enstitüsü çok değerli eğitimciler, sanatçılar yetiştirmiş bir kurumdur. Ben donanımlı bir öğrenci olarak mezun oldum. Buca Eğitim Fakültesi’ne atanınca öğretmenlik yıllarımdaki verimsiz çalışmaları kapatmak için çok yoğun bir çalışma sürecine girdim. Resimde yetenek kadar sürekli çalışmanın da rolü büyük. Bu bakımdan genç arkadaşlara tavsiyem paletlerindeki boyayı kurutmasınlar.
- Çok üreten bir sanatçısınız. Durağan dönemleriniz sanki hiç olmadı ama olduğunda o ruh halinden çıkışınızı merak ettim… Var mı bir formülünüz?
HASAN RASTGELDİ: Sanat alanında en kısır dönemim Siirt ve Urfa Öğretmen Okulları’nda resim öğretmeni olarak çalıştığım 1970-1982 yılları arasıdır. Bu yıllarda halk bilimleri dalında araştırma ve derlemeler, giyim kuşam, gelenek görenek ve halkoyunları dalında çalışmalarım oldu. Yarışmalarda ödüller aldık, televizyon programları hazırladım ve sahne tasarımlarım oldu. Aynı uğraşları Buca’ya atandıktan sonra İzmir’de halkoyunları konservatuvarında da sürdürdüm. Bu birikimler sonraki çalışmalarımda esin kaynağı oldu. Her sanatçının durağan dönemi olmuştur. Benim bu ruh halimden çıkmam, atölyemde sürekli çalışmam ile olur. Hemen hemen her gün mutlaka atölyeme gider tuvallerimle baş başa yeni oyunlar kurmaya başlarım.
- Rahmetli Bekir Coşkun ile iki Urfalı kuzen olarak verdiğiniz ‘Yazının Rengi’ adlı siyaseti ve sanatı yan yana getiren serginiz oldukça ses getirmişti. Hem o fikri hem de siyasetin merkezimizde olan hayatlarımızda bu iki zıt kavramın birlikteliğine nasıl bakıyorsunuz?
HASAN RASTGELDİ: Bekir Coşkun ile kuzeniz. Urfa’nın Tülmen köyünde berber büyüdük. Lise yıllarında, Ankara’da üniversite yıllarında beraberdik. Sevgili Bekir ve Andre’nin sevimli köpeği Pako’nun ölümü üzerine Bekir, ‘Ayrılık’ diye bir köşe yazısında Pako’yu yazdı. Ben de bu yazıdan esinlenerek Pako’nun bir tablosunu Andre’ye hediye ettim. Projemiz bu düşünce ile ortaya çıktı. Sonrasında Bekir’in farklı gazetelerde yazdığı 41 köşe yazısını daha resimledim. Projemizin adını ‘Yazının Rengi’ koyduk. Bu sergi Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya ve Eskişehir’de sergilendi. Yazı ve resim her dönem iç içe olmuştur. Gerek yabancı gerek Türk ressamlar, eserlerini şiir içerikli yazılarla bezemişlerdir.
SANATÇININ TAVRI OLMALIDIR
- Sanatçının duruşu ile ilgili bir kısım apolitik olmalı derken, diğer kesim ‘sanatçının tarafı belli olmamalı’yı savunuyor. Siz hangi fikre kendinizi daha yakın hissediyorsunuz?
HASAN RASTGELDİ: Sanat ve siyaset karşılıklı iki kutuptur. Sanat, özgürlüğün, çağdaşlığın peşindedir; muhalif sesi ile kendi politikasını savunur. Resim, edebiyat, sinema bu alanda daha ön plandadır. Sanatçı tavrını belli etmelidir. Sanat tarihinde bu tavrı belli eden büyük sanatçı vardır. Picasso Guernica, Goya Kurşuna Dizilenler eseriyle faşizmin karşısına dikilmişlerdir ve evet, sanatçı tavrını belli etmelidir.
ANTİK DEĞERLERİ ÇÖZÜMLEYEN BİR GÖRSEL DİLE ULAŞTIM
- Eserlerinizde müthiş renklilik var ama aynı zamanda dinginlik ve hacim de var. Resimdeki yapım serüveninde öne çıkan kavramlar nelerdir?
HASAN RASTGELDİ: Resimlerimde renklere duyarlıyım. Son zamanlarda rengin bu olağanüstü etkisini farklı boyalarla yoğun dokulara yüklemeye başladım. Böylece oluşan katmanalar anlamlı hacimler oluşturdu. Antik değerleri çözümleyen bir görsel dile ulaştım.
- ‘Masalın İçinde’ serginizde Anadolu medeniyetleri, sembollerini ve esasen masalları ele aldınız. Neler esin kaynağınız oldu?
HASAN RASTGELDİ: Masallar insana ve hayata dair her şeyin binbir kılıkta karşımıza çıktığı büyülü bir sahneye benzer. Bu sahneler her anlatıcının dilinde yeniden kurulur. Ben de bu resimlerimde başlangıcı binlerce yıl öncesine uzanan bu masalları yorumluyorum. Çatalhöyük’ten Tanrıça İnanna’ya, Kral Midas’tan Turuvalı Helen’e, Urartular’dan İyonya’ya Anadolu’nun kültürel zenginliklerini tuvallerime aktarıyorum. Bu sergimde antik bir dil vardır. Kolajlar, dokular farklı metaryeller temel resim elemanlarına eşlik eder.
- Çocukluğunuz Anadolu’sunda hafızalarınızda kalan ve bizimle paylaşabileceğiniz anılar var mı?
HASAN RASTGELDİ: Çocukluluğumu köyde yaşadım. Köyde iki akar pınar vardı. Çocukluluk arkadaşlarımla bütün günümüz pınar başında çamurlar ile yaptığımız oyunlar, oyuncaklarla geçerdi. Farkında olmadan üç boyutlu modülasyonla uğraşırmışız meğer... O pınar başını, tozlu köy yollarına çizdiğim resimleri de unutamam.
- Ne güzel anılar… Peki hocam günümüzde bir çok yeni teknikler, hızlı ve seri yapılan eserler var. Bu bağlamda resimde sanat olgusu için neye bakmalı?
HASAN RASTGELDİ: Rönesans Sanatı 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar devam etti. Halen de sanatçılara yön yeren etkisi sürmektedir. Günümüzde oluşan akımlar ise çok kısa ömürlü, çoğu işlevini tamamlamadan unutuldu. Artık sanat her yerde ama kalıcı değil. Bu bağlamda resimde ‘sanat’ olgusu için kalıcılığa bakmalıyız.
- Sanatçı olarak farklı dönem sanatseverleri ile bir araya geldiniz. Bugünün sanatseverlerini nasıl analiz edersiniz?
HASAN RASTGELDİ: Sanata daha bilinçle yaklaşan sanatseverler çoğalıyor. Çünkü ellerinde her türlü sanata ulaşabildikleri teknoloji harikaları var. Daha çok okuyor, daha çok araştırıyorlar.
- Hocam, Hasan Rastgeldi tarzı var. Hiç bu tarzdan çıkmak istediğiniz, farklı ve deneysel çalışmalarda bulunmak istediğiniz oluyor mu ve bu sizce sanatçı için risk midir?
HASAN RASTGELDİ: Tarzınız imzanızdır. Çoğu sanatçı tarzlarından kolay kolay çıkmak istemez. Ben deneysel çalışmalara açık birisiyim. Resimlerimde fazla tekrarı sevmem. Bu yüzden sanat yaşamımda farklı seriler ürettim. İlk resimlerim Anadolu’dan, özellikle kırsal Güneydoğu’dan, peyzajlar ve köy yaşamını ele aldığım kompozisyonlar oluşturdu. 1990 yıllarından sonra ‘Bir Anadolu Bin Anadolu’, ‘Anadolu Tanrıçaları -Anadolu Tanıtları Serisi’, ‘Antik Tabaklar’, ‘Yazının Rengi Projesi’, ‘Kuşlarla Yaşam’, ’Masalın İçinden Seriler’, gerek temaları, gerek teknik özellikleri bakımından deneysel çalışmalarımın ürünleridir.
- Son serginiz Amerikan Kültür’de ‘Ben Anadolu Retrospektif Sergi’ ile sanatseverle buluştunuz. Hocam sergide eserleri nasıl okumalıyız?
HASAN RASTGELDİ: Ben Anadolu sergimde 1970 yılında Devlet Resim Heykel Sergisi’ne katıldığım ilk resimden son dönem resmimi birlikte sergiliyorum. İzleyiciler bu sergimde resim serüvenimin farklı tarzlarını görecek.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Çok beyefendi.
- Esprili.
- Hoşgörülü.
- Kendini sanatına adamış.
- Duruşu olan, entelektüel birikimi yüksek bir sanatçı.
KİMLİK
- 1945 Urfa’nın Tülmen köyü doğumlu.
- Okuduğu okullar: Gazi Eğitim 1970 mezunu.
- Burcu: Koç.
- Bekar-aile: Evli, biri ressam diğeri sanat tarihçisi iki kız babası.
- İlgi alanları: Seyahat, müzeler, sanat kitapları sergiler , ziraat ile uğraşırım, doğa ve doğa olayları ilgi duyduğum alanlardır.
KISA KISA SORULAR
- Resim olmasaydı hangi sanat dalını seçerdiniz?: Müzik.
- Bir tablo olsanız hangisi olmak isterdiniz?: Pablo Picasso ‘Guernica’.
- Bir renk olsanız?: Resimlerimde en çok mor rengini kullanır ve severim.
- Bir masal olsanız? Leyla ile Mecnun masalı olmak isterdim.
- Anadolu’nun nesine vurgunsunuz?: Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginliklerine vurgunum.
- Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?: Üretmek.
- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?: Doğduğum köy.
- Yüzde yüz güvendiğin kişi? Eşim.
- Yüzde yüz bilmek istediğin şey? (kimsenin bilmediği ve senin öğrenmek istediğin bir şey): Ölümden sonrası cennet ve cehennemin sanat platformları.
- Kimin beyninde olmak isterdin?: Albert Einstein.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp, algılamak isterdin?: Van Gogh’un gözleri.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR
- ….. çok iyi yaparım: Resim.
- ….. hiç beceremem: Yalan söylemek.
- Çevrem beni ….. biri olarak tanımlar: Çevrem beni samimi biri olarak tanımlar.
- Az kişi bilir ben ….. biriyim: Komik biriyim.
SANA DAİR KISA KISA
- Ressam olmasan ne olmak isterdin?: Çiftçi olmak isterdim.
- 50 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Sanatta yol almak çok çalışmakla olur, daha çok çalışmasını öğütlerdim.
- Hayat motton varsa nedir?: Sevgi her şeyin ilacıdır.
HASAN RASTGELDİ’NİN KUZENİ BEKİR COŞKUN İLE
GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ‘YAZININ RENGİ’ SERGİSİNE DAİR YAZISI
HASAN RASTGELDİ 2024
Ben yaşamım boyunca Anadolu'yu resimledim, köyünden kentine...
Tüm değerlerini nakışladım. Baharını yaşadım, kışını yaşadım. Göbeklitepe'den
Nemrut'a, Çatalhöyük'ten Efes'e tarihin izini sürdüm. Anadolu tanrıları, tanrıçaları
yeniden yaşadı resimlerimde. Kompozisyonlarımı, "Bir Anadolu, Bin Anadolu" diye
adlandırdım.
Benim yaşam kaynağım Anadolu'da, bayramlar düğünler coşkuyla yaşansın, kardeş
kardeşe kıymasın, haksızlıklar hırsızlıklar olmasın istedim. Özgür ve demokrat bir
ülke düşledim Anadolu'yu resimlerken...
Yazının Rengi, iki kuzenin ortak duyarlılıklarını yansıtan bir sergi.
Bu kez ilhamımı, Türkiye'nin en çok okunan; yaşadığı dünyaya, ülkesine ve güncel
gelişmelere, duyarlı bir aydın gözüyle bakan köşe yazarlarından Bekir Coşkun'un
yazılarından aldım. Hayatı boyunca, "mahallenin yaramaz, söz dinlemeyen çocuğu”
olarak kalan Bekir, ortak köklerimizden beslendiğini düşündüğüm mizah yeteneğiyle,
en ağulu konuları bile şerbetlendirir. Onun yazıları bu nedenle, yediden yetmişe
herkesin aklına, yüreğine sızmayı başarır.
Yazının Rengi sergisi için, çocukluğumuzu, özlemlerimizi yansıtan; Bekir'in özgün
ifade biçimiyle insanı, dünyayı, Anadolu'yu anlattığı 24 ayrı temayı resimledim. Resim
yazının, yazı da resmin etkisini güçlendirdi. Bu sergiyle, "en eski arkadaşım" ile
yeniden toprak damda buluşup sevgiden, hüzünden, sevinçten konuştuk. İnsanın
yarattığı felaketlere öfkelendik, umursamazlığa isyan ettik, o yazdı ben boyadım.
Ortak bir hikaye anlattık, yaşama, Anadolu'ya dair...
BEKİR COŞKUN’UN KUZENİ RESSAM HASAN RASTGELDİ İLE
GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ‘YAZININ RENGİ’ SERGİSİNE DAİR YAZISI
"Biz iki kuzen birlikte büyüdük Urfa'nın Tülmen Köyünde dedemizin fıstık bahçeleri arasındaki evinde, toprakların içinde oynaya oynaya… İlk içkiyi birlikte içtik, birlikte aşık olduk, geceleri sazların çaldığı Tülmen'de birlikte çalıp söyledik, lise yıllarında okulun bando takımında birlikte trampet çaldık. Yıllar çabuk geçti… Ankara'ya üniversitede okumaya birlikte geldik… Gurbetin yalnız gecelerinde, evlerimizi özleyip birlikte ağladık… Sonunda Hasan Rastgeldi ünlü bir ressam oldu, ben ise gazete yazarı… Benim kimi yazılarımı tablo yaptı kuzenim… Adını 'Yazının Rengi' koyduk çalışmanın...O tablolarda yine ikimizin duygularını koyduk üst üste… Mazimiz, büyüdüğümüz topraklar, sevinçlerimiz, acılarımız, endişelerimiz… korkularımız, Ve umutlarımız..."
Fotoğraflar: AYKUT USLUTEKİN
İLANDIR