Döner milli yiyeceğimiz. Eskiden ayak üstü yer apar topar devam ederdik. Ancak şimdilerde döner restoranları peş peşe açılmaya başladı. Hatta bir çok Avrupa ülkesinin başkentinde artık sadece döner satan lüks mekanlara rastlamanız mümkün. Dönerde en önemli özellik elbette eti. Marine edeni var etmeyeni var. Odunda pişeni var, kömürde, doğalgazlı pişeni de. Benim için en önemlisi meşe odunuyla pişmesi. O odunun kokusu, isi dönere sinmeli. Anadolu yakasında bu işi iyi yapan, yediğinizde keyif alacağınızı iki mekandan bahsetmek istiyorum sizlere...
#Dönerİstanbul Bahçeşehir’deki “Gölet” her gün daha da renkleniyor. Yeni açılan kaliteli mekanlara her gün bir yenisi ekleniyor. Ben de bu hafta buranın öne çıkan 3 yerini yazmak istedim. İlk girdiğim mekan lezzetine hayran kaldığım Alazz restoran. Abartmıyorum, İstanbul’da böylesi bir yeri az bulursunuz. Bolulu şef Ahmet Karaman ile Elazığlı Fatih Kişman’ın bu mekanına bayıldım dostlar. Bir diğeri ise değişik konseptiyle Ot Cafe için Gölet’in en farklı konsepti diyebilirim. Son olarak ise ucuz fiyat politikasıyla hizmet veren Harun Yıldırım’ın işlettiği Enbey döner.
#Bahçeşehir Göletİstanbul’un en kuzey ilçesindeydim bu hafta. Hani bir çoğumuzun hayalini kurduğu, en azından benim “Keşke şurada bir evim olsa, gecekonduya da razıyım” dediğim, ihtişamlı yalıların sıralandığı, Boğaz’ın en güzel seyredildiği Sarıyer’deydim. Ben buraya bayılıyorum. Sarıyer’de vakit geçirirken kendimi daha mutlu hissediyorum. Hala mahalle kültürü var burada. Birbirine gülen, selam veren, şık giyimli ve kibar insanlarla dolu bu ilçe. Kalite bir tık ötede. Tabi bu kalite mekanlara da yansıyor. İşte onlardan üçü…
#SarıyerGeçtiğimiz haftalarda sizlere Anadolu yakasında en lezzetli döneri yiyebileceğiniz mekanlardan bahsetmiştim. Yine sizlerden gelen mail ve mesajlar üzerine bu hafta Ümraniye’deki en kaliteli dönercileri araştırdım. Ramazanda mekanların kapalı olması nedeniyle ziyaretlerimi mecburen arttırdım. 7-8 tane dönerciye girdim. Bunlardan en beğendim 3’ünü sizler için yazdım...
#DönerciBu hafta Eminönü’ndeydim. Biri Sirkeci’de olmak üzere 3 mekanda köftelerin tadına baktım. Üçü de birbirinden farklı köfteler. Şimdiden söyleyeyim. Sadece birini beğendim. Yazıma geçmeden önce ise bir konuya açıklık getireyim. Bazı okuyucularım ve mekan sahipleri bana serzenişte bulunuyorlar, beğenmediğimi yazıyorum diye. Beni bilen bilir. Bir kaç mekanda yemeğin görüntüsünden ya da tadına baktıktan sonra beğenmezsem bırakıyorum. Bunu da hem instagram hesabımdan hem de buradan sizlere anlatıyorum. Kızmaca gücenmece yok. Bu yazımda da maalesef 2 köfteciyi eleştireceğim.
#Sertaç VirancıkAdana’nın milli yemeği şırdan kebaptan sonra en çok tercih edilen bir lezzet. Adana’nın yöresel nitelikteki yiyeceği olarak kabul edilmektedir. O kadar çok sevilir ki, bir çok yerde hemen hemen her sokak başında bir şırdancıya rastlamak mümkün. Bu lezzetin popülaritesi artık İstanbul’da da günden güne artıyor. Bir çok yerde şırdancı dükkanları açılmaya başladı. Bu mekanlarda şırdanla beraber, adana yöresine özel sakatatlar, çorbalar, kokoreç ve midyeler satışa sunuluyor. “Peki, şırdan nedir?” diye soracak olursanız, şöyle açıklayayım...
#ŞIRDANİstanbul’un son yıllarda parlayan yıldızı Beylikdüzü’nde bir çok kaliteli mekan var. Gün geçtikçe kendi içinde küçük bir İstanbul olma yolunda ilerleyen Beylikdüzü’nde farklarıyla öne çıkan 3 mekanı size aktaracağım. Bunların birincisi Phuket Garden. Mekan buram buram kalite kokuyor. Mimarisi ve yemekleri fark yaratıyor. En beğendiğim yer burası oldu… Bir diğeri By Hazzet Kavurma. Eti, yemekleri bambaşka. Ucuz fiyat politikasıyla diğer mekanlardan bir adım önde. Son olarak ise bir çok kişinin “Cami Altı” şubesi olarak bildiği Enbey Döner. Özellikle yaz günlerinde 1 tonun üzerinde döner satıldığını biliyor muydunuz?
#BeylikdüzüMersin tatilimde bildiğiniz üzere Konya ve Gaziantep’e gidip oradaki iki harika mekanı değerlendirmiştim. Bu hafta başı ise her gün farklı bir restorana gidip, yine sizler için değerlendirdim. İlk olarak yolum Çamlıca tepesindeki Sembol Ocakbaşı restorana düştü. Ataşehir ve Şanlıurfa’da da şubeleri olan Yusuf Can Güçtekin’in işletmeciliğini yaptığı bu mekan eşsiz manzarası ve lezzetiyle İstanbul’daki bir çok restoranın önüne geçiyor. Ertesi gün ise Bafra pidesinin en güzel yapıldığı yerlerden biri olan Bafralı Fatih Aşçı’nın sahibi olduğu mekandaydım. İyi ki de davetine icabet etmişim, çok memnun kaldım. Çarşamba günü, Konya yemeklerini tadabileceğiniz en güzel yerlerden birisi olan Küçükçekmece’deki Erol Tuzlu Bey’in işlettiği Has Konya Mutfağı’nda harika lezzetleri deneyimledim. Kebap denilince İstanbul’da akla gelen ilk yerlerden birisi Aksaray’daki Horhor semti. Burada lezzetine bayıldığım Neden Urfa Baboş Kebap’ı yazmadan edemeyeceğim. Son olarak ise Kadıköy’deki Haçapuri pideyi size anlatacağım… Yıllardır hizmet veren bu mekanda da lezzet tavan yapmış.
#KebapHer sene olduğu gibi bu yıl da tatil rotam üzerinde yeni mekanlar keşfetmeye çalıştım. Size bugün Konya, Mersin ve Gaziantep’ten üç mekanı yazacağım. Kazım Yazar’ın işletmeciliğini yaptığı meşhur Lokmahane’nin yemeklerine, Hamit Yıldız’ın CEO’luğunu yaptığı Hamido Baklavaları’na bayıldım. Her ikisinin de tatları damağımda kaldı. Ancak yine tavsiye üzerine gittiğim Anamur’daki Köşem Cafe Restoran beklentilerimin altında kaldı…
#BaklavaGünümüzde artık restoranlar da kabuk değiştirmeye başladı. Bildiğimiz kebapçılar, esnaf lokantaları, ocakbaşılar artık geride kaldı. Geride kaldı diyorum ama onlar her zaman yaşayacak elbette. Hiçbirinden vazgeçilmeyecek. İşini iyi yapan, esnaf lokantası da ayakta kalacak, kebabı lezzetli yapan kebapçı da, ocakbaşı da. Benim bugünkü değinmek istediğim konu iste evrim geçirmeye başlayan restoranlar. “Evrim geçiren” diyorum çünkü, birçok işletme artık müşteriyi çekebilmek için farklı bir şeyler yapmak zorunda. Kendi tarzını yaratıp, bir özelliğini öne çıkararak müşteriyi çekebilmek için yarışıyor işletme sahipleri. Bunlardan en önemli faktör ise eğlence. Akşam yemeği için dışarı çıkan biri, sadece iyi bir yemek değil, “eğlenebileceğim bir yer de olsun” diyor. Hem yemeğini yiyor, hem şarkısını söyleyip stres atıyor. Buna şöyle de diyebiliriz; Kumkapı’ya, Nevizade’ye ya da Kadıköy’e gidemeyenler, hesabı fazla bunlar bu mekanları tercih ediyor.
#RestoranHafta sonları genellikle dışarıda kahvaltı yapanlardanım. Benim için ya bir tavsiye olacak ya da internetten baktığım yorumları değerlendirerek mekanı seçiyorum. Bu hafta da Başakşehir’de iki mekan belirledim. Önce kahvaltıya ardından da farklı bir tat olduğunu düşündüğüm kebapçıya uğradım. Tabi benim için fiyat performans da önemli. Her zaman çok para verip iyi hizmet ya da lezzeti bulamadığım yerlerde oldu. Ancak benim aradığım, iyi hizmet, iyi lezzet ve düşük bütçe. Bu yüzden size Gagaline Cafe Restaurant ve Zahter Kilis Sofrası’nı tavsiye ediyorum.
#Zahter Kilis SofrasıMillet olarak kahvaltıyı severiz. Bir çoğumuz kahvaltı sofrasına oturmadan dışarı çıkmayız. Zaten kahvaltı kültürünü de doğru düzgün başka bir memlekette bulamazsınız, bize özgüdür. Çeşit çeşit peynirler, zeytinler, kavurmalar, sucuklar, ballar, kaymaklar... Bir de tabi ki yöresine göre de çeşitler farklılık gösterebiliyor. Örneğin Karadeniz’in kahvaltısı başka, Ege’nin, Akdeniz’in, Doğu bölgelerinin kahvaltıları bambaşka. Kahvaltı masasında her şeyin olmasından yanayım. Oturduğum zaman masaya hepsinin tadına bakmalıyım. Ramazan günü aramızda oruç tutanlar “nereden çıktı şimdi bu kahvaltı” diyebilir. Haklılar da... Ama bugün mis kokulu çiçekler içinde, uygun fiyata yöresel kahvaltı yapabileceğiniz 3 adresi sizinle paylaşıyorum.
#KahvaltıBu sene 11’incisi düzenlenen Alaçatı Ot Festivali’ni bir önceki yazımda paylaşmıştım. Harika bir organizasyonun yanında muhteşem yemekleri de tatma fırsatı buldum. Gittiğim tek bir restoran vardı. Yeni nesil konseptli “Bi’Nevi - Alaçatı”ya bayıldım. Alaçatı’da kime sorsam, kiminle konuşsam yerini biliyor. Adından söz ettiren bir mekan. Ünlülerin de uğrak mekanı. Hatta mekana girdiğimde bir de sürprizle karşılaştım. Teknik direktör Yılmaz Vural, oradaydı ve kendisiyle uzun uzun sohbet etme fırsatı da buldum. Bi’Nevi Restoran özellikle meze, etleri ve sunumuyla öne çıkan A Plus bir mekan. Şu an misafirleri için yenilenme aşamasında. Mekanın ortaklarından Kemal Demirci, “Yaza bomba gibi gireceğiz” diyor. Gelelim mekanın özelliklerine....
#Alaçatı Ot FestivaliBu hafta uzun zamandır gitmediğim Esenyurt’ta yine lezzet avına çıktım, mekan mekan dolaştım. Her gün en az 2 restorana iki farklı yere gitmeye çalıştım. Aralarından lezzetini, hizmetini, kalitesini beğendiğim üç mekanı sizler için yazıyorum. Önceden haber vermediğim için sıradan bir müşteri gibi gidiyor ve istediğimi yiyorum. Böyle olunca bana özel bir ayrıcalık söz konusu olmuyor. Sıradan bir müşteriye ne verilirse onu alıyorum ve deneyimlerimi sizlerle paylaşıyorum. Beğendiğim 3 restorandan ilki Abbara Et Sarayı. İsminin hakkını veriyor. Saray gibi bir mekan, menüsü çok geniş ve lezzetleri harika. Bir diğeri Diyar-ı Kebap restoran. Burada yediğim kanat ve Adana’yı çok beğendim. Son olarak ise Hükümdar Kebap... Kelle paçası ve özel Antep lahmacunu anlatacağım...
#EsenyurtSiz bu soğuk havalarda, sıcacık evlerinizde pencereden usul usul yağan karın yağışını sıcacık kahve eşliğinde izlerken, ben sizler için yine mekan keşfetmeye çıktım. İstanbul’un bana göre uzaklarına gitmeyi tercih ettim. Önce Beylikdüzü’ne marinaya ardından da Büyükçekmece’ye geçtim. Gürpınar’da adını sıkça duyduğum, Cadde Kahvesi’ne kahvaltıya gittim. Eşsiz manzarasını duymuştum, ancak bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim. Kahvaltısını yazımda bahsedeceğim... Ardından ver elini West Marina. Burayı bilmeyenler için kısaca anlatmak gerekirse, içinde kafelerin, restoranların, amfi tiyatronun, marketlerin, helikopter pistinin bile bulunduğu çok şık bir alan. Bu güzel mekanda sevgili Yiğit Deniz kardeşimin işlettiği The Cheerss Pub’a gittim. Gençlerin takıldığı, canlı müziğin olduğu, kaliteli hizmetin yer aldığı çok şık, tarz bir mekan yapmış Yiğit. Son olarak durağım Büyükçekmece’nin en iyi ızgaracısı olan Bemet. Erol Erder dostum ve babasının birlikte pişirdiği köfte ve etlere doyamadım....
#BemetBu hafta eski yaşadığım yer, mekanım Küçükçekmece’deydim. Bir çok kez söz vermeme rağmen gidemediğim Kokoreççi Tekin Usta’ya gidip lezzetini yazmak istedim. Uzun zamandır yemediğim kokorece doydum resmen. Ama midyesi de gerçekten çok iyiydi. Bir diğer mekan ise döner zinciri kuran değerli abim Mehmet Mercan’ın sahibi olduğu Reis Döner’in yeni açılan Sefaköy şubesini ziyaret ettim. Mekan sahibi Özcan Kayar ve değerli annesinin elinin değdiği bu mekanı çok sevdim. Çevredekiler de çok sevmiş olacak ki, ben oradayken siparişlerin ardı arkası kesilmedi. Son olarak ise yılların firması Kınacı Çorba’yı yazdım. Ancak ben geçer not veremedim. Mutlaka siz de deneyin bana deneyimlerinizi yazın. Bakalım aynı fikirde miyiz?
#KokoreççiGeçtiğimiz günlerde bir toplantı için Ankara’daydım. Burada kaldığım iki gün içinde ziyaret ettiğim mekanlar hakkında sizleri bilgilendirmek istedim. Biraz sonra okuyacağınız cümleye bir çok kişi tepki gösterecektir. Ancak bu gerçeği değiştirmeyecektir elbet. Hepimizin bildiği üzere Ankara’nın mutfağı çok zengin değil. Entekke böreği, yemlik cacağı, tamtak tiridi, inceğiz çorbası... Artık bunlar unutuldu gitti. Hiç bir restoranda bu yemekleri bulmanız mümkün değil. Tek tük evlerde yapılıp, yaşatılıyorsa orasını bilemem. Ben de başkentte farklı mekanları ziyaret ettim. Farklı yemekler aradım. Yöresel lezzetleri bulamadım açıkçası. Bunlar hakkında bana ulaşırsanız, beni yönlendirirseniz bir sonraki Ankara ziyaretimde oraları değerlendiririm elbette. Gittiğim yerler arasında en beğendiğim iki yeri hemen söyleyeyim. İlki Ayvalık Meze Balık... Mezeleri İstanbul’daki restoranlara taş çıkarır. Ege mezelerini iddia ediyorum en az Ege’deki kaliteli restoranlar kadar iyi. Atomu hele enfes... Diğeri No4 Restaurant Bar Lounge... Yıkılıyor mekan... Konsept inanılmaz. Nereye girdiğinizi şaşırıyorsunuz. İstanbul’daki mekanlara taş çıkarır cinsten.
#Çorbacı HasanTarihî yarımada; Haliç, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi ile çevrili olan, İstanbul şehrinin ilk kurulduğu yere verilen isimdir. Tarihe konu olan, dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin uğrak noktasıdır. Ticaretin de can damarı olan tarihi yarımadanın Eminönü bölümündeki kahvaltı mekanlarını keşfettim Boğaz’ı ayaklarınız altına, Galata Kulesi’ni karşınıza alarak kahvaltınızı yapabileceğiniz harika 3 mekan...
#EminönüEt ve mangaldan vazgeçmeyen biri olarak yeni mekanları keşfetmek için yine yollara düştüm, davetlere icabet ettim. Farklı yerlerde hizmet vermeye başlayan 3 restoranı ziyaret ettim. Üçünün de ortak noktası henüz yeni olmaları. Ayrıca üçünün de lezzetleri gayet farklı farklı ve gayet iyiydi. Bunlardan en önemlisi Maltepe’de hizmete giren 'Soğukçeşme Kavurma’ydı. Tescillenmiş bir lezzeti müşteriyle buluşturuyorlar ve gerçekten harika bir mekan ortaya çıkarmışlar. Her yönüyle “Ben kaliteyim” diyordu mekan. Lezzet 10 üzerinden 10. İstanbul’da böyle yöresel lezzet bulmanız çok zor açıkçası. Bir diğeri Kebapçı Ersin Usta... Günlük kebaplarının yanında çıtır tavuğu harikaydı. İstanbul Çöp şiş Restoran’ın köftesi ve 135 gramlık ekmekten taşan hamburgeri ise süperdi. Şimdi gelin bu mekanlara bir göz atalım.
#Kebapçı“Hangi restoranı tercih ediyorsun” diye karşınızdakine sorduğunuzda alacağınız bazı cevapları 3 aşağı 5 yukarı tahmin ediyorum: “İtalyan mutfağının hastasıyım”, “Fransız yemeklerine bayılıyorum”, “Ben Uzakdoğucuyum”, “Tabii ki kebap, lahmacun” gibi bir çok yanıt duymanız mümkün. Nedense “Türk mutfağı favorim” diyen pek çıkmaz. Kültürümüzden kaçarız. Halbuki, “Ekmeği banıp, tabak sıyırmak” diye bir tabir var bizde. Sulu yemeyi hangimiz sevmez ki? Türk mutfağının kültürü ise esnaf lokantalarıdır. Hepimiz gideriz, hepimiz biliriz. Ama nedense söylemekten çekiniriz. Onlar, kaliteyi ucuza yiyebildiğimiz, tıka basa doyduğumuz, aylar sonra bile gitsek aynı tattaki yemeği önümüze koyan, yaşayan efsanelerdir. İşte geçmişten günümüze gelen, unutulmayan tatları yaşatan 3 güzel mekan...
#Türk MutfağıAdana kebap yemesi sevap... Sevmeyen kaç kişi olabilir ki? Dünyanın dört bir yanından ülkemize gelen turistlerin ilk merak ettiği şey kebap. Kebabın ana vatanı ise bilindiği üzere Adana. Kabul ediyorum orada kebabı bir başka yapıyorlar. Bunun en büyük nedeni, orada yetişen hayvanın eti. Türk mutfağında lezzetlerimiz arasında 65’inci sırada yer alan bu kebapta kullanılan et , doğal ortamda ve kendine has bir floraya sahip bölge yaylalarında yetiştirilmiş koyunlardan elde ediliyor. Kebabı yaparken salça, sebze, karabiber, içyağından başka bir şey konulmaz. Salata ve yeşillikle hele hele iyi bir ustanın elinden yerseniz tadına doymazsınız. “Peki bunu yemek için illa Adana’ya mı gideceğiz” diyeceksiniz... Açık söyleyeyim imkanı olan varsa tabi ki gitsin. Kesin olarak şunu söylüyorum; Adana ve diğer iller diye ikiye ayırıyorum bu lezzeti. “Gidecek ne zamanım ne imkanım” var diyenlere, Adana’yı aratmayacak 3 kebapçı öneriyorum...
#Adana KebapAlanya tatilimin lezzet duraklarını yazmaya kaldığım yerden devam ediyorum. Bu güzel ilçeye geldiğimi duyan Güvenç Konyalı’nın değerli işletmecisi Hüseyin Güvenç bana mesaj attı ve Alanya’da kuzenlerinin harika bir restoranı olduğunu oraya mutlaka uğramam gerektiğini iletti. Hemen arkasından bölgedeki tek Konya restoranı Konyalı Hacı Bey”in işletmecilerinden Mithat Balcılar’ın aramasıyla bu güzel işletmeyi ziyaret ettim. Şimdiden söyleyeyim notum 10 üzerinden 10. Ardından ünlü restoran Alanya’nın Yöresel Mutfağı Esma Hanım’ın Yeri’ne giderek işletmecisi Cevdet Görücü’yle tanıştım. Öyle bir donattı ki masayı, bir tabak daha koyacak yer kalmadı. Lezzet burada bahsedilen kadar varmış. Unutmadan... Cevdet abinin özel bademli kahvesini çok beğeneceksiniz. Son olarak Dim Çayı kenarındaki Pınarbaşı restorana gittim. “Çay kenarında bir sürü restoran var, neden burası” diyeceksiniz... Burası yerel halktan aldığım bilgilere göre diğer mekanlardan bir tık öndeymiş. Gerçekten de haklı çıktılar...
#AlanyaSiz de tatil için çalışanlardan mısınız? İşte ben tam da buyum. Tatile bir de yemeği ekleyebilirsiniz. İki hafta önce rotayı çevirdim Alanya’ya. Ailemle birlikte belirlediğim lezzet noktalarında molalar verdim. İlk rotam Sakarya’daki “Baytar Steakhouse” oldu. Şirketin kurucusu Enes Baytar ile bol bol sohbet ettik, kendi yetiştirdiği ürünlerin tadına baktık. İkinci durağım ise Aydın Koçarlı’da yeni açılan “Kavurmacım” isimli mekan oldu. Kuyruk yağıyla yapılan kavurmayı denedim. Son durağım ise Denizli... Bölgenin en ünlü ustasın yetiştirdiği Kebapçı Mehmet Usta’nın ünlü şefi Zafer Bey’in elinden yediğim Denizli Kebabı bambaşkaydı....
#SteakhouseSevgili yemek severler... Sizlerden gelen mailler ve Instagram’dan yolladığınız mesajlar üzerine bu hafta dümeni Şişli’ye kırdım. Ziyaret etmemi istediğiniz iki mekana bir yer de ben ekledim. Daha doğrusu Besin Bomonti sahibi Fatih Kaya, bana ulaştı ve ürünlerini denememi, olumlu ya da olumsuz görüş belirtmemi istedi. Bu hoşuma gitti. Çünkü bir mekan ürünlerinin arkasında duruyor ve lezzetine güveniyordu. Gittim, köftesini, burger'ini ve çıtır tavuğunu denedim. Sonuç mu? Hiç lafı uzatmadan onu ve diğer iki mekanı değerlendirmeye geçiyorum.
#BurgerGeride bıraktığımız son 6 ay içinde yapılan bir araştırmaya göre yeme içme sektörünün en çok kazananlarından birisi de pizzacılar. Neden mi? Çünkü paket servise en uygun yiyeceklerden biri. Kaliteli bir paketleme yapıldığı zaman sıcaklığını uzun süre koruyabilir ve hamurlaşma meydana gelmez. Tabi en önemlisi yapılışı. Hamurundan sosuna kadar özenle hazırlanmalı. Geleneksel usullerle elle açılmalı. Hamuru ne kadar dinlenmiş olursa o kadar lezzetli oluyor. Benim için pizza ince dilimli olmalı. Şahsen kalın hamurlu pizzaları tercih etmiyorum. Ne kadar ince olursa lezzetini arttırdığını düşünüyorum. Yedikten sonra bir ağırlık hissetmezsiniz. Tabi en önemli faktör, kaliteli ve organik malzemeler kullanılması. Pizzanın yanında getirilen soslar da lezzeti arttıran unsurlar. Sos deyip geçmeyin, bilgi ve tecrübe lazım. Ne kadar çok deneme yaparsanız soslarınızın lezzeti o kadar iyi olur. Size 3 bölgeden 3 pizzacıyı yazdım. Şimdiden söyleyeyim ikisini çok beğendim ancak bir diğeri eski lezzetini arattı.
#PizzaTantuni, 1800’lü yılların başında Suriye ve Mısır’dan gelen Arapların, Mersin’e kazandırdığı bir lezzettir. Günden güne popülaritesi artmış ve Anadolu’ya yayılmıştır. İnci ince doğranmış dana etinin kısık ateşte kavrulmasıyla yapılır. Et illaki dinlenmiş olmalıdır. Et dinlenecek ki, tantuni lezzetli olsun. Dinlenmeyen et ne kadar taze olsa da tadını alamazsınız. Neyse biz gelelim tantuninin yapılışına... Geniş saç üzerinde yapılır. Zaman zaman ete su dökülür. Bunun amacı hem sacın aşırı ısınmasını önlemek, hem de ekmeğin ya da lavaşın nemlenerek etin yağını çekip lezzetinin artmasını sağlamaktır. İçine bol soğan, sumak, domates ve ince kıyılmış maydanozla ve bana kalırsa bolca limon sıkılarak afiyetle yenir. Bir çok kişi limon sıkmadan tantuninin daha iyi olduğunu söyler. Ben onlardan değilim. Limon hem vitamindir hem de tadını güzelleştirir. Ben daha fazla polemiğe girmeden size İstanbul’da tadına doyamayacağınız 3 tantuniciyi yazıyorum.
#TantuniAnadolu’nun en iyi mutfaklarından biridir Konya. Asırlar boyu birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Romalılar gibi daha birçok medeniyet Konya’da yıllar boyu hüküm sürdü. Bu medeniyetlerin kültürleri, kuşkusuz kendine özgü yemeklerle zenginleşti. Konya mutfağı, Selçuklu saraylarında harmanlanan ve Mevlevî erkanının kendine has usulleriyle yoğrulmuş muhteşem bir oluşumdur. Konya mutfağı, yemeklerinde zenginlik, pişirme sanatları, yeme içme kültürleri ve adabıyla kendine özgü bambaşka bir ekol oluşturmuştur. Bu kadar güçlü bir mutfağı olan yörenin elbette İstanbul gibi metropolde hayranı olması kaçınılmaz. Konya lezzetlerini yemek için bu kente gitmeyi beklemeyin. İşte size İstanbul’da bu enfes yemekleri layıkıyla yapan 3 mekân...
#Konya Mutfağı