Birçok meraklı, mayıs ayının gelmesini heyecanla bekler... Çünkü o dönem, hem baharın ve ardından yaz mevsiminin yaklaştığını müjdeler hem de rengarenk bir etkinliğin gelişini.... Dünyanın en saygın film festivallerinden biri yani Cannes Film Festivali zamanıdır mayıs ayı.
#76'Incı Cannes Film FestivaliHer ikisi de gösteri dünyasının yıldızları... Sadece mesleki çalışmalarıyla değil onun yanı sıra özel hayatlarıyla da gündemden hiç düşmüyorlar. Aynı filmde birlikte kamera karşısına geçen iki ünlü, geçen hafta sonu şehrin sokaklarında şaşırtan görüntüler sergiledi. Bir restorandan çıkan ikili, önce birbirleriyle şakalaştı. Sonra sarılıp gülerek sohbete devam etti. Hatta bir ara durup cep telefonuyla fotoğraf bile çektiler. Onların bu samimiyeti ise görenlerin kafalarını karıştırdı. Kimse bunun yeni bir aşk mı yoksa samimi bir arkadaşlık mı olduğuna tam olarak karar veremedi. Kafaların bu kadar karışmasının nedeni ise her ikisinin de uzun süreli ve istikrarlı ilişkiler sürdürüyor olması.
#Rami MalekAvrupa'nın en saygın sinema buluşması olarak nitelendirilen 75'inci Cannes Film Festivali, son haftasına girdi. Film gösterimleri de kelimenin tam anlamıyla 'doludizgin' sürüyor. Festivalde. 2000'lerin ikinci yarısına damgasını vuran en ünlü konuk da sonunda kırmızı halıda boy gösterdi.
#Cannes Film FestivaliDünyanın en köklü sinema buluşmalarından biri olan Cannes Film Festivali, pandemi yüzünden geçen yıl yapılamadı, bu yıl da alışıldık tarihinden farklı bir zamanda gerçekleşti. Fakat, bu aksiliklere rağmen "arayı kapattı" ve geride yine unutulmaz anlar bıraktı. Her ne kadar pandemi kısıtlamaları nedeniyle her zamankinden daha az sayıda konuk ağırlasa da festival yine dünyaca ünlü yıldızlara ev sahipliği yaptı. 74. Cannes Film Festivali, dün gece düzenlenen kapanış töreniyle de bu senelik "perdeyi kapattı."
#74. Cannes Film Festivali14 Şubat ‘Sevgililer Günü’ne uygun olarak sinema tarihine geçmiş, bazılarımızda çok derin izler bırakmış aşk filmlerini derledik. İşte kimi romantik komedi formatında, kimi hüzünlü öyküler anlatan, kimi gözyaşlarımızı teslim alan, kimi mutlu sona göz kırpan, kimi yüreğimizi delip geçen filmler...
#YazarSinema mönümüzde 2000’lerin en iyilerine devam ediyoruz... Geçen hafta 2000-2009 aralığında dolaşmıştık, bu hafta da 2010’dan günümüze uzanıyoruz. İşte size tarihsel, politik, sistem karşıtı, ‘öteki’ler, aşk, şiir, inanç gibi duraklarda dolaşan son derece çarpıcı filmler toplamı...
#YazarModeline âşık olan bir ressam... ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’, 18. yüzyılda geçen ve iki kadın arasında yavaş yavaş gelişen tutkulu bir ilişkinin öyküsünü anlatıyor. Başrollerini Noemie Merlant ve Adele Haenel ikilisinin paylaştığı film, genel çizgileriyle klasik dönem romanı hissi ve tadı veriyor.
#FİLMOnca dizi ve belgesele rağmen Pablo Escobar’ın hayatına hâlâ vâkıf olmayanlar için yeni bir seçenek var huzurlarımızda: Ünlü uyuşturucu baronuyla gazeteci sevgilisinin yaşadıklarını anlatan ‘Pablo Escobar’ı Sevmek’... Vasatı aşamayan filmde iki ana karakteri gerçek hayatta evli bir çift olan Javier Bardem ve Penélope Cruz canlandırıyor...
#Pablo EscobarfilmPanama'nın göz bebeği, San Blas adaları… Ülkenin Atlantik kıyılarında, yani Karayip denizinde yer alan, yaklaşık 360-380 adet irili ufaklı ada. San Blas için keşfedilmemiş cennet desem abartmış olmam. Fakat bu adaları keşfetmek dışında kirletirseniz, insan eli değmiş izlenimi verirseniz Kızılderili Kuna Yerlileri tarafından adaya girişiniz engellenebilir, ada ziyarete kapatılabilir. İşte insana beklentilerinin dışında bir sadelik ve huzur veren, Kızılderili kabile tarafından yönetilen San Blas Adaları…
#San BlasGupse Özay, “Deliha”nın ikinci filmiyle bu hafta seyirci karşısına çıktı. Bu sefer yönetmen koltuğunda da kendi oturuyor. Yazıp, yönetip oynadığı filmi anlatırken neden kendisine hiç öpüşme sahnesi yazmadığını sordum. Nedeni sevgilisi Barış Arduç değil, babasıymış meğer... Feminizmden gizli muhafazakâr olup olmadığına, şişmanların sevişmesinden parayla ilişkisine kadar her şeyi sordum.
#Gupse Özay‘Muhteşem Showman’, kurduğu kumpanyayla fiziksel problemlerinden dolayı toplum dışına itilen insanlara hayat ve umut ışığı aşılayan P.T. Barnum’un yükselme ve hesaplaşma öyküsünü anlatan bir müzikal. Filmin başrolünde, daha önce ‘Sefiller’de de ‘müzikal’ takılan Hugh Jackman var.
#SinemaZamanımızın büyük oyuncularından Cate Blanchett’ı 13 farklı karakterde karşımıza getiren ‘Manifesto’; ‘Minimalizm’, ‘Sürrealizm’, ‘Dadaizm’, ‘Fütürizm’, ‘Dogma’ gibi sanatsal akımlar eşliğinde absürd hikâyeler anlatan, deneysel ve içine girildiğinde izlenmesi son derece zevkli bir film.
#ManifestoFransız Sineması’yla henüz tanışmadıysanız, büyülü anlatımı ve sade ama bir o kadar da gösterişli olmayı başaran filmlerinden en meşhurlarını izlemeye başlayarak işe koyulabilirsiniz. İşte Hollywood’un alışılagelmiş koşturmacası ve şaşası olmadan da güzel hikayeler anlatılabileceğine en güzel örnekler olabilecek Fransız Sineması’ndan bir kaç özel film.
#Fransız SinemasıKarayipler’in cennet sahilleri için Dominik’e gelenler çoğunlukla Santo Domingo’yu havaalanı şehri olarak algılar. Hiç konaklamadan Punta Cana ya da Puerto Plata’daki kumsal otellerine ulaşmak ister. Oysa ülkenin başkenti, sömürge mimarisi yapıları, başta müziğinin hiç eksilmediği canlı eğlence hayatı, restoranları, modern butikleriyle başlı başına keşif durağıdır.
#Santo DomingoBaşrollerinden birini üstlendiği Mavi En Sıcak Renktir (Adele'in Hayatı) adlı filmiyle çok konuşulan Fransız oyuncu Lea Seydoux, ilk bebek heyecanını yaşarken bir yandan tatilini de ihmal etmiyor. 31 yaşındaki oyuncu, sevgilisi Andre Meyer ile çıktığı Mauritius tatilinde görüntülendi. Hamileliğinin iyice ilerlediği görülen Seydoux, denize girerken siyah bir mayo tercih etti. Bir süre yüzen Seydoux, günün sonunda plaj elbisesini giyerek sevgilisiyle birlikte kaldıkları otelin yolunu tuttu.
#Lea SeydouxDominik Cumhuriyeti deyince Türkiye’de pek çoğunun aklına muhtemelen ‘Survivor Adası’ gelir. Ancak özellikle şu sıralar benim aklıma sıcak, yemyeşil bir coğrafya, bakmaya doyulmayan turkuvaz okyanus, denize sarkmış palmiyeler geliyor. Karayipler’in en büyük ikinci adası bu cennet köşesinde dört gün kaldım. Üstelik Türkiye’de ayaz başlamışken. Ne mi yaptım? Buyurun...
#Dominik CumhuriyetiHer oyuncunun hayalidir, sinemaseverlerin hafızasına kazınan filmlere imzasını atan usta yönetmenlerle çalışmak. Ama bazen hiçbir şey dışarıdan göründüğü kadar iyi gitmez. Çünkü bu usta yönetmenlerin bazılarıyla çalışmak gerçekten de "sırat köprüsünden geçmeye çalışmak" gibidir. İşte oyunculaın anlatımlarıyla ya da basına yansıyan olaylarla sinemanın birlikte çalışılması en zor ünlü yönetmenleri.
#Bu Yönetmenlerle Çalışmak Kolay DeğilPeter Greenaway, İstanbul Film Festivali’nin bir anlamda ‘Sinematek’ görevini üstlendiği dönemin bize tanıttığı büyük ustalardan. Galli yönetmen, çoğu sert, özellikle görsel açıdan izlenmesi meşakkatli ama kayıtsız da kalınamayacak onca filmiyle attığı her yeni adım heyecanla takip edilen bir yaratıcı oldu hep...
#‘Eisenstein Meksika’Da