Hep geç kalıyorum sizden gelenleri yayımlamakta. Okumuyorum zannetmeyin, MUHAKKAK okuyorum. Varsa cevap da veriyorum. Ama klavye sorunu belimi büküyor. Türkçe harflere çevirmek o kadar el tutuyor ki, hep sonraya bırakıyorum. Geç de olsa Osman Bey’in yüzümü kızartan fıkrasını, Yeliz’in ve Eda’nın yurt dışındaki tanıtımımızla ilgili şikayetlerini, Gülay’ın okul anılarını, Burcu’nun eğitimle ilgili dokunaklı hikayesini, Murat’ın Rusya’da işittiklerini ve nihayet Pınar’ın gönderdiği ‘Kanada Günlüğü’nü ancak bugün sizlerle paylaşabiliyorum...