Güncelleme Tarihi:
Oyuncu ve model Burcu Kutluk, Artemis Yayınları’ndan çıkan kitabında hamileler için pek çok kolaylaştırıcı bilgiyi bir araya getiriyor.
◊ Oyunculuk, modellik, sunuculuk, yoga eğitmenliği... Çevre Yönetimi üzerine master’ınız da cabası. Ama siz doğum hakkında bir kitapla karşımızdasınız. Neden?
- Üç yıl önce kızımı dünyaya getirirken hamilelikte birçok konuyla baş etmek durumunda kaldığımı fark ettim. Bu yolculukta fark ettiğim ayrıntıları, çözümleri diğer kadınlar da öğrensin, rahat edebilsin diye bu kitabı yazdım.
◊ Raflarda bu konuda onlarca kitap var. Sizinkinin farkı ne?
- O kitapların yabancı menşeili olanlarının Türkiye’deki gerçeklerle pek alakası yok. Yabancılar normal doğum yapıp yapamayacakları konusunda endişe duymuyor çünkü medikal sistem -nadir, acil durumlar hariç- zaten onları normal doğuma yönlendiriyor. Türkçe olanlarsa doktor, ebe ve sağlık görevlileri tarafından yazılmış. Biz anne olmak için tıp okumak zorunda değiliz ki. Kendi hamileliğimde “Keşke olsaydı” dediğim kitabı yazdım. Yazarken “Bir doğum yaptın, konuşuyorsun. Kendini doktor mu sanıyorsun” diye eleştirirler
mi diye çok düşündüm. Sonra anladım ki, gücümü asıl buradan alıyorum. Ne doktorum, ne de ebeyim... Ülkemizdeki psikolojik baskıyla mücadele etmiş, doğumda pek çok komplikasyonu deneyimlemiş bir kadın olarak yazmak istedim.
◊ Sizce Türkiye’deki hamilelerin en büyük eksiği ne?
- Doğumun evreleri hakkında yeterince bilinçlenmemek ve doğum anı için kendi duygularını yeterince önemsememek. Sonrasında da korku konusunu gözlerinde büyütmek.
◊ O yüzden pozitif düşünmenin öneminden bahsediyorsunuz. Sakinleşmek ve olumlu düşünmek için ne yapılabilir?
- O esnada var olan duygunuzun farkına varın. Nefes çalışmasıyla zihni rahatlatın, olumsuz duygunuzun yerine olumlu düşünceyi yerleştirin. Kitapta, bu konuyu daha önce deneyimi olmayan birinin uygulayabileceği şekilde anlattım.
BABALAR ARTIK DAHA BİLİNÇLİ
◊ Arka kapakta Winnie the Pooh’dan bir alıntı var: “Sandığından daha cesur, göründüğünden daha güçlü ve düşündüğünden daha zekisin.”
- Bu cümle çok hoşuma gidiyor. İçimizde muazzam bir güç yatıyor, bu da bunu hatırlatıyor. Çizgi film izlediğimiz zamanlar, en masum algıda olduğumuz zamanlardı. O anki algımıza dönmek istedim. Çocuklar her şeyi cesaretle, azimle öğreniyor ve aşıyor. Kadınlar olarak doğumda buna ihtiyacımız var.
◊ Türkiye’de babaların hamilelik ve doğum sonrasındaki karnesini nasıl buluyorsunuz?
- Sanıyorum babalar artık bilinçlenmek için daha hevesli. Kadınlar hormonal ve fiziksel değişimler sayesinde anneliğe hazırlanıyor. Oysa babaların böyle bir ‘lüksü’ yok. Her şeyi dışarıdan anlamaya çalışıyorlar. Erkeklerle duygularımızı paylaşmak, onları da hikayenin parçası yapmak önemli.
◊ Siz yurtdışında da yaşadınız. Ülkemizdeki hamilelik ve doğumları yurtdışındakilerle karşılaştırırsanız farklar neler?
- Türkiye’de normal doğum oranı özel hastanelerde yüzde 15’e kadar geriledi. Devlet hastanelerinde ise bu oran yüzde 47. Sağlıklı anne adayının ülkemizde özel hastanede normal doğum yapması için büyük mücadele vermesi gerekiyor.
◊ Kitapta yazan şu cümleler de dikkat çekici: “Sevdiğinizle bir araya geldiniz, bir bebek yaptınız ve şimdi iki olmaktan üç olmaya doğru yol alıyorsunuz. Peki hâlâ birbirinize yeterince vakit ayırıyor musunuz? Yoksa geceniz gündüzünüz bebek mi oldu? Ya sevişmelere ne oldu?”
- Anne adayının sevilmeye ihtiyacı var. Stresten, panikten, aşırı çalışmaktan korunmaya da keza... Bunlara dikkat etmek için erkeğin de çabası gerekiyor.Sağlık sorunu olan adaylar hariç, hamilelikte sevişmenin faydaları bilimsel olarak defalarca kanıtlanmış. Doğumdan sonra annenin uzun bir süre kendine ayıracak bir dakikası bilekalmıyor. O dönemde eşlerin maksimum seviyede anlayışlı olması çok önemli.
YAPIN/YAPMAYIN
Yapın: Bilgilenme hakkınızı kullanın, doğumun evrelerini öğrenin. Bir ebeyle çalışın veya doğum eğitimi alın Duygularınızın farkında olun. Yoga ve meditasyon bu konuda çok yardımcı olabilir. Kendinize ve yapabileceğinize inanın.
Yapmayın: Olumsuz doğum hikayelerini dinlemeyin, izlemeyin. Korku duygusuna prim vermeyin. Paketli gıdalar tüketmeyin.
◊ Hamileliğinizin yedinci ayına kadar TV programınıza devam ettiniz. Kendinizi yorgun hissettiniz mi?
- Program haftada iki günümü alıyordu. Kitabı yazarken araştırma yapacak vakti bulabildim, fiziken ve ruhen de doğuma hazırlanabildim. Fakat tüm gün çalışan, her gün trafikle boğuşan, eve dönünce bir de ev işleriyle boğuşan bir kadın bu dengeyi nasıl sağlar? Hep bunu düşündüm. O yüzden kitapta en çok şehirde yaşayan kadınlara destek olabilecek ayrıntılar paylaştım. Paylaşmaya da devam edeceğim. Mayıs ayında hamileler için bir doğum kampı düzenleyeceğiz. Ayrıntıları duyuracağım. 28-30 Haziran’da ise Harbiye Askeri Müzesi’nde gerçekleşecek olan Uluslararası Doğum Ekipleri ve Doğum Psikolojisi Kongresi’nde konuşmacıyım. Eş zamanlı olarak, aynı yerde gerçekleşen Ebeveynlik Festivali’nde kitabımı imzalayıp soruları cevaplayacağım.
◊ Kitaptan bir örnek hikaye anlatır mısınız?
- Dünyaca ünlü top model Gisele Bündchen çocuk sahibi olduktan sonra verdiği röportajda, “Bence birçok insan hamile kalınca kendilerini çöplüğe çevirebileceklerini düşünmeye başlıyor. Ben ne yediğime dikkat ettim ve sadece 13.5 kilo aldım” dediğinde başta Amerika olmak üzere pek çok ülkede kadınlar tepki göstermiş ve “bize hakaret ediyor” demişlerdi. Oysa söyledikleri ne kadar basit ve doğruydu. Âdetten söylenen, “sen şimdi iki canlısın ye”, “can boğazdan gelir” gibi öğütler pek çok kadında yanlış bir algıya dönüşüp aşırı beslenmeye sebep olabiliyor. Fazla kilo alıp hareketi kısıtlanan hamile, hem doğumda hem de doğum sonrasında bedenini kontrol edemez hâle geliyor. Hamileliği daha ağır ve zor geçiyor. Doğum sonrası çatlaklar ve kilolar ise cabası.