Adana sokaklarını ağzım açık geziyorum. Ankara’da mıyım, Beyrut’ta mı? Nehir kenarında palmiyelerin koynuna zarifçe uzanan oteller, Seyhan’a bakan villalar Miami’yi andırıyor. Taş Köprü’nün güzelliği, etrafının yoksulluğuysa Bağdat’ı... Kıkır kıkır gülen başörtülü kızlar, hemen arkalarında bir başkası, sanki Selena Gomez ve sokakta klip çekiyor. Dükkânların önünde, modifiye arabalarda artist gibi oturan gençler Bollywood’dan mı fırlamış, Kolombiya’dan mı? Ayrı bir gezegen burası. Adanalı tanıdıklarımın neden böyle delidolu olduğunu anlıyorum içimden gülerek. Alev alev yanıyor bu şehir. Biraz aşağısı sıcacık Akdeniz, yukarısıysa Toroslar’ın gürül gürül akan alüvyonlarıyla yıkanmış Çukurova... Orhan Kemal’in ‘Bereketli Topraklar’ı. Yaşar Kemal’i de püskürtmüş dünyaya, Yılmaz Güney’i de. Adana uzun zamandır ilk kez bir siyasetçisiyle gündeme geliyor. Tamam, son seçimlerin esas yıldızı Ekrem İmamoğlu’ydu, sonra Mansur Yavaş atağa kalktı. Şimdi bu gruba bir isim daha eklendi: CHP’li Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar. Belediye meclisinde, “Ne bakıyon ters ters” demesi, canı sıkılınca “Yeter lo!” diye kesip atması gerilimden illallah eden pek çok insanın yüzünü güldürdü. 26’ncı Uluslararası Altın Koza Film Festivali’ni bahane edip Zeydan Karalar’ı ziyarete gittik. Siyasetin bu yeni fenomenini ve Türkiye’nin en matrak kentini yakından tanıdık.
#Zeydan KaralarSinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyeleri, Kenneth Lonergan’ın yönettiği ‘Yaşamın Kıyısında’yı (Manchester by the Sea) 2017’nin en iyi yabancı filmi seçti. Yılın en iyi 20 filminin sıralandığı listenin ikinci sırasında ‘Toni Erdmann’, üçüncü sırasında ise ‘Beden ve Ruh’ yer aldı.
#Yaşamın Kıyısında / Manchester By The Sea“İki Dil Bir Bavul” ve “Babamın Sesi” filmleriyle tanıdığımız Orhan Eskiköy’ün, çocukların kaybolduğu bir kasabada geçen siyah-beyaz gerilimi yılın en iyi yerli yapımlarından. Film çekmek konusunda Woody Allen ile yarışabilecek kıvama gelen Onur Ünlü’nün şimdilik son filmi “Cingöz Recai”, Michael Haneke’nin beklenen son başyapıtı “Mutlu Son” ve korku arayanlara “Ölüm Günün Kutlu Olsun”, bu haftanın en iyi seçenekleri...
#Sinema35 yıldır yolunu gözlediğimiz yeni Blade Runner filmi, Denis Villeneuve imzasıyla perdede. Ryan Gosling’in yeni Blade Runner rolünde izleyeceğimiz filmde, Harrison Ford’u yeniden Rick rolünde görecek olmak bile heyecan verici. J.D. Salinger’ın meşhur romanı “Çavdar Tarlasındaki Çocuklar”ı yaratış sürecini anlatan “Çavdar Tarlasındaki Asi” ve korku sevenlere “Korku Kayıtları”, haftanın diğer seçenekleri...
#SinemaYunus Ozan Korkut, Adana’nın Ceyhan ilçesindeki bir mahallede büyüdü. Burası hayatın, insanları çıkış yolu olarak suça ittiği bir yerdi. Arkadaşlarının yarısı öldü, bir kısmı sulama kanallarında boğuldu, bazıları kaçtı gitti, kimi halen cezaevinde. Anladı ki buradan çıkması lazım. Ziraat fakültesini kazanıp terk-i diyar eyledi. Ama asıl yapmak istediği yönetmenlikti. Okulu bıraktı, çeşitli serüvenlerin ardından hedefine ulaştı. Yönettiği ilk film ‘Benim Varoş Hikâyem’de büyüdüğü toprakları, arkadaşlarını, yakın çevresini anlattı. Bu kez de başka dertler ortaya çıktı. Fragmanı 10 milyon kişi izleyince, filmde oynayanlardan bazıları, onun kendileri sayesinde zengin olduğunu iddia etmeye başladı. Korkut’la filmini, perde arkasında yaşananları ve sinema tutkusunu konuştuk.
#Yunus Ozan Korkutİlk kez gösterime çıktığı Venedik Film Festivali’nden bu yana bazı eleştirmenlerin göklere çıkardığı, bazılarının da nefret ettiği Darren Aronofsky imzalı ‘Anne!’ huzurlarımızda. Film, evlerine davetsiz bir şekilde gelen bir çift yüzünden, kocasıyla birlikte yaşadığı huzur dolu hayatı bozulan genç bir kadının yaşadıklarını anlatıyor.
#Anne!Merakla beklediğimiz yeni Darren Aronofsky filmi, ışıldayan kadrosu ve etkileyici atmosferiyle bu haftanın en iyisi. Dario Argento’nun 1977 tarihli kült klasiği “Suspiria”, yeni Lego macerası “Lego Ninjago Filmi” ve yerli film meraklılarına “Benim Varoş Hikayem” ile “Damat Koğuşu”, haftanın diğer seçenekleri...
#SinemaVikas Swarup (46), yarın uyanacak, her zaman olduğu gibi Güney Afrika’nın Pretoria kentindeki Hindistan elçiliğine gidecek, yardımcı elçi olarak masasına yığılmış dosyaları inceleyecek. Ama o sıradan bir diplomat değil. Yazdığı hikayeden çekilen "Milyoner" (Slumdog Millionaire) filmi, aylardır bütün dünyada bir efsane. Geçen hafta 8 Oscar ödülü de aldı. Anlattığı varoşlarının aksine, avukatlardan oluşan hali vakti yerinde bir ailenin mensubu. 1987’den beri diplomat. Üstelik ilk yurtdışı görevini de Ankara’daki Hindistan Büyükelçiliği’nde yapmış. Onu Pretoria’da Hindistan elçiliğindeki masasının başında yakaladık.