Güncelleme Tarihi:
İlişkiler de ayrılıklar da hayatımızın bir parçası ancak bazen sorunlu bir ilişkiyi bitirmek ilişkiye başlamak kadar kolay olmuyor, ayrılık süreci aylar hatta yılları bulabiliyor. Bu eylem kimileri için çok kolay olabilirken bazı insanlar bir türlü ayrılmayı beceremiyor.
Söz şimdi ayrılamayanlarda.
ÇOCUĞUN SINAVI, PSİKOLOJİSİ DERKEN 20 YIL SONRA BOŞANABİLDİM
Öznur D. (46)
Bizim evlendiğimizden beri sorunlarımız var, birbirimizi çok sevdik ve ışık hızı ile evlendik ama daha ilk aylarda eşimin bana uygun bir insan olmadığını anlamıştım. Ha bugün düzelir ha yarın diye ite kaka 2 yıl geçirdik. İlk başlarda onu sevdiğim için ayrılmayı hiç düşünmedim ama mutsuz bir evliliğim vardı. Bir çocuğumuz olursa belki düzelir diye düşündüm ama hayatımın en büyük hatasını yapmışım meğer. Çünkü sorunlar çocuktan sonra çığ gibi büyümeye başladı.
Sürekli yalan söylüyordu, hep mesaiye kalmaya başladı. Maaşı konusunda bile dürüst değildi. Çocuğun tüm sorumluluğu benim üstümdeydi hiçbir sorumluluğu paylaşmıyordu. Ben resmen yalnızdım, bekar bir anne gibiydim. Ailemin desteği ile o zor günleri atlatmaya çalıştım ama eşim var mı yok mu belli değildi. Hiçbir paylaşımımız kalmadı. Rahatsızlığımı her dile getirdiğimde her evlilikte böyle sorunlar yaşandığını olayları dramatik hale getirmeye bayıldığımı söyledi.
Birkaç yıl daha böyle mutsuz mutsuz evliliğimizi sürdürmeye çalıştım. Ailemle konuştum, artık eşimle evli kalmak istemediğimi söyledim ve çocuğun bakımı konusunda bana destek olup olamayacaklarını sordum. Memleketten kalkıp bana yardım için Ankara’ya benim yakınımda bir eve taşındılar. Ben hep doğru zamanı kollamaya çalıştım. Sürekli boşanma konusunu gündeme getiriyordum ama bir türlü adım atamıyordum.
Avukat bir arkadaşıma danıştım ve anlaşmalı olursa kolayca boşanabileceğimizi söyleyince rahatladım. Nasıl olsa kolay olacaktı o yüzden çocuk okula bir başlasın ondan sonra açarım davayı dedim. O arada eşim ortağından ayrıldı ve bir müddet işsiz kaldı. Onu bu zor zamanında pat diye yüz üstü bırakmamak için biraz daha beklemeye karar verdim. Ondan sonrası hep aynı nakarat… Boşanacağım senden diye her gün savrulan tehditler, inanmayan bakışlar…
Çocuğun okulu, sınavı, ergenliği, psikolojisi derken sürüncemede geçen geçen onca yıl. Babam geçen yıl madem boşanmayacaktın biz neden düzenimizi bozup geldik buraya deyince kafama dank etti. Kızımın bebekliğinden itibaren bir türlü boşanamıyordum eşimden… Sevdiğimden mi hayır, ona üzüldüğümden mi hayır ama boşanmayı ertelemek için hiçbir bahane bulamadım kendime…
Sonunda kızım üniversite sınavına girdi ve kazandı. Okumak için başka bir şehre gidecek. Onunla da konuştum ve bana çok geç kaldığımı söyledi. Anladım ki bu kadar süre bekleyerek kimseye iyilik yapmamıştım, kızımı onca yıl huzursuz bir ortamda büyütmüştüm. Şimdi hem kızım evden ayrıldı hem de eski eşim… O kadar mutlu ve huzurluyum ki, geçirdiğim onca huzursuz yıla hayıflanmaktan başka mutsuzluğum yok.
HAYATINA BİRİNİ ALMASIN DİYE GİTMESİNE İZİN VERMEDİM
Serkan K. (38)
Benim ayrılamama hikayem tam Türk filmlerindeki gibi. O benim ilk ilişkimdi. Ondan önce hoşlandığım ama ilişki yaşamadığım birkaç kişi olmuştu. İlk defa elini tuttuğum, seni seviyorum dediğim kişi olmuştu. Yurt dışında öğrenciyken tanışmıştık. Her açıdan birbirimize çok uygunduk, geziyor, yiyor içiyor, gece yarılarına kadar dolu dizgin eğleniyor ve ilişkimizi yaşıyorduk. Her şey mükemmel gidiyordu. Evliliğe hazırdım ve hayatımı geçireceğim kişi de oydu.
Memlekete tatile gittiğimde aileme ondan bahsettim, en kısa zamanda tanıştırmak istediğimi söyledim. Ailesi ile tanışmaya, onun yaşadığı şehre gidecektik ve evlilik için plan yapacaktık. Ona öyle bir evlenme teklifi edecektim ki yıllarca konuşulacaktı.
Hayallerim buydu ama hayal baloncuğumu annem hiç acımadan patlatıverdi. Kendi memleketimizden tanıdığımız bir ailenin kızı bana çoktan layık görülmüştü. Kıza fotoğraflarım bile gösterilmişti ve ben o kızın hayal baloncuğu içinde hayatının beyaz atlı prensi olarak yürüyordum. Annem ve teyzelerim hiç tanımadıkları kız arkadaşım hakkında öyle senaryolar çizmişlerdi ki kendime olan güvensizliğimden dolayı onların senaryolarına inanır hale gelmiştim.
Onunla evlenmemem gerektiğini kendime kabul ettirmiştim bile. Fakat benden sonra başkası ile olabileceği fikri de beni kudurtuyordu çünkü çok sempatik ve revaçta bir kızdı. Beni seçmiş olmasına bile inanamazken ailemin de entrikaları ile ona ayrılmamız gerektiğini, ama bunun sebebinin ailem olduğunu söyledim. Çok üzüldü, onun arkasında duramadığım için bana kırıldı ama anlayışla karşıladı. Onun anlayışla karşılamasını bile kıskandım. Bu realistlikle hayatına kolayca devam edebilecek ve belki yeni bir ilişkiye başlayacaktı.
Onu başka ellerde görmekten korktuğum için ailemin asla evlenmeme izin vermeyeceğini bildiğim halde iki yılını çaldım. Ona asla ondan ayrılamayacağımı söyleyerek beni affetmesini istedim ama bu iki yıl içerisinde ailemin ayarladığı kızla telefonla görüşüyordum. O kızın bana olan aşkı kendimi iyi çok özel hissettiriyordu. Ama asıl sevdiğim kız arkadaşıma da dürüst olamıyor ondan ayrılmayı sürekli erteliyordum. Yani uzun süreli ilişkimi yurt dışında yürütürken evliliğe hazırlandığım kızla ilişkimi de memlekete gelip gittikçe ve telefonla sürdürdüm.
Artık benim için uygun görülen evlilik tarihi yaklaşmıştı ve kız arkadaşımla sürekli tartışır hale gelmiştik. Bu aslında ayrılmak için yazdığım senaryonun ilk basamaklarıydı. Daha sonrasında artık anlaşamadığımızı, onu kırmaktansa ayrı yollarda yürümemiz gerektiğini önce yüzüne söyledim, biliyordum ki benim yine pişman olup ona döneceğimi bekliyordu.
Bu beklentisini de sonlandırmak için ona bir veda mektubu ve bu mektuba iliştirdiğim gümüş bir bileklikle yerle bir ettim. Aslında hala sevdiğim oydu ve ben hem ağlayan hem gidendim. Sonuç ise başka biri ile evli olmama rağmen hala onu düşünüyorum.
MUTLU DEĞİLİM, ONUN DA MUTLU OLMASINI İSTEMİYORUM
Seda A. (40)
8 yıllık evliyiz ve sadakatsizlik nedeniyle 2 yıl önce evliliğimizin üzerinde karar bulutlar dolaşmaya başladı. Ama bu aldatılma mevzusunun öncesinde de çok sevgi dolu değildik birbirimize karşı. Yakın arkadaşlarımla konuştuğumda onların da eşleri ile aynı durumda olduğunu, yeni evlendiğimiz zamandaki gibi sevgi dolu adamları beklemenin gerçekçi olmadığını söylediler. Ben de yaşadığımız şeyi normalleştirdim. Ama paylaşımlarımız çok azalmıştı, cinsellik bitmişti, bırakın cinsellik yaşamayı film bile izleyemez olmuştuk.
Benim hayalimdeki evlilik böyle değildi. Çocuğumuzla birlikte mutlu bir aile tablosu çizecektik ama çocuk da evliliğimize renk getirmedi maalesef. Arkadaşlarım normal demişti ama benim içime bir kurt düşmüştü. Cinselliğe çok önem veriyordu ama neredeyse altı aydır bir birliktelik yaşamıyorduk. Acaba beni aldatıyor mu diye düşündüm ve onu daha çok göz hapsine almaya başladım. Ve bir gün telefonla konuşurken dinledim. Konuşmaları duyamadım ama sessiz sessiz konuştuğu için bir işler çevirdiğini anladım. O günden sonra da telefonunu karıştırmak için fırsat kolladım ve şüphelerimde yanılmadım. Bir kadınla yazışıyordu uzun zamandır ve mesajları silme ihtiyacı bile duymamıştı.
Tabii ki kavga kıyamet koptu, “Sen bana bunu nasıl yaparsın, senden nefret ediyorum, hemen boşayacağım seni” gibi iddialı cümleler havada uçuşurken onu boşanma ile mükafatlandırıp beni aldattığı kadının kucağına ellerimle bırakmama kararı aldım.
Sonradan biraz kadın hakkında araştırma yaptım. O kadınla lisedeyken sevgililermiş, çok sevmişler birbirlerini ama evlenememişler. Bu kadar yıl demek ki hep aklında o vardı. Kadın kocasından boşanınca da hemen irtibata geçmişler. Ne zamandır birlikteler, ne kadar süredir aldatılıyordum bilmiyorum ama aldatıldığımı bile bile hala evliyim ama boşanmayı düşünmüyorum. Sırf inadımdan ayrılmayacağım, o boşanma davası açsa da işi yokuşa koşacağım kaç yıl sürerse sürsün. Çok mutsuz bir hayatım var ama onların da mutlu olmasını istemiyorum.
HASTA OLDUĞU İÇİN AYRILAMAK İSTEDİĞİMİ SÖYLEYEMEDİM
Burak K. (29)
Yaklaşık sekiz yıl süren uzun bir ilişkim vardı. Onunla birlikte olmadan önce kısa süreli birkaç ilişkim oldu ama ilk ciddi ilişkimi onunla yaşadım. Her zaman çok iyi bir arkadaşlık ilişkimiz vardı ama zamanla aşka dönüştü. İlk 5 yıl birbirimizden başkasını gözümüz görmedi. Her şeyi birlikte yapıyor, inanılmaz eğleniyorduk ama zamanla ilişkimizin heyecanı kalmadı.
Birlikte büyüdüğüm kadına karşı ilgim yavaş yavaş azalmaya başladı. Yani onu yine çok seviyordum ama artık eskisi gibi tutkulu değildim. Birkaç kez bu konuyu açmaya çalıştım belki o da aynı şeyleri hissediyordur diye ama anladım ki o hala ilk günkü gibiydi ve bana çok bağlıydı. Uzun süre ayrılık konuşması yapmak için hazırlandım ama bir türlü cesaret edemedim. Onu kırmak, üzmek istemedim ve aramızdaki dostluğun bozulmasından korktum.
Ha bugün ha yarın konuşurum derken maalesef kanser olduğunu öğrendik ve hemen tedaviye başladık. Tabii o dönemde yapmayı planladığım ayrılık konuşmasını rafa kaldırdım. Tedavi çok başarılı oldu ve kanser tamamen vücudundan temizlendi. Hayatımız normale döndüğünde de ben bir türlü ayrılmak istediğimi söyleyemedim. Sonra da ya çok üzülürse ve kanser nüks ederse diye korkumdan konuşamadım.
Anlayacağınız tam anlamıyla çıkmaz bir sokaktaydım, zaten bitmiş bir ilişkimi bir türlü bitiremiyorum. Aslında ona dürüst davranmayarak kötülük yapıyorum, bunun farkındaydım ama yapamıyordum işte. Sonra maalesef onu aldatmaya başladım. Vicdan azabından kıvranıyordum ama kendime engel olamıyordum çünkü başka birinden hoşlanmaya başlamıştım. Belki vaktinde konuşabilsem şu anda o çok değer verdiğim insanla hala dostluğumuz devam edecekti ama aldattığımı fark edince onu sonsuza kadar kaybettim.
Bir açıklama bile yapmama izin vermeden öylece çıktı gitti hayatımdan. Üzerinden neredeyse iki yıl geçti ve onu çok özledim. En değerli arkadaşımı, aileden birini kaybetmiş gibi her gün aklıma düşüyor ama nafile. Bu arada onu aldattığım kız arkadaşımla da ayrıldım çünkü kendime söz verdim ilişkilerimi en doğru zamanda bitireceğim ve asla karşı taraf üzülür diye ertelemeyeceğim diye. Çünkü gördük ki böylesi herkesi çok daha fazla üzüyor.
AİLEM BOŞANMAMA İZİN VERMİYOR
Ayfer İ. (49)
Ben de yıllardır ayrılamayanlar kulübünün bir üyesiyim. Sevgim bitti, aşkım bitti, her şey bitti ama iki çocuğum var, çalışmıyorum ve ailem boşanmama izin vermiyor. Onlar memlekette yaşıyor ve bizim boynumuzu yere eğme, “Dövüyor mu, sövüyor mu, derdin ne” diyorlar ama bir evliliğin bitmesi için sadece şiddet mi olmalı?
Hiçbir paylaşımımız yok, çocuklarla ilgilenmiyor, eve sürekli geç geliyor. Ne yapıyor haberim yok, bir şey konuşmaya kalksam hemen sesini yükseltiyor, çocuklar duymasın diye yutuyorum tüm diyeceklerimi. Resmen bir hapis hayatı yaşıyor gibiyim. Sevdiğim adam gitti, eve bir yabancı geldi sanki ben de elim kolum bağlı infazımı bekliyor gibiyim. Evlendikten sonra işi bıraktığım için o kadar pişmanım ki hayattaki en büyük hatam bu ve tüm hayatıma mâl oluyor.
KİMSEYE KAPTIRMAMAK İÇİN 4 YIL AYRILMADIM
Elif S. (34)
Benden 20 yaş büyüktü. Ona aşık olabileceğim aklımın ucundan dahi geçmezken birlikte gittiğimiz konserler, tiyatrolar yemekler, beni ona öyle yaklaştırdı ki onunla buluşacağımız günleri iple çeker oldum. Bir kadına nasıl davranması gerektiğini, hangi sözlerle etkileyeceğini yaşı ve deneyimi gereği çok iyi biliyordu. Ondan daha genç olduğum için onun beni kaybetme korkusu yaşayacağını sanıyordum oysa zamanla benim hayat tecrübem ona yeterli gelmedi. Yavaş yavaş benden uzaklaşıyordu, farkındaydım ama bu asla kabul edemiyordum.
Ben hayat ve iş deneyimi kazandıkça ona ulaşabileceğimi ve yeniden etkileyebileceğimi düşünüyordum. Oysa ki çok yanılıyordum. Yarı yaşındaki bir genç kızı yani beni bu derece etkilediği için benim yaşımdaki herkesi de kolayca etkileyebileceğini düşünüyordum. Kafamda senaryolar kuruyor ve o senaryoları kıskanıyordum. Buluşmalarımız seyrekleşmesine rağmen bana ayrılalım demiyordu. O demedikçe ben de ayrılmak istiyor musun diye sormuyordum çünkü buna cesaretim yoktu.
Bana yaşattığı güzel şeyleri, sürprizleri, paylaştığımız ortamları tıpkı benim gibi başka genç kızlarla da yaşamasın diye durumumuzu görmezden gelerek ilişkiyi sonlandırmıyordum. Oysa o kibarlıktan benden ayrılmak istediğini söyleyemiyordu, benim çekip gitmemi bekliyordu. Böyle böyle 4 yılı geçirdik. Eminim ki bu dört yıl içerisinde başka ilişkileri olmuştu ama ben 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' diyen üç maymunu çok güzel oynadım. Sonuç; o ertelenen ayrılık konuşması bir gün acı bir şekilde yapıldı ve terk edilme acısı ile birkaç yılım daha geçti gitti. Şimdiki aklım olsa ilişkimizin sekteye uğradığı ilk dakika ayrılırdım ve önüme bakardım ama işte böyle böyle büyüyoruz.
BAŞKA BİRİNİ BULAMAM DİYE 3 YIL BEKLEDİM
Pelin K. (28)
Şu anda yaşadığım ilişkilerde en ufak bir pürüz gördüğümde rahatlıkla konuşuyor yürümeyen bir şey varsa medeni bir şekilde sonlandırıyorum ama benim de ilk gençlik yıllarımda böyle bir deneyimim oldu. Lisedeki yakın arkadaşlarımın teker teker sevgilileri olmuştu, bir benim yoktu. Toplandığımızda herkes sevgililerini anlatırdı ben de hayran hayran dinlerdim. Sonra çok geçmeden benden hoşlanan biri çıkma teklifi etti. O zamana kadar ilgi duymamıştım ama hoş çocuktu ve teklifini kabul ettim.
Bir yılın sonunda ona ilgim azalmıştı ama sevgilimin olması, bana ilgisi, alakası, aldığı hediyeler hoşuma gidiyordu ama sevmiyordum onu. Başka birisi olsa ayrılacaktım ama başka hoşlandığım biri yoktu, kimse de benden hoşlanmıyordu. Ondan ayrılırsam başka birini bulamam sevgilisiz kalırım diye lise boyunca onunla birlikteydim. Üniversiteye gidince yine devam ettirmek istedi artık yürütemeyeceğimizi söyledim ve ayrıldım. Ama ondan sonra üniversite son sınıfa kadar kimseyle bir ilişkim olmadı, resmen korktuğum başıma geldi kimseyle sevgili olamadım.
******
Peki mutsuz bir ilişkiyi ya da evliliği yürütmeye çalışmak kişilere nasıl zarar veriyor? Benzer sorunları olan çiftlere Uzman Klinik Psikolog- Aile Danışmanı M. Berk Karaoğlu tavsiyelerde bulunuyor.
Hayatta karar almanın en güç süreçlerden biri olduğunu, her ne kadar ilişkiye severek başlasak da artık sevmediğimizi söylemenin zor geldiğini, bu nedenle karar alamayıp bu süreci ertelemek adına bazı kaçışlara sığındığımızı söyleyen Karaoğlu, bu sürecin “Ondan daha iyisini mi bulacağım, “Tüm çevrem ne der, bizi çok yakıştırıyorlar” düşüncelerinden tutun da evlilikte “Çocuğum büyüsün ya da şunun hastalığı bir atlatılsın, şu dönem bir geçsin” gibi tutumlarla seyredebildiğini sözlerine ekledi.
HER AYRILIK YENİ BAŞLANGIÇLARA YOL AÇAR
“Ayrılıklar özellikle bizim toplumumuzda olumsuz bir davranış ve başarısızlık olarak işlenmiş durumda. Halbuki her ayrılık, her ayrışma, her kopuş önce nötrlenmeye, nadas sürecine ve sonrasında yeni ilişkilere veya başlangıçlara yol açabilir” diyen Karaoğlu, nasıl ki severek birliktelik kurulduysa, artık o duygunun azaldığını veya yeterli gelmediğini belirterek ayrılabilmenin de gayet sağlıklı bir ayrılış şekli olduğunu söyledi.
Karaoğlu; biten, artık onarılamayacak bir ilişkiden ayrılamamak adına ertelediğimiz birçok şeyin aslında kendi benliğimizden bir ayrışma getirdiğini, bunun da öncelikle karşı tarafa bir öfke doğururken sonrasında bu öfkenin alamadığımız kararlarla içe aktarılabildiğini, hatta depresyona dönebileceğini vurguladı.
Özellikle ayrılamamayı ailesine, çocuklarına bağlayan kişiler sadece kendilerine değil maalesef bu öfkeyi atfettikleri bu kişilere yükleyerek aslında hem onlara suçluluk hissi hissettirebiliyor hem de özellikle çocuklar yarın bir gün bu olumsuz ilişki modelinden dolayı kendileri sağlıklı ilişki kuramayabilir.
M. Berk KaraoğluKaraoğlu, bu konuda evli danışanlarından en sık şu bahaneleri duyuyor:
“Tam çocuğumun sınav yılı” ya da “Hele bir üniversiteye, okula gitsin o zaman kararımı açıklayacağım.” Ancak ilerleyen zamanda görülüyor ki bu zamanlar geçtikten sonra da yine bir şeyler çıkıyor ve paylaşımsız geçen yıllar birbirini kovalayabiliyor. Bu sefer de artık bir nevi öğrenilmiş çaresizlik içinde aynı düzen devam ettiriliyor.
Tabii ki kritik süreçlerde hayatımızda ayrılık gibi önemli kararların yaratabileceği olumsuzlukları göz ardı etmemiz gerektiğini vurgulayan Karaoğlu, eğer çift ilişkisi kronik bir biçimde artık hiçbir şey paylaşamaz hale geldiyse, o evin içerisindeki görünmeyen gerilimin hem çocukları hem de geniş aileleri hatta arkadaş çevremizi bile olumsuz etkileyebileceğinin altını çizdi.