‘Gezi’ simge olunca ‘Oda’lar hedef oldu

MİMAR ve mühendisler için önceki günü ‘kara gün’ kabul etmek gerekiyor.

Haberin Devamı

Karaköy’deki binaları dün ‘matem’ yeri gibiydi; bir yanda birçok meslektaşları gözaltına alınmıştı; bir de iktidardan mesleki anlamda ağır bir darbe yemişlerdi.
Başta Taksim Dayanışması bileşenlerine yönelik gözaltı ve tutuklamaların amacı neydi?
İktidarın anayasaya aykırılık içeren hukuksuz ve ranta dayalı imar planlara karşı durmaları mı?
Mimarlar mesleklerinin bilimsel ve etik değerlerini
göz ardı mı edecekler?
“Hayır” dediler. Hukuk dışı uygulamalara, toplum yararına ve kamusal haklara sahip çıkmak için mücadeleye devam... Oda yöneticileri ve gözaltına alınan tüm arkadaşlarının serbest bırakılmasını istediler. Hele Mimarlar Odası’nın her şeyi sayılan Mücella Yapıcı’nın gözaltına alınmasına şaşırıyorlar. İstanbul’da bu kadar büyük davaları açan, takip eden ve planları iptal ettiren oda emekçisi bir mühendis... 80 metrekarelik evinde flaş disk, imar planları, harddisklere el koymuşlar; acaba içinden ‘rant’ dosyaları mı çıkacak veya odanın yargıya sunacağı belgeler mi? Yapıcı’nın evinde çıksa çıksa, ödenmemiş cep telefonu faturası çıkar. Keşke bu işleri bıraksaydı da, bir imar holdinginde danışman olsaydı... Dün akşam serbest bırakıldı.
Mimarlar Odası’nın koridorlarında neler konuşuluyor? Gezi eylemlerinden ‘sahte’ mimar-mühendislere (Bunlarla ilgili soruşturmayı kim kapattı?),
oradan hükümetin ve belediyenin kararlarıyla çıkan yatırımlarla ilgili proje öyküleri!...
İstanbul’daki tutuklamalar ve Meclis’ten son anda verilen önergede ‘haksız
ve mantıksız’
hükümlere dayalı ‘cezalar’...

TÜRKİYE REZİL EDİLİYOR


TMMOB Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu “Biz mücadeleyi bırakmayız ama dışarıda her iki olay duyulduğunda Türkiye’nin rezil edilmesine üzülürüm” diyor. Bir mühendis bir fotoğraf gösteriyor telefonundan; “Ayık kafa ile çekilmiyorsun AKP” diyor... ‘Antikapitalist Müslüman’ grubu lideri İhsan Eliaçık’ın, Başbakan’a karşı ağır ifadeleri nasıl korkusuzca söylediği tartışma konusu oluyor. Bazıları da Eliaçık’ı dinlemek üzere Beyoğlu’ndaki iftara gideceklerini söylüyor dün akşam için...
Biraz sonra eski milletvekili ve CHP Parti Meclisi üyesi Çetin Soysal geliyor, geçmiş olsun diye... CHP’nin 17 maddelik anayasa önerilerini Güneydoğu’da anlatan ‘CHP’nin akil’ adamlarının turuna katılmış...
Sohbette 3. köprü, 3. havaalanı, Kanal İstanbul, Haliç Köprüsü, Haliç’teki yeni rant projeleri, Kasımpaşaspor’a tanınan inanılmaz imtiyazlar, Galataport, Haydarpaşa Garı... AOÇ, HES’ler... Ve daha niceleri...
Soysal “Bu projeler, artık Büyükşehir Meclisi baypas edilerek yapılıyor. Her şeyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geçirmeye başladılar. Mühendislerin rapor yazmaları, bilirkişilik yapmaları istenmiyor. Bir bakanın (Erdoğan Bayraktar) parsel bazında plan yapması dünyada görülmüş şey değildir... “Tüm kamu alanları yok ediliyor. Ankara’nın bu kadar müdahalesi olmamalı, hani yerel yönetimler. ‘İmar Diktatörlüğü’ kuruluyor” diyor.
Eyüp Muhçu, “Bu yasalar çıkarılırken, hiçbir yerel yönetim başkanı veya partisi, haklarının gasp edildiği halde itiraz etmedi... CHP, MHP ve BDP’ten o kadar başkan tutuklandı; kimse hakkını aramadı. Büyükşehir Yasası, Afet Yasası ve Kentsel Dönüşüm yasaları, ‘torba’ yasalar çıktı, KHK çıktı, ne yaptılar... Bir kişi ağladı mı, bağırdı mı?”
İktidar, projelerin yasadışı da ranta dayalı da olsa bu projelerin ‘hizaya’ sokulmasını, engellenmesini istemiyor.
Evet bu gözaltılar ve Oda’ların yetkilerinin budanmasının esas sebebi halkın isyanıdır... Taksim Gezi simge oldu. Halka gaz ve şiddet uygulanmasının arkasında bunlar da yatmaktadır.

Haberin Devamı

Fetvayı AKP verdi

BU yazdıklarımızın özeti şudur:
“İstanbul’un katli vaciptir. TBMM’de gece yarısı bir torba yasa ile AKP’nin oylarıyla bu kentin yağmalanması için son fetva verilmiştir.
Mühendis ve mimarlar, bunların bağlı oldukları odalar sonra kente dönük yağmacılık ve kent
suçlarına müdahil olamayacak şekilde pasifize edilmiştir.” 

Tantan, Ankara adayı olur mu?

Haberin Devamı

ADAYLAR... Melih Gökçek’ten nasıl kurtulunabilir? CHP, Sadettin Tantan konusunda ne düşünüyor? Ankara’da Mansur Yavaş’ın karşısına çıkarılabilir mi? Bu konuda ilginç gelişmeler oluyor. Tiyatro sanatçısı Orhan Kurtuldu’nun “Çorlu güzel günler görecek... Trakya’nın kültür ve sanat başkentini yaratmaya adayım” diyerek CHP’den Çorlu’ya aday olmak istediğini duyurdu. Şahin Pamuk Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Burhan
Cahit Bingöl
’ün, Gaziantep Belediye Başkanlığı’na aday adaylığını ilan etti. Fikri Sağlar’dan sonra İstemihan Talay’ın da adı Mersin’den aday adaylığı için geçiyor.

THY nasıl grev kırıcılığı yapıyor

YARGI, THY’yi sıkıştırıyor derken, “Grev dışardan görüldüğü gibi değil” demiştik.
Dün birçok grevciden ‘Teşekkür’ mesajları aldık... Bizim sorunlarımızı bazı medya görmüyor; neler çektiğimizi yansıtmıyor” dediler.
THY A.O. tarafından grev için ne gibi engellemeler yapılıyor.
Sendika da boş durmuyor tabii ve grevin ilk gününden itibaren, işverenin yaptığı hukuksuzluklar, mahkemece atanan bilirkişi tarafından tespit ettirilmiş.
Biz de bunlara dayanarak örnekleri dört grupta özetleyebiliriz:
1. grup hukuksuzluk: 6356 sayılı yasanın 65. maddesi uyarınca grev kapsamı dışında bırakılan ancak aynı yasa maddesine göre üretim ve satışta görev yapamayacak 40 pilot ve 120 kabin memuru, işverence yasaya aykırı olarak uçuş görevine gönderilmiştir. En çarpıcı olanı da yasa gereği üretimde ve satışta görev yapamayacak bu pilot ve kabin memurlarından bazılarının yasa dışı olarak Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığına tahsis edilen uçaklarda göreve gönderildiğini düşünmekteyiz.
2. grup hukuksuzluk: 15.5.2013 tarihinde başlayan grevden sonra, 6356 sayılı yasanın 68. maddesine aykırı olarak 600’e yakın kabin memuru, grevde bulunan işçiler yerine çalıştırılmak üzere yasa dışı olarak, yeni işe alındı. Bu kişilerden bir çoğunun temel  eğitimleri, şirket yönetmeliklerinde belirlenen sürelerden çok daha kısa olarak, yetersiz şekilde tamamlanarak ve yine şirket yönetmeliklerine göre yapılması gereken alıştırma uçuşları yaptırılmadan, direk uçuş görevine başlatıldı.
3. grup hukuksuzluk: Grevci işçiler yerine, bir başka görevi veya kurallara göre boş günü olan kabin memurları uçuş emniyeti riske edilerek uçuruldu. Örneğin 15.05.2013 tarihinde 55751 sicil nolu grevci personel yerine TK 2682 nolu seferinde aynı tarihte ofis görevi olan 52897 sicil nolu personel, TK 1791 nolu seferinde, 46528 sicil nolu uçuş eğitim ofis görevlisi personel uçuruldu. Bu konudaki hukuksuzluklar bilirkişi tarafından yüzlerce adet olarak tespit yapıldı ve yargıya bildirildi.
4. grup hukuksuzluk: Yine 6356 sayılı yasanın 68. maddesine göre, grevci işçilerin yerine, bir başka şirketin işçisi de çalıştırılamaz ancak bilirkişinin tespitine göre yasa dışı olarak grevde olan, 56702 sicil nolu kabin memuru yerine, 15.05.2013-19.05.2013 tarihleri arasındaki TK 7230,7231,7210,7211,7226 seferlerinde Sunexpres personeli uçuruldu. Bilirkişi raporunda bu konuda da onlarca örnek bulunuyor. r.
Bu örnekler bilirkişinin onbinlerce uçuş görevi planlaması içinde bulunabilenler. Bilirkişi tarafından tespit edilemeyen bir çok yasa dışı işlem olduğunu düşünülüyor.
Hava-İş Sendikası bu yasa dışı işlemlerin İstanbul 5. İş Mahkemesi’nce verilen ihtiyati tedbir kararı çerçevesinde derhal sona erdirilmesi için dün itibarı ile THY A.O Genel Müdürlüğü’ne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ve görevli makama, Sivil Havacılık Genel Müdürülüğü’ne mahkeme kararını tebliğ edildi.
Tam 141 sayfa dökümen var. Dünyanın hiçbir havayolu yapılan havayolları grevlerinde böyle bir baskı uygulamasına rastlandığı belirtiliyor.
Daha neleri yazalım; THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun 1500 kişi grev çıktı; ama bunlar yönetim tarafından ‘korkutuldu’.. Topçu, twitter atArak “işten atılmakla ‘tehdit etti’ kendi işçilerini... Korkup geri dönenler oldu; Topçu yakınlarına gülerek “Nasıl korkuttum” diyerek anlattı. Hava-İş’e göre, asıl korkup geri dönenler için hiçbir güvence yok.
THY, kendisini eleştiren bazı gazeteleri hala uçağa almıyor, gerektiğinde ilan da vermiyor.
‘Muhafazakar’ ve ‘dinci’ gazetelerin uçağa yüksek miktarda alınmasıyla tirajlarında önemli bir pay sağladığı belirtiliyor.

Haberin Devamı

Büyükelçi Nureş’ten, Dışişlerine KEİ yanıtı

SAYIN Büyükelçi, Mithat Rende Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşler Genel Müdürü...
Yalçın Bayer’in köşesinde çıkan KEİ Sekretaryasına dair izahatınızı teşekkürle okudum. Diplomaside bazen  sessiz kalmak cevap vermekten yeğdir... Belli ki bu fırsatı kaçırmışsınız!
Taksim Gezi’deki eylemler karşısında bir üst-düzey yöneticimizin, artık ülke olarak “silkinelim” uyarısını çok yerinde buldum. Hayatımın yaklaşık 40 senesini verdiğim Bakanlığımızın etik kuralları ve çalışma disiplinine sevabıyla günahıyla sadık kaldığımdan, yazınızın sadece çarpıcı noktalarına değineceğim.
Müşir Fuat Paşa Yalısı depo olarak ölüme mahkun edilmişken, KEİ Sekretaryası için seçimini, zamanın Dışişleri Genel Sekreteri, emekli  Büyükelçi Onur Öymen ile beraber yaptık. Turgut Alaton Mimarlık Şirketi’nin başarılı restorasyonu Boğaza tarihi bir cevher kazandırdı. Restorasyonun takibi, KEİ Sekretaryası Genel Sekreter 1. Yardımcısı olarak bana düştü. Ne adı geçen şirket, ne Bakanlığımızın inşaat işlerinden sorumlu birimleri bu binanın depreme dayanıklı olmadığından yaklaşık 15 yıl hiç söz etmedi? Devlet olalım... saydam olalım... taşınma için planımız ne ise açıklayalım. Karşılıklı saygı, bilgi alışverişi KEİ’nin temel taşlarından değil mi?

Haberin Devamı

KEİ’nin “dış poliikamızın önceliklerinden olduğunu” ilk defa sizden işittim!..
Keşke açık kalplilikle değerlendirmenizi yapabilseydiniz; yine de durumunuzu anlayabiliyorum. Merhum Turgut Özal dönemi hariç, KEİ hiç bir zaman dış politikamızın önceliklerinden olmamış; aksak bir kuruluş olarak ortalarda bırakılmıştır. Bunları içerden 1995-2002 yıllarında şahsen yaşadım. Merkezden bunu anlayabilmek, iyi niyetlere rağmen, olası değil. Olayların günlük seyrinde teğet kalmaya mahkumsunuz.
Cumhurbaşkanımız dahil, üye Devlet Başkanları ve bürokrasimiz katında gösterilen, sizin tasvirinizle, üstün alaka, inanır mısınız (?) bana perde-pilavı hatırlattı... Yani pilavın kendisi lezzetli ama perdesi işin süsü... Halkların nazarında reklamı!
Binanın değişecek olmasını alkışlayan bir tek üye ülke olmadığını burada bir kere daha teyid etmeliyim. Konuğumuz olduklarından, Dışişlerine bu mesajı vermekten çekindikleri...daha fazla ileri gidemedikleri aşikar!... Hakikatı yok farzedemessiniz?..
Türkiye’nin çevresi çözülme ve yangın içinde. KEİ üyelerinin bir bakıma bu çevrenin iklimi olduğunu; uluslararası siyasetin akışında ihiyaçların devamlı iniş/çıkış gösterdiğini biliyoruz. Bu hassasiyetle, Sekretarya binasının değişmesi zorunlu ise, Türkiye’ye yakışır, Sekretarya ihtiyaçlarına cevap verecek, İstanbul’un trafik kaosunda erişimi nispeten kolay, modern bir binaya taşınmasının, KEİ’de yaratılan olumsuzluğu mühim ölçüde giderebileceğini sanıyorum.
Nurver NUREŞ- (E) Büyükelçi     

Yazarın Tüm Yazıları