Gerçekler ve sanrılar

Aklın oyunları hayatımızı öylesine etkiliyor ki, gerçekler ve sanrılar birbirine karışıyor. Gerçek dediğimiz ile yaşadıklarımız çok başka olabiliyor.

Gördüklerimiz ile gerçekler ne kadar örtüşüyor bilemiyoruz ama bu ikilemi anlatan masalları bence dikkatli okumak gerek. İşte bunlardan biri ve çok ilginç bir Meksika masalı:

Güneşli bir günde genç bir çoban keçilerini otlatmaya çıkmıştı. Kuşluk vakti bir tepeye tırmanıp oradan hayvanlarına bakmak geldi aklına... Yüksekten bakınca Ixtlahuacan köyü görünüyordu. Genç çoban gözleri dolarak kendi kendine "Bizim ev nerede? Ah, işte ta şuradaki mavi boyalı" diyerek oyalanıp duruyordu.

Birden bir gürültü işitti. Başını çevirince bir de ne görsün! Yanı başında pek güzel bir kız durmuyor mu? Boylu poslu, mavi gözlü, sarı saçlı...

Öyle güzeldi ki, tıpkı bir kraliçeyi andırıyordu. Şaşkınlıktan dili tutulan çoban, olduğu yerde kalakaldı. Kız konuşmaya başlayınca sesi sirenlerin ezgisiyle yılanların ıslığı arasında bir türkü gibiydi.

"Korkma" dedi, "Senden bana yardım etmeni istiyorum."

"Ben sana nasıl yardım edebilirim ki?"

"Çok kolay... Bak ben Ixtlahuacan Krallığı’nın ecesiyim. Ama benim ülkeme büyü yaptılar. Sen beni kilisenin kapısına kadar sırtında taşırsan büyü bozulacak. O zaman sen hem benim eşim, hem de ülkenin efendisi olacaksın."

Genç adam biraz düşünüp "Olur" dedi.

"Ne kadar iyisin!" diye sevindi güzel kız, "Ama önce seni bir konuda uyarmalıyım. Yol boyunca başını çevirip bana bakmayacaksın, ta kilisenin kapısına varana dek... İnsanlar sana ne söylerlerse söylesinler aldırmayacaksın..."

Genç adam kızı sırtına alıp köye doğru yola koyuldu. İlk evlere ulaştıklarında, karşılarına çıkanlar hemen uzaklaşıp korkulu gözlerle çobana bakıyorlardı.

"Bu boynuna dolanmış zehirli yılanla nereye gidiyorsun?" diye çığlık attı çocuklardan biri...

Genç çoban bunun bir şaka olacağını düşünerek yürümeyi sürdürdü. Ama az sonra rastladıkları bir başkası da aynı şeyi söyleyince, genç çobanın korku girdi içine... İyice de meraklandı.

Kiliseye varmasına birkaç metre kalmıştı ki, dayanamayıp başını çevirince, dişleri arasından keskin ıslıklar çıkaran dev bir yılan görüvermez mi, karşısında! Yılan, korkunç dilini sağa sola oynatıyordu. Genç adam son hızla yılanı boynundan çözüp olabildiğince uzağa fırlatıp attı. Yılan yere düşer düşmez silindi gözden...

İşte bu nedenle kurtulamadı büyüden Ixtlahuacan Krallığı.

Değişim ihtiyacı doğuyor

Değişim ve dönüşüm ihtiyacının ortaya çıktığı bir dönem. Meydana gelen olaylar hayal gücünü tetikleyecek ve önceden düşünülmemiş konuların gündeme gelmesine neden olacak. Özellikle yabancılar ve farklı kültürlere yönelik araştırmaların derinleşeceğini işaret eden gökyüzünün konumu, gizlenmiş bazı çalışmaların ortaya çıkmasıyla birlikte düşüncelerin farklı boyutlara ulaşacağını gösteriyor. Uygulanan yasalar ve mevcut kanunlarla ilgili değişikliğe zorlayan durumlar da açığa çıkabilir.
Yazarın Tüm Yazıları