Ertuğrul Özkök: Görev tamamlandı, üsüüne dönebilir

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Hülya Avşar Show'un geçen günlerde yapılan çekimi sırasında ilginç bir konuşma geçiyor. Program bu akşam yayınlanacak.

Programa seyirci olarak davet edilen kadınlar arasında 8-10 başörtülü kadın da var.

AMAN YARABBİ

Programda Avşar'la türbanlı kadınlar arasında bir konuşma geçiyor.

Program yapımcılarından bu bölümün bant deşifresini istedim.

Konuşma şöyle:

Hülya Avşar: Aman yarabbim, ne kadar türbanlı var, bu ne bugün böyle. Maşallah çok hoş görünüyorsunuz efendim. Bugün özellikle mi böyle geldiniz?

Türbanlı kadınlar: Evet.

Hülya Avşar: Bu hafta üniversite sınav soruları çalındı. Yarın anneler günü. Türban olayı söz konusu. Bugün onun için sizi yoğun gördüm. Türbanlıları özellikle bilmiyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Türbanlı kadınlar: Alakası yok.

Hülya Avşar: Yani türbanla girebilir mi Meclis'e sizce?

Türbanlı kadınlar: Hayır... hayır.

Bu bölümde Hülya Avşar türbanlı bir kadını seçerek, sahneye alır.

-Buyrun, çok enteresan. Yani türban takabilir, ama türbanla Meclis'e giremez dediniz ve bunu söyleyen siz türbanlı hanımlar. Sizi tebrik ediyorum bu medeni düşüncenizden dolayı. İnsanların türbanları bizi tabii ki hiçbir şekilde ilgilendirmiyor ama...

Türbanlı kadın: Her şey yerine göre.

NORMAL TÜRBANLI

Türban olayına, siyasi bir militanlık veya şov olarak bakmayan öteki kadınların da görüşünün bundan farklı olduğunu sanmıyorum.

Bu ülkede milyonlarca kadın bütün cumhuriyet yılları boyunca başörtülerini bırakmadı.

Ama onların hiçbiri, başörtüsü yüzünden özel bir baskıya maruz kaldığı duygusunu da taşımadı.

Sokakta, özel hayatında kimsenin türbanına dokunulmadı.

Boynundaki yasağın intikamını almaktan başka hiçbir şeyi düşünemeyen hırs küpü bir siyasetçi ile onun emrindeki kendini bilmez militan bir şov meraklısının şu ülkede yaptığı tahribata bir bakın.

İran'da kadınlar başlarını açabilme mücadelesinde giderek mesafe alırken, onlar Türkiye gibi İslam'ın modern yüzünü temsil eden bir ülkede böylesine manasız ve tahrip edici bir mücadelenin sancağını açıyorlar.

Zararı kime?

Önce kendi partisine.

O partiyi, sağduyulu bir meşruiyet çizgisine çekmek isteyenlere.

Sonra da ülkesine.

Şimdi Ankara'daki arkadaşlarımız, Merve denilen bu militanın ABD'ye dönmeye hazırlandığını duyuruyorlar.

MALATYA OLAYI

Demek ki işi bitmiş, misyonunu tamamlamış.

Artık ‘‘üssüne’’ geri dönebilir.

Attığı bombaların ilki dün Malatya'da patladı.

Kendi Amerika'ya dönüyor, arkasında bir toplum enkazı bırakıyor.

Böylece ‘‘amaç hasıl oluyor’’.

Söyler misiniz, Cumhurbaşkanı bu hanımefendi için, ‘‘Ajan provokatör’’ derken haksız mıymış?

Bu son olay ülkeyi karıştırmaktan, tehlikeli bir kavganın eşiğine getirmekten başka ne işe yaradı?

Gazeteleri dikkatle okuyorum.

Geçmişte türbanlı kız öğrencilerin üniversitelere girebilmesini savunan birçok yazar bile bu olayda Fazilet'in karşısına dikildi.

Alın Ali Bayramoğlu'nu.

Alın Ferai Tınç'ı.

Bu yazarların 28 Şubat olayı ile yakından uzaktan ilgileri yok.

Bazıları Erbakan'ın özel sohbetlerindeki az sayıda gazeteci içinde yer alıyordu.

İNTİHARA DEVAM

Öyleyse neden bugün Merve olayında böyle tavır alıyorlar?

Çok basit. Çünkü TBMM kamusal bir alan ve orada ‘‘kazanılacak böyle bir zafer’’ kimseye yaramayacaktır.

Fazilet Partisi, 18 Nisan seçimindeki bozgununa yanlış teşhis koyuyor.

Onlara puan kaybettiren, Kutan dönemindeki akılcı çizgileri değil, geçmişte Erbakan dönemindeki akıl dışı çizgileriydi.

Şimdi yeniden geçmişteki siyasi intihar politikalarına geri dönüyorlar.

Kendi bilecekleri iş.

Belki de onlardan kurtulmanın en iyi yolu budur.



Yazarın Tüm Yazıları