Paylaş
Ben Peker ailesini İtalyanların Rönesans döneminde ortaya çıkan Medici ailesine benzetiyorum. Yıllardır resim sanatının bilfiil içinde yaşayan bir ressam olarak geriye dönüp baktığımda resim sanatının nerelere geldiğini görmek, yaşamak beni çok sevindiriyor. Eskiden bizler, ressam olarak yetiştiğimiz halde yani ressam olduğumuz halde değerlendiren birileri olmadığından, çoğumuz başka işlerle uğraşıp hayatımızı devam ettirmeye çalışırdık. Örneğin 1970’li yıllarda ben ve arkadaşım ressam Bilal Erdoğan, tabelacılık yapmıştık. Bilal sonraları İzmir Karşıyaka’da resim öğretmenliği yaparak, bende TRT’de kameramanlık yaparak hayatımızı sürdürmeye çalışmıştık. Ancak resim yapmayı asla bırakmadık. Bu bakımdan bizler için resim alan, bunları duvarlarına asan sanatseverler çok önemlidir. Gerçekten o zaman böyle şeyler yoktu. Bırakınız resim satın almayı, sözü bile pek edilmezdi. Bizler boşa kürek çeken insanlar gibiydik.
İLK YILLARIN ANLAYIŞI
Neyseki artık Erhan Peker gibi sanatseverler çıkarak sanatın canlanmasına neden oldu. Erhan Bey bu kolleksiyonu oluştururken etrafından çok karşı çıkanlar oldu. Efendim resim satın almaya ne gerek varmış, doğru dürüst işine gücüne baksaymışsın gibi... Fakat o bu işi inatla sürdürdü ve bugünki kolleksiyonun oluşmasını sağladı ve çok güzel bir düşünce ile kolleksiyonunu insanların görmesini sağlamak için onların hizmetine açtı. Artık Ankaralı sanatseverler onun biriktirdiği eserleri görme, inceleme olanağını bulacak. Başta Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri olmak üzere, bütün resimle ilgilenen herkesin bu eserleri muhakkak görmeleri lazım. Çünkü sergi Türk Resim sanatının bir dönemini yani 1925-1935 doğumlu ressamlarımızın eserlerini yansıtıyor. Bu da Cumhuriyetimizin ilk yıllarının sanat anlayışını bize göstermesi bakımından çok önemlidir.
17 SANATÇI BİR ARADA
Sergi 17 sanatçıdan oluşmuş. Bunlar, Turan Erol, Orhan Peker, Nevzat Akoral, Fikret Otyam, Duran Karaca, Fethi Arda, Şadan Bezeyiş, Şeref Bigali, Adnan Çoker, Nuri Abaç, Burhan Doğançay, Zeki Kral, Nihat Tandoğan, Özdemir Altan, Necdet Kaley, Ömer Kaleşi, Ali Demir. Gerçekten çok önemli ve değerli tabloların bir araya gelmesinden oluşmuş bir sergi. Sergilenen eserler arasında bu güne kadar görme imkanı bulamadığınız eserleri de görmek mümkün. Örneğin Nuri Abaç’ın büyük boy tablosu ilk kez sergileniyor. Ayrıca Turan Erol’un birkaç tablosunu bir arada görebilirsiniz. Sergi bana göre döneminin özelliklerini tam olarak yansıtıyor. Özellikle Orhan Peker’in, Nevzat Akoral’ın ve Turan Erol’un eserleri Büyük “leke”lerin kompozisyonu olarak gösterime sunulmuş.
SANAT DOLU GÜNLER
Erhan Peker’in titiz bir seçkisinden oluşan sergiye ilgi de bir o kadar güzeldi. Ankara’nın değerli işadamları ve sanatçılar birbirleriyle tanışma imkanı buldu. Hatta işadamımız Ayhan Bozkurt’la konuşurken onun da kolleksiyonunu böyle sergileyebileceğini hatırlattım. O da sıcak baktığını söyledi. Olursa çok sevindirici bir olay. Çünkü doğru dürüst müzemizin bulunmadığı bir kentte, kolleksiyon sahibi olan işadamlarımızın eserlerini böyle halka açmaları bu şehre sanatsal potansiyel kazandırır. Bu da sanat ortamına olumlu bir hareketlenme getireceğinden, durağan bir grafik izleyen Sanat Dünyası belki yeniden eski günlerdeki gibi olur. Sanat dolu günlere yeniden döneriz.
Paylaş