Eksenin popülizm aynasındaki aksi değişik

TÜRKİYE eksen mi değiştiriyor?

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, bu görüşte olanlara çok sert karşılık veriyor, “İsrail yanlısı kara propaganda” yapmakla suçluyor. Başbakan net biçimde, “Hayır biz eksen değiştirmedik, biz Batı ittifakının üyesi ve sistemin bir parçasıyız” demiyor ama bunun aksini söyleyenlere ne kadar kızdığını görünce, bunu kast ettiğini anlıyorum.
Cumhurbaşkanı Gül de eksen kayması tartışmasının “doğru olmadığını” söylüyor.
AKP Başkan Yardımcısı Arınç’a göre de eksen kayması yok. Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırım konusunda “Hayır” oyu kullanılmasının “ilkeli duruş neticesi” olduğunu söylüyor, “bundan dolayı ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hiçbir biçimde olumsuz etkilenmeyeceğini sanıyorum” diyor. Yani ABD ile ilişkilere önem vermek hükümet için hâlâ önemli!
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan da Türkiye’nin ihracatının yüzde 60’ının Avrupa’ya yapıldığını söylüyor.
AKP Hükümeti,  İsrail ile ilişkilerin tıkanmasının ardından BM Güvenlik Konseyi’nde İran için kullanılan “Hayır” oyuna kadar uzanan çizginin bir eksen kayması anlamına gelmeyeceğini her gün tekrarlıyor.

Haberin Devamı

DEMEK ki AKP’nin niyeti bu. Yani Batı ittifakının güvenilir bir müttefiki olarak yola devam etmek. Günlerdir bu konuda cümle âlemi, sinirli bir biçimde ikna etmeye çalışıyorlar.
Ama bu soruların sorulması da boşa değil. Çünkü AKP, can yoldaşım dediklerine “canın çıksın” diye seslenmeye başladı.
Evet insan dostlarını eleştirebilir, itiraz edebilir ama bunu yaparken söze “Zaten sen işe yaramazın birisin ” diye mi başlar?
Başbakan’ın üslubu, her geçen gün Batı karşıtı cephenin diktatör liderlerinin üsluplarıyla bu kadar mı örtüşür?
Başbakan, Irak’taki dulların hesabını kim verecek diye ortaya laf atınca, bunu üstüne kim alır? Tabii ki, bugün “emin olun eksenimiz değişmedi” diye heyetler göndererek ikna etmeye çalıştığı ABD değil mi?
Pekiyi o heyetler oraya gidip ne diyecek? “Bu sözleri dikkate almayın onlar ortalık için söylenen sözler” mi? O zaman birileri kandırılmış olmuyor mu?
Önümüzdeki günlerde eksen tartışması kimin kandırıldığının ortaya çıkması noktasında yoğunlaşacak.
                   
TABİİ ki her ülke dış politikasını boyutlandırma hakkına sahiptir.
Ama yeni ittifakları güçlendirirken, yeni dostluklar kurarken eski dostlara küfür etmeye gerek var mı?
Erdoğan “mazlumların yanında duran, zalimlere dikilen bir Türkiye”den söz ediyor. 
Zalim kim, mazlum kim?
Bir başbakan olarak İslam ve Arap dünyasını mazlum, Judeo-Hristiyan Batı’yı da zalim diye damgalarsanız, bunun referandum ve seçim sürecinin pompaladığı populist üslup olduğu fark edilene kadar eksen soruları, Başbakan’ın kast ettiği ve etmediği karanlık niyetlilerin değirmenine de bol su taşır, hiç şüpheniz olmasın.
Ben de Türkiye’nin öyle kolay kolay eksen değiştireceğine inanmıyorum. Topraklarını Amerika’nın Irak ve Afganistan savaşı için gerekli trafiğinin yüzde 60’ının karşılanması için açmış olan bir ülkenin, Batı ittifakının güvenilir üyesi olduğu için Doğu’da eşitler arasında daha eşit bir konuma sahip Türkiye’nin ben değiştiriyorum diyince de ekseni kolay kolay değişmez. 
Ama popülist nutukların parlattığı aynalara bakınca kafalar karışıyor.
Popülizmin aksinde eksen kayması beliriyor.

Yazarın Tüm Yazıları