Dünyaya balkon konuşması

“GEÇMİŞE ait bir alçaklık, çok kötü bir olay”.

Haberin Devamı

23 Nisan 1920’de Meclis’in açılışının ertesi günü, 24 Nisan’da Mustafa Kemal Ermeni tehcirini böyle tanımlıyor. Bir radyo konuşmasında “Bir daha Ermeni katliamına benzer bir kötülük olmayacağının garantisini veririm” diyor.
Daha sonraki tutumu farklı. İsmet Paşa ikinci kez Lozan’a giderken “Ermeni sorununu açarlarsa, konferansı terk et ve dön” diye tembih ediyor. Değişen tutumun nedeni var. Yeni devlet Osmanlı’nın borçlarını ödeyecek, malları ellerinden alınan Ermenilere ödenecek tazminatın çok fazla tutacağından kaygı duyuyor. Ermeni tehcirini (soykırımını) Cumhuriyet daha kurulmadan kucağında buluyor.

SOYKIRIM TANIMI

“Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair BM Sözleşmesi” 1951 tarihli. İkinci maddesi şöyle:
“Soykırım, bir milli, etnik veya dini grubu kısmen ya da tümüyle yok etmek kastıyla işlenen fiillerdir”.
Grup üyelerinin öldürülmesi, onlara bedeni ya da zihni zarar verilmesi, onların hayat şartlarının değiştirilmesi, doğumların engellenmesi bu fiiller arasında. Bunlardan yola çıkarak, “1915 Ermeni soykırımıdır” deniyor.
Soykırım kavramını uluslararası alana taşıyan Raphael Lemkin adında bir Yahudi. 1915 Ermeni olayından yola çıkıyor. O tarihte daha Nazilerin Yahudi soykırımı yok.

NEFES NEFESE

Haberin Devamı

Her yıl 24 Nisan’da biz nefes nefese, Amerikan Başkanı 24 Nisan konuşmasında “soykırım” diyecek mi? Ankara ile Washington arasında aynı pazarlık, “Başkan sakın soykırım demesin”. Ohhh, bu yılı da atlattık, “Soykırım demedi, ‘Meds yegnern’ (büyük felaket) dedi”. Başkan demiyor ama pek çok ülke 24 Nisan’ı resmen soykırım ilan etmiş durumda.
1928’de Yarbay Nihat Fransızcadan çeviriyor, Genelkurmay yayınlıyor, “Dünya Savaşında Türk Savaşı” adlı kitapta:
“Doğu Anadolu savaşta 500 bin Müslüman kaybetmiştir. Cinayet ve tehcirden dolayı 800 bin Ermeni ölmüştür”.
Devletin soykırıma dönük günah çıkarması bir ileri, bir geri.

YENİ HAMLE

Şimdi de, Tayyip Erdoğan bu düzeyde ilk kez, “Ermenilerin o dönemde yaşadıkları hepimizin ortak acısıdır” diyerek, Ermeni soykırımını tanımış oluyor.
Tipik “balkon konuşması”, otoriter kimliği ile dış dünyada cilası çoktan dökülen Erdoğan Ermeni hamlesiyle kendisini dünyada yeniden kabul ettirmeye çalışıyor.
Muhtemelen diğer “balkon konuşmaları” gibi, bu da kısa sürede geride kalacak. Bir rüzgârdır, gelir geçer.

Haberin Devamı

1915 tek değil

“Karaborsacı Yahudi” karikatürleri ile dolup taşıyor Türk matbuatı. 1942 yaz ayları, tek parti iktidarı bu gibi haber ve karikatürlerle halkı Varlık Vergisi’ne hazırlıyor. Başbakan Şükrü Saracoğlu basına kapalı CHP grubunda “Çıkaracağımız Varlık Vergisi ile piyasalarımıza egemen olan yabancıları ortadan kaldıracağız, biz Türk’üz, Türk piyasasını Türklere vereceğiz” diyor. Türk olmayan ve fakat Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Rum, Ermeni ve Yahudileri öldürmenin başka yöntemi. Varlık Vergisi adı altında, servet vergisi ile onların varlıklarına el konuyor. Deyim yerinde ise ekonomik soykırım. İnanılmaz miktarlarda konulan vergiyi ödeyemeyenler sürgüne gönderiliyor. Vergiden etkilenen gayrimüslimlerin oranı yüzde 87. Müslümanlar yüzde 7, diğer yüzde 6.
Bizim tarihimizde bu gibi facialar eksik değil. Ne okullarda okuruz, ne konuşuruz, 1915 Ermeni tehciri ve Varlık Vergisi faciası dışında, 1934 Trakya Yahudi tehciri ile 1955 6-7 Eylül faciasını da bir kenara yazın. Hiçbiriyle hesaplaşmak gibi bir âdetimiz yok.
Derin devlet sadece faili meçhullerde değil, bir de bu gibi işlerde faal.

Yazarın Tüm Yazıları