Bizim bazı milletvekilleri gibi dokunulmazlığı sorgulanan biri daha var; İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth.
Geçen ay uşak davasına müdahale edip, dosyayı kapattıran Kraliçe, saray rezaletlerinin mahkeme salonunda ortalığa dökülmesini önledi. Ancak iki şeyi engelleyemedi. Birincisi, İngiliz medyası rezaletin ne olduğunu hemen hemen ortaya çıkardı. İkincisi, kamuoyu, tanıklık yapmadan dava düşürme dokunulmazlığına sahip Kraliçe'nin anayasal haklarını sorgulamaya başladı. Şimdi hukukçular, eski çağlardan kalma kraliyet dokunulmazlığının modern ve şeffaf toplum anlayışıyla örtüşmediğini ve Parlamento'nun bu yasayı değiştirebileceğini söylüyor.
İngiliz Sarayı değil, sanki Figaro'nun Düğünü. Soylularla hizmetkarları arasında çevrilmedik entrika kalmamış. Ama, İngiliz Sarayı'nın entrikaları Mozart'ın komedisindekilere benzemiyor. Hayli trajik. Bir kere hizmetkarlar sadık ve ağzı sıkı değil, ayrıca uşak evlenemiyor ve kont ile kontes barışamıyor.
İngiliz Sarayı'nda geçen öyküde, müteveffa Prenses Diana'nın uşağı mileydisinin eşyalarını çalıyor. Sonra polise, ‘‘Ben onun sevgililerini arabanın bagajında saraya sokuyordum’’ diyor. Bir başka uşak, Prenses'in eski kocasının maiyetinden bir adamın tecavüzüne uğruyor. Prenses, uşağın tecavüz itiraflarını kaydedip, kasedi kilit altına alıyor. Prensesin, hırsızlıkla suçlanan evli ve iki çocuklu uşağının bir de erkek sevgilisi var ve ona ‘‘Ne olur benimle evlen’’ diye mektuplar yazıyor. Ama hain aşık, adamın kalbini kırıyor. Tam İngiliz basınının ağzına layık karışık hikaye şöyle başlıyor.
UŞAK MAHKEME ÖNÜNDE
Prenses Diana'nın uşağı Paul Burrell, geçen 14 Ekim'de, hanımının 300 parça eşyasını çalmak suçundan mahkeme önüne çıkıyor. İngiliz basını, saray sırlarının dökülüp saçılacağı keyifli bir dava izlemek üzere tam kalemleri bilemişken, 25 Ekim günü ansızın Kraliçe devreye giriyor. Daha doğrusu dolaylı yoldan devreye giriyor. ‘‘Şimdi hatırladım. Uşak, Diana'nın eşyalarını güvenceye almak üzere benden izin istemişti. Ben de vermiştim’’ diyor. Bunu kocasına söylüyor, kocası oğlu Prens Charles'a, Charles da adli makamlara.
Kraliçe, İngiltere'de sadece saray mensuplarına özgü dokunulmazlık statüsüne sahip olduğu için tanıklık yapmak zorunda kalmıyor ve böylece dava sorgusuz sualsiz düşüyor.
Tanıklık dokunulmazlığı bulunan kraliyet ailesinin hukukun üstündeki konumu kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor. Toplumun giderek şeffaflaştığı bir ortamda, çok eski çağlardan kalma bir yasanın Kraliçe'nin ağzına kilit vurması hazmedilemiyor. Kraliçe bu köhnemiş yasa sayesinde sadece tanık koltuğundan korunmakla kalmıyor, kraliyet ailesiyle ilgili meselelerin Parlamento'da tartışılmasını engelleyen bir gelenek de bulunuyor.
Şimdi anayasa uzmanları, hükümetin monarşi ile hukuk arasındaki ilişkiyi yeniden gözden geçirmesi gerektiğini, Parlamento'nun pekala bu yasayı değiştirebileceğini söylüyor. Anayasa uzmanı George Williams, Başbakan Tony Blair'in, Lordlar Kamarası gibi bazı kurumlarda reformlar yaptığını, bu yasayı değiştirmek için de girişimde bulunabileceğini belirtiyor; ‘‘Kraliyet ailesine tanınmış olan dokunulmazlık, modern toplumla bağdaşmıyor’’ diyor.
Fabian Society adlı think-tank kuruluşundan Michael Jacob adlı bir başka uzman, İngiliz Anayasası'na gölge düştüğünü belirterek, ‘‘Bu olaylar, seçilmiş bir devlet başkanının başına gelseydi, istifa etmesi, ya da görevden çekilmeye zorlanması gerekirdi, ancak kraliyet ailesi için böyle birşey söz konusu değil’’ diyor.
SARAY TECAVÜZÜ
Derken, uşak davasının düşürülmesinin ardındaki muhtemel gerçek ansızın ortaya çıkıyor; Saraydaki eşcinsel tecavüz vakası. Tüm medya, bol sıfırlı tekliflerle uşağı konuşturmak için teyakkuza geçtiği sırada, mahkeme kayıtları basına sızıyor. İddiaya göre uşak Paul Burrell'in aldığı eşyalar arasında, bir kaset de yer alıyor, ancak bu bant asla bulunamıyor.
Bu bandın içeriği, tecavüz kurbanı bir uşağın basına konuşmasıyla ortaya çıkıyor. George Smith adlı uşak, 1989'da Prens Charles'ın çok yakın bir adamının kendisine içki içirip tecavüz ettiğini, bu kişinin 1995 yılında Prens'in Mısır gezisi sırasında ikinci kez tecavüze yeltendiğini ve başına gelenleri Prenses Diana'ya anlattığını açıklıyor. Diana bu itirafları banda alıyor ve kasedi bir kutuya kilitliyor. Bu itirafları muhtemelen kocasına karşı silah olarak kullanmayı planlıyor. Ancak polisin Burrell'in evine yaptığı baskında böyle bir kaset bulunamıyor.
Prens Charles'ın sözcüsü ise olayın zamanında polis tarafından soruşturulduğunu ve hiçbir kanıt bulunamadığını söylüyor. Adı açıklanmayan tecavüzcünün gönüllü olarak polise gidip ifade verdiği ve uşak George Smith'i alkolizm ve akli dengesi yerinde olmamakla suçladığı söyleniyor. Polise göre, Falkland Savaşı sırasında İngiliz ordusunda görev yapan Smith, savaşta yaşadıklarından ötürü travma sonrası stres bozukluğu çekiyor ve ifadeleri de birbirini tutmuyor. Şimdi İngiliz kamuoyu şundan emin: Kraliçe tecavüz rezaletini örtbas etmek için davayı düşürdü.
Ancak şu konuda kimsenin bir fikri yok: Acaba halen Prens Charles'ın yanında çalışan tecavüzcü kim ve itiraf kasedi nerede?
TV kralı nasıl dokunulmaz oldu
Bu dokunulmazlık hikayesi Çek Cumhuriyeti'nde geçiyor. Başka ülkelerde meydana gelen olaylarla arasındaki benzerlik ise tamamen rastlantı eseri.
Nova TV'nin patronu olan Vladimir Zelezny, Amerikan ortağı Ronald S. Lauder'i 27 milyon dolar dolandırmakla suçlanıyor ve hakkında dava açılıyor. New Yorklu kozmetik milyarderi olan Lauder'den TV ortaklığı için aldığı 27 milyon doları kendi şirketlerine aktarmakla suçlanan Zelezny geçen ekim ayında yapılan seçimlerde senatörlüğe adaylığını koyuyor ve daha ilk turda seçilmeyi başarıyor.
Yasa gereği, bir milletvekili ya da senatör, seçilmeden önce işlediği suçlara karşı da dokunulmazlık kazanıyor. Yani Zelezny, Senato'ya seçilerek dokunulmazlık zırhına bürünüyor. Zaten adaletin elinden kurtulmak için seçim yarışına girdiği iddia ediliyor. Kendisi ise bunu reddediyor.
Bu arada dolandırılan ortak Lauder, yatırımını korumadığı için Çek Cumhuriyeti aleyhinde 500 milyon dolarlık tazminat davası açmakla kalmıyor, bu ülkenin yabancı yatırımcılar için güvenli bir yer olmadığı şeklinde tam sayfa gazete ilanları veriyor.
Zelezny'nin ülkenin önde gelen güç simsarlarından biri olarak Nova TV'nin gücünü siyasetçilere şantaj yapmakta kullandığı ileri sürülüyor. Yüzde 70 reytingi bulunan Nova TV sayesinde siyasi gündemi belirleyen Zelezny, çok değerli bazı tabloları ülkeye sokarken vergi kaçırmakla da suçlanıyor. Şimdi top Senato'nun dokunulmazlık komisyonunda. Soruşturmanın devam etmesi için komisyonun, Zelezny'nin dokunulmazlığını kaldırması gerekiyor.