Cem Vakfı Başkanı Prof. Doğan, parti kurma işareti verdi

CEM Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan, yaşanan olumsuzluklardan sonra Alevilerin partileşebileceğini açıkladı.

Habertürk'te 'Aynanın Arkası' programında Erol Mütercimler, "Türkiye'de 25 milyon Alevi var diyorsunuz. Partileşmeyi düşünüyor musunuz?" diye sordu.

Haberin Devamı

Prof. Doğan "Bunu ilk kez açıklıyorum" diyerek özetle şu karşılığı verdi:

"Eğer gelecek seçimlerde, hangisi olursa olsun siyasi partiler, listelerinde Alevi yurttaşlara yer vermezler, onları benimsemeyip kucaklamazlarsa, onları Meclis'e taşımazlarsa böyle bir partinin doğmasına ne İzzettin Doğan ne de bir başkası engel olabilir. Aynı tavır sürdürülürse yeni bir siyasi parti ile karşılaşılabilir."

Prof. Doğan, bundan sonra "Alevi yurttaşlar sadece oy versinler, biz onları yönetiriz" anlayışına karşı çıkacaklarını, çünkü Alevilerin hiçbir hakka sahip olmadıklarını ve Diyanet'ten istekleri konusunda 'Sünni oyların kaybedilebileceği' endişesiyle geçmiş dört başbakandan bir çözüm üretilemediğini bildirdi.

Atatürk'e ve laik cumhuriyete içten ve samimi bağlı olduklarını belirten Prof. Doğan, Türkiye'nin siyaset adamı yetiştirememesi nedeniyle 30-40 yıl içinde bu olumsuz noktaya getirildiğini söyledi.

Haberin Devamı

Prof. İzzettin Doğan'ın bu çıkışının dikkatle izlenmesi gerekiyor.

20'lik yobaz 70'lik genç

BAŞBAKANIMIZ Tayyip Erdoğan milletvekili seçim yaşının yeniden düzenlenmesiyle parlamentonun çoluk çocukla dolacağını, siyaset yaşının tavanının da belirlenmesini buyurmuşlar.

Bu düşünceye en güzel cevabın, Atatürk'ün 8 Nisan 1932'de Ankara Halkevi'nde yapılan Gençlik Konferansı'nda söylediği şu sözler olduğu kanaatindeyim:

"Benim anladığım gençlik, bu inkılâbın fikirlerini ve ideolojilerini benimseyip gelecek nesillere götürecek kimselerdir. Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz, ihtiyardır. Yetmiş yaşında bir idealist ise tüvânâ bir gençtir."

(Tüvana: Zinde, kuvvetli, dinç.)

Behzat TÜRKEŞ-SSK (E) Bölge Müdürü

Hazırlık

SEL felaketi yüzünden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı kınayan kınayana... Biraz insaf edilsin. Kendisi 72 saat önce, sadece "Depreme karşı hazırız!" demişti. Yağmur konusunda bir güvence vermemişti ki! Sayın Başkan'ın birkaç haftaya kadar yağması beklenen kar konusunda da bir açıklaması yok. Ama "depreme karşı bütün hazırlıklar tamam!"

U. Zeynep TAN

Genel Başkanıma üzüldüm

ŞİŞLİ Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül’ün annesinin Şişli camiindeki cenaze törenine mensubu olduğum CHP'nin Genel Başkan dahil yönetimden kimse katılmadı.

Bir gün evvel İl Başkanımız Şinasi Öktem’in başsağlığı için gelişi CHP’li olarak bizi umutlandırmış ve bir gün sonraki cenaze törenine Genel Başkanımız ve partili yöneticilerimizin katılacağı düşüncesi ile sevinmiştik.

Ancak olmadı; hayal kırıklığına uğradık.

Aralarında kan davası olanların dahi birbirlerinin cenaze törenlerine katıldığı, başsağlığı dilediği, acılarını paylaştığı bir dünyada, Genel Başkanımızın böyle çiçek dahi göndermemesi sadece beni değil o törene katılan partili partisiz herkesi üzmüştür.

Sayın Genel Başkanım... Birkaç gün önce bir gazete haberinde genç kalma ile ilgili bir soruya verdiğiniz cevapta "Ben verdiğim kararlar üzerinde sonradan hiç düşünmem" dediniz.

Biz, sizin karar vermeden biraz düşünmenizi sizi sevenler olarak istiyoruz.

Çünkü sizin verdiğiniz kararlardan bizim çok üzüntü duyduklarımız oluyor.

Sayın Genel Başkanım olmadı... Siyaseti cenazelere taşımamalısınız.

Av. Yakup AKYÜZ-İSTANBUL

Biliyor musunuz

- MUSTAFA Sarıgül'ün annesi öldükten sonra hastaneye giderek başsağlığı dileyen ve Sarıgül'ün yanında üç saat yanında kalan CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem'in, Genel Merkez’den aldığı uyarı üzerine önceki günkü cenaze törenine katılamadığını...

Haberin Devamı

- KESİN ihraç istemiyle görevden alınan Dr. Ali Şeker'in yerine, eski Dev-Yol ana davası sanıklarından, Alevi kökenli İbrahim Yakut'un atandığını...

- 'BAĞIMSIZ Türkistan' için ömrünü savaş ve esaret altında geçiren 89 yaşındaki Türkistan tarihçisi, felsefeci Baymirza Hayit'in Köln'de öldüğünü, cenazesinin 7 Kasım’da yine Köln’de toprağa verileceğini....

Hazine bağışı ödül olur mu

CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek Başbakan'a soruyor:

"Sayın Cumhurbaşkanı'nın reddettiği Kızılay'ın 54 bin YTL değerindeki üstün hizmet nişanı ve madalyasını almanız, Cumhurbaşkanı ve sizin aranızdaki gösteriş merakı ve düşkünlüğü farkından mı kaynaklanmaktadır?

Kızılay’a Karadeniz’de bağışladığınız arazi kime aittir? Bağışlanmadan önce kime aittir? Hazine arazisi ise, bu arazinin Başbakan olarak sizin tasarrufunuzla Kızılay'a verilmesi bağış olarak nitelendirilebilir mi? O arazi sizin kendi malınız mı ki, Kızılay Başkanı Tekin Küçükali sizin bağış yaptığınızı söylüyor?

Haberin Devamı

TÜBİTAK BÜTÇESİ

Şimşek ayrıca yaptığı bir açıklamada "Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.10.2006'da verdiği kararla, aktif dava ehliyeti bulunmadığı iddia edilen TÜBİTAK yönetiminin yönetimde kalma ve TÜBİTAK bütçesinin (bugün) Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmesi esnasında TÜBİTAK'ı temsil etme hakkı da bulunmamaktadır" diyor.

TÜBİTAK'ın bugünkü bütçe görüşmeleri renkli geçeceğe benziyor.

Mesaj Panosu

- MİLLİ Eğitim Bakanlığı'nın vermiş olduğu kitapların eksik olduğunu bildirerek bu konuya dikkat çekmek istiyorum. Bodrum Lisesi 1. sınıf öğrencisi oğlum sınavların başlamasına rağmen kitaplarının hiçbirini alamadı. 450 öğrenciden 100'ünün kitabı yok. Kitapları Milli Eğitim dağıttığı için dışarıdan alma imkanımız da yok.

G.CİCİLİ

- BEDRİ Baykam'ın kurucusu olduğu Taksim'deki Piramid Sanat Merkezi, kafesi, kitapevi, art shopu, galerisi ve atölyeleriyle 15 Kasım(da açılıyor. Merkezde açılacak ilk sergide Türk sanatçıları arasından seçilmiş 21 ismin eseri 'Ağır İşler' başlığıyla sergilenecek. (piramidsanat.com, 0212-258 44 64)

TEMA: Bu son sel felaketi olmayacak!

YURDUN bazı bölgelerini etkisi altına alan yağışlar, maalesef yine üzücü felaketlere dönüştü. Şiddetli yağmurun neden olduğu sel ve heyelan, çok sayıda can kaybına, evlerin, işyerlerinin, tarım alanlarının sular altında kalmasına ve üretilemeyen bir kaynak olan topraklarımızın sel sularıyla akıp gitmesine neden oldu.

Haberin Devamı

"Doğal afetlerin sebebini boşuna başka yerlerde aramayalım."

Yaşanan felaketleri değerlendiren TEMA Vakfı Genel Müdürü Dr. Uygar Özesmi, "Ne yazık ki geçmişten ders almayı bilmiyoruz. Başta ormanlar olmak üzere, yeşil örtünün tahribi devam ettikçe bu tür felaketlerin sonu gelmeyecek, aksine bundan böyle çok daha sık aralıklarla ve daha şiddetli olarak karşımıza çıkacaktır" dedi.

Dr. Özesmi "Çayır ve mera arazilerinin yanlış kullanılmaları, yanlış imar planları ve ormansızlaşmanın yanısıra yamaçlar ve verimsiz arazilere ev ve endüstri kuracağımıza verimli dere ve nehir yataklarına kuruyoruz. Sel verimli üst toprak getireceğine felaket getiriyor" dedi.

ÇÖZÜM

Sel felaketlerinin önüne geçilmesi için;

- Ormansızlaşma ve bitki örtüsünün tahribine son verilmeli,

Haberin Devamı

- Sel ve heyelan tehlikesi bulunan alanlar ağaçlandırılmalı, bitki örtüsü korunmalı ve arttırılmalı,

- Başta İmar olmak üzere, Yeraltı Suları ve Kıyı Koruma yasaları yeniden düzenlenmeli,

- Soruna yaşanmadan önce önlem alabilmek için, master plan hazırlanmalı,

- Sorunun yaşandığı bölgelere ait sel ve erozyon haritaları çıkarılmalı,

- Tespiti yapılan bölgelerin imar planları felaketlere göre yeniden düzenlenmeli,

- İmar aflarına son vermeli,

- Dere yatakları imara açılmamalı, kaçak yapılaşmaya göz yumulmamalı

- Yol güzergahları dere yatakları içinde yer almamalı,

- Yol yapımlarında (özellikle Karadeniz bölgesinde) kıyılara ve eğimli arazilere müdahalede dikkatli olunmalı, önlem alınmalı,

- Yerleşim yerleri, yol güzergah seçimleri ve arazi kullanım planlamasında bilimsel çalışmalar göz önüne alınmalı, zemin etütleri yapılmalı

- Yanlış tarım uygulamalarından ve arazi kullanımlarından vazgeçilmelidir.

NE CAN, NE DE TOPRAK

KAYIPLARINI TELAFİ EDEMEYİZ

Bütün bu felaketlerin altında insanın doğayla beraber yaşayacağım derken doğaya rağmen yaşaması ve verdiği tahrip yatmaktadır. Bu felaketlerde ne can kaybının ne de akıp giden verimli topraklarımızın telafisi mümkün değildir. Çözüm, başta bu mücadele için yeterli kaynak ayırmak, Türkiye’nin doğal bitki örtüsünü korumaya yönelik her türlü yasal önlemi almak, ulusal bir tarım ve orman politikası oluşturup, bu mücadeleyi devlet politikası haline getirmekten geçmektedir.

TEMA Vakfı

İDO işkencesi

İSTANBUL Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO) şehir hatları vapurlarını devraldıktan sonra yolculara resmen işkence etmeye başladı. Bir çok konu var ama en önemlisi tüm gün içinde en kalabalık saat olan 18.15 Karaköy-Haydarpaşa-Kadıköy vapur saatini 18.20’ye aldılar. Bir önceki vapur saati ise 18.00. Yani yolcu sayısının daha az olduğu saatlerde 15 dakikada bir olan seferleri, en kalabalık saatte 20 dakika arayla yapıyorlar. Yaz aylarında dışarılarda da oturulabildiği için idare ediliyordu ama havalar soğuyup tüm yolcular içeriye girince, değil oturacak yer ayakta duracak yer bile bulunamıyor! İDO'ya eskisi gibi 18.15’e almalı sefer saatini ya da Kadıköy ve Haydarpaşa vapurlarını ayırmalı, yine eskiden olduğu gibi. Maalesef vatandaş olarak size mail atmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Umarım konuyla ilgili bir yazı yazarak binlerce vapur yolcusunun sesi olursunuz.

Mustafa K.

(Ayrıca M.D'tan bir not: İDO kamu hizmeti veren bir kurum ise Kartal gişesinde türbanlı personel görevlendirebilir mi? Bu personel inanmış bir kişi olabilir ama görevdeyken Kuran meali okuması bir gösteri midir?)

Çeltikte oyunlar

ÇELTİK fındık gibi basında yer almadığı için sesini duyuramadı. Toprak Mahsülleri Ofisi 3.10.2006 tarihinde alım yapmak üzere alım fiyatlarını açıkladı. Kilosu 720 Ykr olarak belirlenmesine rağmen ürünü götürdüğümüzde kg 604 Ykr'den işlem gördü. 2002 yılına eş değer olan bu fiyat çeltik üreticisini çok üzmüştür. Çeltikte 2002 yılından beri oynanan oyun görmezlikten geliniyor. Türkiye'deki %55 çeltik üretiminin yapıldığı Edirne bölgesinde 2002 seçimlerinde AKP'ye verilen oyla orantılı olsa gerek diye düşünülüyor. Hükümet vatandaşa ucuz pirinç yedirmek istemekte. Fakat Hindistan ve Mısır gibi ülkelerden ithal edilen kalitesiz (adeta gübre) pirinçler bizim yerli kaliteli pirincimizle karıştırılarak fahiş fiyatla tüketiciye sunuluyor.TMO alım istasyonları önünde çiftçiler yok pahasına da olsa çeltiğini satabilmek için kilometrelerce ve günlerce kuyruk bekliyor. (Edirne İpsala ilçesi TMO Ofisi) Çeltik üreticisi ithal pirince karşı neden mücadele edemiyor? Çünkü girdiler (İcar, mazot, gübre, aletler vs) 2002 yılından beri %40 artmasına rağmen fiyat değişmedi. Çiftçiye verilen sözlerde mazotla ilgili bir gelişme olmadı. İlkbaharda nisan sonlarında Edirne'nin ovalarının yaşadığı sel felaketi nedeniyle ürünlerdeki azalma ve kalitesizlik ayrıca üreticiyi mağdur etti. Fakat onlar fındık üreticisi gibi organize olup seslerini duyuramadıkları için kaderlerini yaşıyorlar.

Salih TURGAY

Yazarın Tüm Yazıları