Çankaya’nın balans ayarı mı?

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün gazetecilere açıklamalarını, çeşitli platformlardaki konuşmalarını dikkatle izlemek gerekiyor.

Gül’ün değerlendirmeleri, önerileri demokratik hukuk devletinin gerekliliğine inanan herkesin katılacağı içerikte.

Örneğin hukuk devletinin işleyişi üzerindeki uyarıları itiraz edilemeyecek kadar gerçekleri yansıtıyor.

Cumhurbaşkanı uyarıyla da kalmıyor, bunların düzeltilmesi gerektiğini özellikle vurguluyor.

Silivri’deki yargılamaların hukuk normlarına aykırı olduğu kanısı, tutuklulukların endişe verici şekilde uzaması belli ki Cumhurbaşkanı’nı da rahatsız ediyor.

Gül son bir yıldır gezilerine katılan gazeteci arkadaşlarımıza bu tür rahatsızlıklarını dile getiren açıklamalarda bulunuyordu.

Bunların bir an önce düzeltilmesi gerektiği konusunda iktidara göndermeler yapıyordu.

Ama iktidarın, son Meclis konuşmasına kadar bu göndermeleri pek algılama niyetinde olmadığı bir gerçekti.

Ancak tutukluluk durumlarının mahkûmiyete dönüşmesi ve bunun hukuk devletinin işleyişi konusunda içte ve dışta duyulan endişeleri artırması hükümette bir hareketliliğe neden oldu.

Ama bu konuda Başbakan Erdoğan hâlâ suskun.

* * *

Cumhurbaşkanı’nın yeni anayasa, Kürt sorunu, seçim barajının indirilmesi, demokrasinin genişletilmesi, başkanlık sistemi ve kendi görev süresinin boşlukta bırakılması, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü konularında yaptığı eleştiri ve uyarılara katılmamak mümkün değil.

Ancak...

Evet bu “ancak” çok önemli. Şunun için önemli.

Cumhurbaşkanı’nın atamaları yaparken, önüne gelen yasa ve kararnameleri onaylarken aynı duyarlılığı göstermemesi söylemlerinin içtenliği konusunda ciddi kuşkular yaratıyor.

Yani Cumhurbaşkanı Gül’ün söylemleri ile tasarrufları arasında büyük çelişkiler var.

Anayasa Mahkemesi’ne üye, YÖK’e başkan ve üye, üniversitelere rektör atamalarında tarafsızlık ve liyakatten çok belli dünya görüşü rol oynuyor.

Oysa Çankaya demokratik rejim için bir güvence olmak durumunda.

Yani ülkeyi yöneten iktidara karşı rejimin son freni.

Ancak Cumhurbaşkanı’nın yaptığı icraat, özellikle kendisinin “Demokrasilerde çek-balans işin özüdür” söylemiyle çelişiyor.

* * *

Cumhurbaşkanı’nın söylem ve konuşmalarına AKP ve yandaşlarından pek destek gelmiyor.

Destek, daha çok kendisinin Cumhurbaşkanı seçilmesine karşı çıkan kesimlerden.

Ancak bu desteği veren vatandaşların büyük bölümü bu söylemlere temkinli yaklaşıyor.

“Acaba bir iyi polis, kötü polis oyunu mu?” sorusu kafalara takılıp kalıyor.

Söylemlerinin inandırıcı olabilmesi için kuşkusuz Cumhurbaşkanı’nın yapması gerekenler var.

Örneğin atama ve onaylamalarda daha duyarlı davranmalı.

Vicdanları rahatsız eden Silivri soruşturmaları, yargılamaları konusunda devreye girmeli ve alınan önlemleri titizlikle izlemeli.

Devlet içindeki tarikat ve cemaat yapılaşmalarına müdahale etmeli.

Aksi takdirde, söylemlerine olumlu bakanlar Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarının “balans ayarı”ndan başka bir şey olmadığına inanacak.
Yazarın Tüm Yazıları