DERİN bir sessizliğe bürünüyor Çankaya. Ankara’nın yağmurlu ve puslu havası, Çankaya’yı sarıyor.
Dün sabah Çankaya Köşkü önünden geçiyorum. Köşk sis altında, zor seçiliyor. Köşkün önünde in cin top atıyor. Sanki, olağan bir gün.
Sanki, Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı bugün (dün) seçilmiyor. Sanki, Çankaya 11. konuğunu bugün (dün) ağırlamıyor. Kaderine boyun eğmiş, üstüne örtülen şaldan silkinmek istiyor gibi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, gelenek dışına çıkarak,30 Ağustos’tan üç gün önce yayınladığı mesaj, başkentin kalbine bıçak gibi saplanıyor. Mesajla birlikte, askerin hangi vücut diliyle konuşacağı tartışmaları ayyuka çıkıyor.
- Asker, Çankaya Köşkü’ndeki başyaveri geri çeker mi?
- Asker, Çankaya’daki Muhafız Alayını geri çeker mi?
Bunların talimnamesi, yönetmeliği var. Böyle bir şey olması çok uzak olasılık. Ne var ki, başkentin kulisleri bu söylentilerle çalkalanıyor.
Başkentte insanlar, yurdun diğer yörelerinden farklı olarak, işlerinden, güçlerinden çok, siyasetin atardamarlarıyla meşgul. An be an değişen yorumlar, hatta ütopik beklentiler.
BUZ KİTLESİ
Ancak, an be an değişmeyen, yerleşmiş, AKP kaynaklı yorumlar da var:
"Aslında Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı olmasını hiç istemedi. Bunun sıkıntı yaratacağını biliyordu. Bu dönemde, sıkıntılarla uğraşmak istemedi. Ancak Gül, Erdoğan’a haber vermeden, Dışişleri Bakanlığı’nda yaptığı basın toplantısıyla, adaylığını açıkladı. Erdoğan’a manevra alanı bırakmadı."
İçine sindirmiyor, buna rağmen, hem Erdoğan, hem AKP elbette Gül’den desteğini esirgemiyor. Ama, o ikili arasına görünen-görünmeyen bir buz kitlesi yerleşiyor. Başbaşa fotoğraflara, kulaktan kulağa fısıldamalara aldanmak yanlış.
O kadar ki, sürprizlerle dolu tahminler birbirini izliyor:
"Gül’le AKP iktidarının aşk yaşayacağını sananlar, yanılıyor. Gül Çankaya’da AKP’ye kök söktürecek. Onun egosu, Erdoğan’dan daha fazla. Kararnameler geri dönecek, anlaşmazlıklar çıkacak, Gül, AKP iktidarına, kendi Cumhurbaşkanlığını hissettirecek".
Bu da, Erdoğan’ı deli edecek.
Eğer, bu tahminler doğru çıkarsa, bizleri Çankaya’da farklı bir vodvil bekliyor.
ÖVGÜ ÜSTÜNE ÖVGÜ
Başkent kulislerindeki bu rahatsızlık, dış basındaki bayramla çelişki içinde.
Avrupa ve Amerikan basını Gül’ü öve öve bitiremiyor. Ankara yabancı gazeteci kaynıyor. Onların yazdıklarına bakıyorum, genellikle, "bugünlerde Ankara’da olmak var" diye başlıyor, bir tek "orada olmak varmış anasını satayım" dizesi eksik.
Onlara göre, Gül’ün üç dönemi var. Geçmişteki İslamcı Gül, günümüzdeki reformist Gül, İslam ile Batı’yı kaynaştıracak yarınki kudretli Gül.
Ayrıca, Gül’ün biyografisini süsleyen popülist öyküler. Çocukken nasıl gazoz sattığı, okurken nasıl çalıştığı ve siyasete atıldıktan sonra, üstlendiği görevlerde, yabancı basına göre, üstün başarısı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, Çankaya Köşkü’nün önünden yeniden geçiyorum. Sabaha göre, hiç değişiklik yok.
Çankaya sisler içinde. Yalnız. Sessiz. Sanki, gelen 11. Cumhurbaşkanı değil. Çankaya’da sıradan bir gün.