Bunların hesabı sorulmaz mı?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Alaatin Çakıcı isimli Al Capone özentisinin yakalanması devletimizin kulaklarının ne kadar ‘‘sağır’’, gözlerinin ne kadar ‘‘kör’’ olduğunu bir kere daha ortaya koydu.

Diyeceksiniz ki, ‘yakayanlara teşekkür etmiyor da eleştiriyor musun?

Hayır! Tam tersine onlarla övünerek, onları kutlayarak söylüyoruz:

Ama bu olay bir kere daha gösterdi ki, devletimizin kulakları sağır gözleri de -maalesef- kördür.

İsterseniz bu ifadeyi ‘‘devletimiz isterse görür ve işine gelirse duyar’’ diyerek yumuşatabilirsiniz. Ama gerçeği inkâr edemezsiniz.

Aksini düşünüyorsanız, bugünkü Hürriyet'te, Alaattin Çakıcı'ya verilen Diplomatik Pasaport'un, Beijing (Pekin) Büyükelçiliğimizde idari memur sıfatıyla görev yapan Millli İstihbarat Teşkilatı mensubu Yavuz Ataç tarafından temin edildiğine'' ilişkin haberi okuyunuz.

Bu konulara biraz ilginiz varsa ve hafızanızı da yoklarsanız bu ismin hiç de yabancısı olmadığınızı düşüneceksiniz. Çünkü Yavuz Ataç ismini, -yine bugünkü Hürriyet'te okuyacağınız gibi- 'doğruyu söylediği için dokuz köyden kovulan' Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat uzmanlarından Hanefi Avcı, bundan birbuçuk sene önce Ankara'da ‘‘Susurluk’’ nedeniyle kurulan TBMM Araştırma Komisyonu'nda telaffuz etmişti.

Hem de sadece Yavuz Ataç'ın değil, bu teşkilata yararı mı daha çoktur, zararı mı bir türlü anlaşılamayan Mehmet Eymür isimli MİT yöneticisinin de Alaattin Çakıcı'yı koruduğunu, hatta MİT'in buna ve adamlarına pasaport temin ettiklerini, buradaki yasadışı işlerini kolaylaştırdıklarını da o ifadede bulursunuz...

Asıl adı Mahmut Yıldırım isimli katili soruyorsunuz, altından ‘‘MİT ilişkisi’’ ve ‘‘Mehmet Eymür'ün adamı’’ iddiası çıkıyor.

Tarık Ümit isimli her türlü karanlık işe bulaşmış birinden söz ediyorsunuz, ‘‘Mehmet Eymür koruyordu’’ deniyor.

‘‘Bu sahte pasaportu kim vermiş?’’ diyorsunuz, karşınıza yine MİT veya MİT içindeki Eymür takımı çıkıyor.

Bu MİT denen teşkilat la-yüs(s)el mi? Yani yaptığının hesabını vermemek gibi bir hak ve yetkiye mi sahip? TBMM bu teşkilatı neden ele almıyor? Sahibi olduğu yetkinin ve taşıdığı sorumluluğun gereğini neden yerine getirmiyor? Açık rejimde, ‘‘hesaptan azade olmak’’ var mı?

Zaten Hanefi Avcı da bizim gibi şaşkına dönmüş olmalı ki -doğru laf ettiği için hakkında açılan bir davanın duruşması sırasında- 15 Nisan 1998 günü ‘‘MİT'in kendi listelerinde Yeşil'in suçları sıralanıyor, ancak yine MİT tarafından (kendisine) sahte nüfus cüzdanı ve pasaport temin ediliyor. Ben bunu anlamış değilim’’ diyordu.

Hemen belirtelim: Sadece MİT değil, öteki ülkelerin gizli istihbarat örgütleri de birtakım suçlulardan yararlanır, onları kullanır. Ama o ilişki topluma zarar vermeye başlayınca yollar ayrılır. Çünkü aksi halde sorulacak hesabın altından kalkılamayacağı dikkate alınır.

Böyle nerdeyse ‘‘suç örgütü’’ konumuna da düşülmez ki...













Yazarın Tüm Yazıları