Bulutsuzluk Özlemi’nin performans klibi grensiz şekilde huzurlarınızda

Bizim ülkenin talim-terbiye politikalarını anlayan beri gelsin. Doğru ile yanlışın, tahin-pekmez lezzetinde bir bulamaca dönüştüğü, pek eğlenceli topraklarda yaşıyoruz yani, lütfen, kadir kıymet bilinsin.

Bir milleti, nesiller boyu tepesine vura vura zorla apolitize ederler, sonra da kalkıp onları hiçbir konuda fikir sahibi olmamakla, politikaya ilgi duymamakla, dıngıl mıngıl tipler olmakla aşağılarlar.

Hoş tabii...

Çocuğun biri Názım’dan şiir okuduğu için sorgulanır, bu ayıp da bundan birkaç gün sonra aynı şiirin Meclis kürsüsünden okunmasıyla temizlenir. Gelin görün ki o çocuk muhtemelen, ilerki yıllarda dilini korkak alıştırması gerektiğine dair gerekli dersi almış mıdır; almıştır...

Gazetecilere elinde silahla poz vermeye meraklı türkücülerimiz Türk’ün silahla dostluğuna dair hede hödö konuşur da konuşurlar. Utanmasalar düzenli aralıklarla atış poligonunda basın toplantısı düzenlerler.

Sonra, Bulutsuzluk Özlemi’nden Nejat Yavaşoğulları’nın gitarının üzerinde ‘Savaşa hayır!’ yazılı bir çıkartma var diye, müzik kanalının biri kalkar, klibi mozaiklendirir.

Burası Türkiye’dir, her şey beklenir...

SINGLE’DA FELLUCEKLİBİ VAR

Bağdat Kafe, DMC’den single şeklinde çıktığında, single’ın içinden bir de Felluce klibi çıkmıştı. Grup, durumu şöyle duyuruyordu:

‘Bulutsuzluk Özlemi olarak kendi adımıza bir ilki gerçekleştirerek siz dinleyenlerimize, Felluce ve Bağdat Kafe isimli şarkılar ile Felluce şarkısı ile ilgili iki değişik klip çalışması sunuyoruz. Irak’ta olanca hızıyla süren savaş ve yıkımın etkisiyle oluşmuş bu iki şarkıyı, güncelliğini yitirmeden sizlere ulaştırmanın anlamlı olacağını düşündük. Sanki bir müzik gazetesi çıkarır gibi. Her şeye rağmen ‘güzel günlerimiz’ umudunu inatla sürdürüyoruz.’

Halkın Sesi’ne verdikleri bir röportajda da şöyle diyorlar:

‘Biz Bulutsuzluk Özlemi grubu olarak, dünyadaki olaylara ilgisiz kalan bir grup değiliz. Aynı zamanda bizim dinleyicilerimizin daha geniş düşünmesini de böylece sağladığımızı düşünüyoruz. Komşumuzda olan bir olay ve bize haksız gelen bir durum. Şarkılarımıza da yansımış oldu.’

Onlar umutlarını sürdüredursunlar, hayat bazen böyle acayip şekillerde tersten çakabiliyor malûm.

Sen misin ‘Gir koluma, seveyim seni, laylom’ türü şarkılar terennüm etmeyen! Eh işte, Bağdat Kafe de müstehakını buldu.

ANARŞİDEN VAZGEÇTİKBARİ ÖDLEK OLMA

Meşhur hikáye, biliyorsunuz. Powerturk, Bulutsuzluk Özlemi’nin Bağdat Kafe isimli şarkısının klibini önce grenledi, sonra klibi hepten yayından kaldırdı, neden sonra eşek yüküyle tepki çektikleri için ‘Bir yanlış anlaşılma oldu, biz estetik açıdan şey etmiştik’ şeklinde bir geveleme eşliğinde klibi orijinal háliyle yayınlamayı sürdürdü...

Garip işler... Öyle garip ki adamı geriden şişler...

Powerturk’te, meselá rap üstadı Fuat’ınkiler gibi az biraz sert şarkıların kliplerinin de ‘Türkiye’de hiphop tutmuyor abi’ şeklinde bahaneler eşliğinde yayınlanmadığını içeriden bir yerlerden biliyoruz.

Yahu müzik kanalı dediğiniz biraz anarşist olur; alternatif işlerin peşinde koşar, yenilik arar, yeniliklere açık olur, sesini duyurması için fırsat sunar.

Sunar ki kendi ufku da genişlesin; ha bire aynı çöpleri döndürmek zorunda kalmasın, dolayısıyla daha fazla ilgi görsün...

Hadi anarşiden geçtik, bari ödlek olma...

Estetik kaygısından ‘Savaşa hayır!’ logosu grenlemek de neyin nesiyse artık?!

Bak şimdi yine sinirlendim. Neyse...

BAĞDAT KAFE’DEKONSER NE ZAMAN?

Irak’ta olan bitenlere direkt göndermede bulunan şarkının ilginç de bir hikáyesi var.

Bulutsuzluk Özlemi’nin solisti ve lideri Nejat Yavaşoğulları, okuduğu bir gezi röportajında bahsi geçen Bağdat Kafe’den esinlenip şarkıyı yazmış. Ancak tüm aramalarına rağmen, Anadolu Yakası’ndaki bazı kafeler ve bizde Bağdat Kafe ismiyle gösterilen, Percy Adlon’ın yönettiği malûm film (Ahhh, ne sevilesi bir filmdir o da. İçinize püfür püfür bir huzur salan.) ‘87 yapımı Out of Rosenheim haricinde, böyle bir kafenin varlığına dair bir ipucuna rastlayamamış. Ve bunu katıldığı bir televizyon programında anlatmış.

Programı izleyen Vuslat Tuncer, söz konusu Bağdat Kafe’yi gayet iyi bildiğini, sahibini de tanıdığını söylemiş, telefonunu vermiş.

Suriye’de Şam’dan antik Roma kenti Palmira’ya giden yol üzerinde, çölün başlangıcında bir yerdeymiş ve sahibi de rebab çalan, Faraj Sharafaldeen isminde bir müzisyenmiş.

Kafede Pink Floyd, Rolling Stones, Nirvana gibi grupların müzikleri çalıyormuş. Bulutsuzluk Özlemi’nin resmi sitesinden öğrendiğimize göre, grup, öncelikle oraya albümlerini yollamayı, daha sonra da oraya gidip bir mini konser vermeyi planlıyormuş.

Klibe gelince, Bulutsuzluk Özlemi’nin çalıp söylediği bir performans klibi. Şimdilerde grensiz şekilde huzurlarınızda:

‘Yolumuz uzun yavrum / Sen Leyla, ben Mecnun / Maksat Bağdat, Babil’in Kulesi / En kolay yol çöl, en kestirme / Lákin yaşlı kahin der; ‘Dur gitme! / Orda taş üstünde taş / Omuz üstünde baş kalmadı.’’

Powerturk yöneticilerine, Bulutsuzluk Özlemi’nin tabiriyle ‘Bulutsuz günler’ dileyerek bitirelim. Ve grensiz günler... Ve mozaiksiz günler...

Son olarak, evet abi, savaşa hayır! Hadi size iyi günleeer...
Yazarın Tüm Yazıları