Bu seçimi çantada keklik görenlere

Haberin Devamı

 

GEÇENLERDE sevdiğim bir arkadaşım bir yazı yollamış.  İktidarda 10’uncu yılını dolduran Ak Parti’nin icraatlarıyla ilgili. Yazı kısaca ülkenin bu on yılda daha iyiye gitmediğini savunuyor. “On yıl önceye göre siz ne durumdasınız?” dedikten sonra “ne olur hesaplaşın bugün” diyor.
Tabii on yıl önce ülke, tarihinin en derin krizinden çıkma çabasındaydı. Yazıda bu vurgu var, ama biraz hafif geçilmiş.
Arkadaşıma bir mesaj atma ihtiyacı hissettim. “On yıl önce berbat durumdaydık, on yıl kıyası sağlam bir kıyas olmayabilir” dedim.
“En azından ekonomi o güne göre daha iyi. Evet, iyilikler dünyadaki para bolluğundan... Doğrudur, Ak Parti yapısal reformlarda kaytardı. Ama dünya böyleyken bizde çarklar dönüyor. Büyük piyasa oyuncularının algısı olumlu... Zaten daha bir buçuk yıl önce 21 milyon küsur oy almış bir parti bu” diye de devam ettim.
Arkadaşımdan şakayla karışık bir cevap geldi: “Seni bilmesem gizli Ak Partili olmuş diyeceğim.”  Bu da benim bam telim işte! 

Haberin Devamı

Bu seçimi çantada keklik görenlere


Hiç oy vermediğim ve vermeyeceğim Ak Parti’nin her an, her açıdan eleştirilmesi normal ve inandırıcı değil. Bu muhalefet türü çalışmıyor, bilakis Ak Parti’ye yarıyor. En önemlisi bu Ak Parti’yi eksik okumak oluyor.  
Özellikle İzmir’de bizim mahallede bu refleks çok net... Temennilerle gerçekler birbirine giriyor.  Bırakın iktidarı övmeyi, CHP eleştirisinde bile şüpheyle bakanlar oluyor. Büyükşehir’in yanlışlarını dile getirmeyi “mahalleye ihanet” olarak görenlere rastlanıyor. 
Yaklaşık 16 ay sonra çok önemli bir yerel seçim var. Bakıyoruz, kabinenin başarılı bakanlarından Binalı Yıldırım şimdiden yerel seçim stratejilerinin ipuçlarını veriyor. Hedef “sessiz İzmir’in sesi olmak”. Sessiz İzmir kaç kişidir, İzmir’i kazanmaya yeter mi bilmiyorum, ama bu seçimi çantada keklik görenler varsa bu onlara ilk uyarıdır.

Yazarlar ve yazanlar
Türkiye’de basılan kitap sayısı artıyor. Artıyor da sanki yazar ve yazan (her kitap yazana yazar demek olmuyor) sayısı daha hızlı artıyor. Senaryo, roman, öykü yazan yazana...  
Oysa bakıyoruz dizi piyasasında işler ayaz...  Üç dört dizi sağlam, gerisi zar zor yürüyor. Reyting odaklı gidip sonunda aynılaşan senaryoların hazin sonu...
Sinemaya dönelim. Özgün senaryoların zaman zaman iş yaptığı istikrarsız bir piyasa... Bu ara olay, Güney Kore’den uyarlanmış daha önce “Unutma Beni” ismiyle benzeri çekilmiş “Evim Sensin” filmi.  Uyarlamalar özgün senaryolardan daha iyi iş yapabiliyor. Özgün senaryo talebi var mı, o da belli değil!
Romanda da belli isimler önde, onlar satıyor. Öyküde satışlar hala zayıf. Örneğin 2011 Sait Faik Hikaye Ödülü’nü alan Ahmet Büke’nin son kitabı Cazibe İstasyonu 2012 yılında 1000 adet basıldı.
Yazarların ve yazanların ancak küçük bir kısmı hayatlarını yazarak sürdürebiliyor. Geri kalan başka işlerde çalışıp yazmak durumunda.  Maalesef...    

Haberin Devamı

Evrimin bu aşamasında sağlıklı yaşam


Yakın çevremdeki üç kişi glüten intolerans testi yaptırdı ve üçünde de glüten hassasiyeti çıktı.  Çölyak hastası değiller. Şimdi üç ile altı ay arası glütensiz yaşayıp rahatlamayı umuyorlar.
Kolay değil. Buğday, çavdar, arpadan mamul bir şey yemeyecekler. Meyve ve sebzeye yüklenecekler.  Tavuk konusu tartışmalı. Et serbest. Pirince, mısıra, patatese izin var.
Sağlıklı beslenmek günümüzün en büyük kaygılarından... İşin ticari boyutu da giderek büyüyor.  Yeni yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Bu ara intolerans testleri çok moda. Tabii biz bunlarla meşgulken gezegenin başka yerlerinde yetersiz beslenmeden dolayı her gün on binlerce çocuğun ölmesi de çok ironik. İronisi bol bir gezegendeyiz!
Neyse, sağlıklı yaşam konusuna şüpheyle bakan biri olarak bu glütensiz hayatı iki tıp doktoru arkadaşıma danıştım. İnternete baktım. Şu net: “Çölyak hastası” teşhisi konulmuşsa, glüten ömür boyu yasak. Sadece hassasiyeti olanlar içinse olay daha keyfe keder sanki... Kritik nokta, hastalığın da hassasiyetin de bilimsel ve güvenilir biçimde belirlenmiş olması.
Öğrenciler ilgi göstermediği için temel bilim fakültelerinin kapandığı bir ülkedeyiz. Bilim itilip kakılmakta... Evrimin bu aşamasında daha uzun ve sağlıklı yaşamak konusunda aşırı hırslıyız. Derdi bizim bu hırsımızı paraya çevirmek olanlara karşı da hassas olmamız lazım!

Yazarın Tüm Yazıları