'Bir millet uyutuluyor'

BENİM isteğim, olaylardan uzaklaştırılmış, yaşamdan koparılmış, kaderine terk ettirilip adeta tribünlere çıkartılmış yurdumun insanıyla aynı dili konuşup onu sahaya indirebilmek.

Haberin Devamı

Türk halkının isteyince neler yapabileceğini dosta düşmana gösterebilmek.

İlkokulda öğretmenimiz bizi bir gün sinemaya götürmüştü.

Filmin adı 'Bir Millet Uyanıyor'du.

Aradan yarım asır geçmiş, devleti idare edenlerin geneli, o gün bugün milleti uyandırmak şöyle dursun, neredeyse üstünü örtüp ebedi uyutmanın arayışı içine girmişler.

Memlekette işsizlik had safhada, eğitim ve sağlık sistemi çökmüş, Kültür Bakanı nadiren uyanık olduğu anlarda milletin dinini 'şey' ediyor, hapishanelerde mahkûm sayısı rekor seviyede, tarım ve hayvancılık ülke genelinde bitirilmiş, esnaf siftah yapamadan kepenk indiriyor, aziz şehitlerimizin cenaze törenleri yaşamımızın bir parçası olmuş, dış ilişkilerimiz arapsaçına dönmüş, memleket toprağı karış karış satılıyor, Cumhuriyet rejiminin üstüne oyunlar oynanıyorken; devleti yönetenler halkıma çözümü 'Kurtlar Vadisi' dizisinden bekletir olmuşlar.

Haberin Devamı

Bize gösterilen filmin adı da artık 'Bir Millet Uyutuluyor' olmuş.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Atatürk, olası bu günler için Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğine 20.10.1927’de şöyle seslenmiş:

(EY TÜRK GENÇLİĞİ!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tershanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Mustafa Kemal ATATÜRK)

Cumhuriyet gençliği, rejimine göz dikenlere gerekli uyarıyı geçen pazar günü Sıhhiye Meydanı'nda yüz binler bir araya gelerek verdi. Cumhuriyet karşıtları, yedikleri bu golün etkisini azaltabilmek için her yolu deniyor. Katılım sayısını az göstererek, gündemi değiştirerek, o tarihi golü karambole getirip yok gösterme çabasındalar.

Gelin, cumartesi günü Tandoğan Meydanı'nda milyonlar olalım ve hep birlikte soralım:

"Bu da mı gol değil?.."

Hasan UĞURTÜRK

GÜNÜN SÖZÜ

"Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır."

(Eflatun)

ORGENERAL BÜYÜKANIT

Utanan oldu mu?

TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin ne kadar güven veren bir kurum olduğunu, Orgeneral Yaşar Büyükanıt gösterdi. En önemlisi de, Türkiye'nin en saygın kurumunun demokrasiye bağlılığını...

Bilinenleri, bilinmeyenleri açık yüreklilikle ortaya koyarken, görev sınırını aşmamaya özen gösterdi.

Askeri, yerli yersiz eleştirenler biraz olsun utanmışlardır!

Haberin Devamı

Sözlerinin aralarında çok şeyler vardı; anlayan çok iyi anladı.

Anayasa ve yasalar ne gerektiriyorsa bu çerçevenin dışına çıkmadı.

Cumhuriyet'in temel değerlerini anımsatırken, 'sözde' ve 'özde' sözcükleri arasında tabii ki ince göndermeler vardı iktidara...'Çizgi'yi çekti. AKP'liler, bu sözlere "Hiçbir tereddüt yok" diye tepki verdiler. Çünkü rahatlamışlardı!

Sorulara karşı dikkatli bir dil kullandı Büyükanıt...Heyecan ve tartışma yaratmadı.

Andıç konusundaki sözlerinde hukuk çerçevesinde konuşurken, bazı sorular ortada kaldı.

"Ben hazır ve güçlüyüm" diyerek Irak konusunu siyasi olarak hükümete bıraktı.

Erdoğan, belki de Büyükanıt'ın yaptığı konuşmanın içeriğini bildiğinden ya da 'önemsemez' tavrından ötürü, milletvekilleri ile 'malum' meseleyi görüşüyordu.

Güçlü bir siyasi yapı, güçlü bir ordu ile sözde tehditlere karşı her zaman dik durur.

Anlamadım!

BAŞBAKAN önceki gün 81 il başkanı, 53 il belediye başkanı ve kadın ve gençlik kolları başkanları ile görüştü.

Haberin Devamı

Başbakan'ı 'dinleyen' ismi bizde saklı bir isme sorduk:

- Başbakan ne dedi?

- Hiç anlamadım. Lafı gezdirdi durdu. Siyasi konuşmadı yani.

- Başka konuşan...

- Bana göre en ilginci gençlik kollarından bir partilinin şiir okuyarak "Bizi yalnız bırakma, ayrılma" demesiydi. Açık bir şekilde aday olma mesajıydı bu. Ve bunun ardından genç büyük bir alkış aldı.

- Yani...

- Herkes yüzüne 'aday ol" diyor ama bu alkışların altında daha başka bir anlam çıkıyor; cumhurbaşkanı olma...

'Tek seçici' Erdoğan ya kendisini seçerse!

AKP milletvekilleri istisnasız Başbakanın gösterdiği adayı Cumhurbaskanı sececeklerini beyan ediyorlar. Yani ya basbakan Çankaya'ya çıkacak, yada isaret ettigi birisi... Şu halde Cumhurbaşkanını sadece ve tek başına Tayyip Erdoğan seçecek. Acaba hangi demokrat ülkede Cumhurbaşkanını tek seçici seçiyor? Bu hiç kimseye acayip gelmiyor mu?

Haberin Devamı

Yoksa demokrasi kavramını unutuyor muyuz?

Kazım ERGİN

Bizans solcuları...

'Bizans solcuları' ister yarınki mitinge katılsınlar, isterlerse katılmasınlar. Bu miting sağ ve sol vatanseverleri bir araya getirecektir. Zaten bundan sonra sahte sol olmayacak. Milli ve gayri milli diye söz edeceğiz. Sol zaten vatansever olmak zorundadır. Gayri milliler gide gide halktan kopacaklardır.

Bazı çevreler mitinge katılımı azaltmak için gayret sarfediyorlar. Zaten mitingin namusu da buradan belli oluyor.

Darbe bahanesi ile bir taraftan Türk Ordusu'na saldırırken diğer yandan halkın duygularını belli edeceği mitinge karşı yayın yapıyorlar.

Ne yaparlarsa yapsınlar, onlar değil biz kazanacağız.

Kemalistler yine kurtuluşun bayrağını en önde taşıyacaklar.

Bülent ESİNOĞLU

Neyin hıncı ve tehditi

BELİRLİ çevrelerde, "16 Mayıs’da görüşürüz!" tehdidi bu bakımdan sadece Eruygur'a yöneltilmiş bir tehdit değildir. Atatürk'ten bu yana Anayasal düzeni, Cumhuriyetin temel ilkelerini, devletin hassasiyetlerini savunanların tümüne karşı bir tehdittir bu.

Eskiden komünistler söylerdi: "Geliyoruz, geleceğiz yakındır!" tehditinin yeni versiyonudur bu. "16 Mayıs'da geliyoruz, Sait'i Nursi’nin, Kubilay vakasında hapsedilen dedelerin intikamını alacağız" der gibidir.

Tehditin boyutları dehşetengiz geniştir. Tabii, olayı bu boyutlarıyla algılayanlara...

Haberin Devamı

Aytuğ İZAT

Özkök ne demek istedi

SORMAK gerekir ki; henüz Genelkurmay Başkanı henüz, emekli Oramiral Örnek ve emekli Orgeneral Şener Özuygur için soruşturma izni vermemiş, hatta Sayın Örnek bizzat Şişli Başsavcılığına müracaatla Utah menşeli iftira destanı için sivil yargıdan kovuşturma istemişken, Hilmi Özkök konunun yargıya intikalinden neyi kastediyor? Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın da, kendisinin Oramiral Erdil'e yaptığının aynını Oramiral Örnek'e uygulamasını mı önermektedir?

Özcümle, TSK'yı yıpratıp kamuoyunda güvenilirliğini törpülemek gayretlerine emekli Orgeneral Özkök ilginç bir katılımda bulunmuştur. Ülkenin artık herkesçe açıkça kabul edilen bu zor günlerinde bu katılımın ne anlama geldiğinin betimlenmesini sizlere bırakıyorum dostlarım.

Ömer SUNMAN

Yazarın Tüm Yazıları